Sürecin Tehlikelisi
“Sömürge idaresinin yanlış ve sakat politikasına kurban giden Yeşil adamız 96 yıl gibi uzun bir zaman hakiki annesinden uzak kalmış, bir üvey annenin insaf ve merhametinde yıllarca bin bir meşakkat, ezgi ve haksızlık içinde çırpınıp durmuştur. Çekilen bütün ıstıraplar, Türk halkının inancından hiçbir şey kaybettirmemiş, vatanına ve bayrağına duyduğu sevgiyi azaltmamıştır.” 1974
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Son yıllarda AB içinde ivme kazanan kırılma noktaları her geçen gün yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Yunanistan ile başlayan ekonomik açmazın diğer ülkeleri de iflas topunun ağzına getirdiği günlerden geçiyoruz. Bugüne değin birlik içinde tek başına olduğu bilinen İngiltere’nin yaklaşımları içeride dinamit lokumu olduğu izlenimini veriyordu. Mali disiplin uygulaması örneğinde olduğu gibi egemenlik ilkesi söz konusu olunca karşı çıkışa Çek Cumhuriyeti’ni de eklendi. Dünyaya yön veren böyyük kere böyyük patronların önümüzdeki yıllarda yapacakları, paylaşımları, konuştukları Davos toplantılarının ilginç tartışmalara sahne olduğunu kaydetmek istiyoruz. Yunanistan’ın teknokrat başbakanı ülkesinin iflasının ilanı için gün vermeye çalışırken uzak bir tarih veremedi. Kısa dönemde iflasın gerçekleşebileceğini duyuruyordu. AB’nin önde giden ülkesi olan Almanya Başbakanı Euro ülkelerindeki yapısal reformların bir an önce uygulanması çağrısını toplantılar sırasında dillendirdi. Merkel: “Krizin çözümü sadece Almanya’nın çabasıyla olmaz. Başından beri Euro’yu korumak istediğimizi söyledik ancak yerine getiremeyeceğimiz sözleri vermek zorunda bırakılmak istemiyoruz.
BÖYYÜK AVRUPA PROJESİ
Verilen sözlerimizi yerine getirmezsek Avrupa gerçekten kırılgan bir duruma düşer” diyordu. AB ülkelerini kurtaracak fonun arttırılmasının baskısı altında da olduğuna değinen Merkel: “Ben de kendime şunu soruyorum: Nereye kadar inandırıcı olacak, nerden sonra olmayacak” vurgusunu yapıyordu. Büyük umutlarla oluşturulan Böyyük Avrupa Projesi’nin iflasının da gündemde olduğunu satır aralarında söyleme gereği duyuyordu. Bu konumda olan birlik, uluslararası yasaları yok hükmünde görerek mendil büyüklüğündeki ülkeyi içlerine aldıkları biliniyor. Bu uygulamaları ile adı geçen ülkenin elini siyaseten güçlendirmiş oldular. Bu gücü arkasında bulan ülkenin en önde gidenleri adadaki uyuşmazlığın çözümü konusunda direnmeyi sürdürüyorlar. 1980’li ve izleyen yıllarda Yunanistan’ın başbakanları AB’ni kendi amaçlarına ulaşabilmek için bir araç olarak gördüklerini söylemekten geri durmuyorlardı. Hellenizm diye tanımladıkları amaçlarına ulaşabilmek için şimdilerde BM Genel Sekreteri’nin uluslararası konferans önerisini engel olarak gördüklerinden ellerinin tersi ile itiyorlar. Hemen sonrasında da Rusya’yı da arkalarına alarak uzlaşmazlıklarını doruğa tırmandırıyorlar. Rum basınında yer alan 5 maddelik Rusya çıkışını öne çıkaran planın kısa bir özetini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Plana göre; “Kıbrıs sorununa geniş içerikli çözümün BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayandırılmalıdır. Çözüm, hakemliğin değil iki tarafın müzakerelerinin sonucu olmalı ve karşılıklı olarak kabul edilmelidir. Dışarıdan takvim dayatılmasına da karşı çıkılırken uluslararası konferans ancak BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarının öngördüğü gibi sorunun iç yönlerinin çözülmesiyle çağrılabilir.
İYİ NİYET MİSYONU
BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonunun sürdürülmesi” de isteniyor. Rum hükümet sözcüsü de Rusya’nın bu yaklaşımını çok önemli bulduklarını söylüyordu. “Yeme de yanında yat veya bundan iyisi Şam’da kayısı” diye Anadolu’nun bilge insanları boşuna söylememişler. Rumların uzlaşmazlıklarını çok öncelerden gördüklerinden söylemiş olabilirler diye düşünüyoruz. Siyaseten elleri güçlenenlerin şimdilerde ekonomik olarak açmaz içinde bulunsalar bile bulunan doğalgazla ekonomik olarak da güçleneceklerdir. Çünkü AB ülkelerinin buradan bulunan doğalgaza gereksinimleri oldukça fazladır. Bunun gerçekleşmesi sonrasında bugüne değin uyguladıkları yasa dışı ambargolarla Kıbrıs Türklerini teslim alabilme çalışmalarına ivme kazandıracaklarının bilinmesini istiyoruz. Çok tehlikeli bir sürece girmekte olduğunuzun artık görülmesi gerekiyor. Kıbrıs Türkleri olarak bizler ve Anadolu coğrafyasında yaşayan kardeşlerimizle birlikte hareket etmek durumundayız. Bugüne değin olduğu gibi birlikte sürdürdüğümüz çabalarımıza devam etmemiz gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…