Suriye’de neler oluyor ?
“Psikolog Abraham Maslow şöyle demişti: “Eğer elinizde bulunan tek araç bir çekiçse, her sorunu bir çivi olarak görmeye başlarsınız.” Onca insanı dünya krizi gerçeğini görmekten alıkoyan şey, işte bu miyop bakış açısıdır.
Çince’de "kriz" sözcüğü iki sembol ile yazılır. Bu sembollerden ilki tehlikeyi, ikincisi fırsatı temsil eder. Ve bu krizden başarıyla çıkma fırsatı önümüzdedir: Koşulları göz önüne almak ve rotamızı daha iyi bir dünyaya doğru çizmek.
Değişimi yaratacak siyasal irade. Neyse ki, bizimki gibi bir demokraside siyasal irade yenilenebilir bir kaynaktır.”
Yukarıdaki satırları, Al Gore’un, ‘Tükenen Dünya’ adlı kitabından aldım. Son cümleye dikkat edelim, siyasal irade yenilenebilir bir kaynaktır diyor, son günlerde yaşanan olayları göz önüne aldığımızda, birdenbire demokrasi havarisi kesilen ABD’nin etkisiyle Tunus’la başlayan Mısırla devam eden süreçte Suriye direnmeye devam ediyor. İlginç olan daha öncekilerin aksine işin içine Rusya ve Çin dahil oldu. Öyleyse Suriye’de neler oluyor..
BAAS YÖNETİMİ
Bu soruya cevap vermeden önce Suriye ile ilgili bazı tespitlerde bulunmamız gerekiyor. Lazkiye’den Nasturi kökenli, BAAS partisi ileri gelenleri 1963 yılından itibaren ülkeyi tek başına yönetmiştir. Esad ailesi baba ve Esad JR. olmak üzere ülkede tam bir istibdat rejimi yaşatmaktadır. Davutoğlu ile başlayan komşularla sıfır sorun politikası kapsamında Esad rejimi ile iyi ilişkiler kurulmuş, ancak rejimin yapması istenen reformlar yapılmayınca ilişkiler birden kesilmiş, Şamgen kuralım derken, her şey biranda tersine dönmüştür. Sonraki süreçte olaylar patlak vermiş, binlerce Suriyeli bizim tarafa geçmişler bir kısmı da geri dönmüştür. Peki; Suriye’de neler oluyor, neden PKK tekrar Suriye tarafından destekleniyor. Bahoz denen katil niye habire eylem koymaya kalkıyor, niye Suriye’de gidip Esad’a karşı eylem yapmıyor da bizim ülkemizde. Ve en önemlisi Suriye’de eylem yapanlar neden ikide bir İstanbul’da bir araya gelip strateji geliştiriyor. Rusya ne yapmak istiyor. Akdeniz’deki müttefiki Esad’ın elinden kayıp gitmesine müsaade edecek mi? 2005 yılında Bush Primitive Strike (Önleyici Hareket) adı altında bir konsept ortaya koydu. Ya benden yanasın ya da terörden dedi ve hızlı bir şekilde demokrasi ve adalet dağıtmaya yöneldi. Aslında 2005 yılından beri Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerinde kıpırdanma vardı amma velakin daha demokrasi saati gelmemişti. ABD farkına vardı ki artık kukla devlet adamlarıyla bu iş yürümeyecek öyleyse demokrasi olacaksa onu da biz verelim dercesine bu hareketleri bizzat destekledi ve şimdi sıra Suriye’de. Peki, Bahreyn niye es geçildi acaba, orda da epey eylem vardı çünkü. Bahreyn İran’la beraber hareket ediyordu ve büyük çoğunluk Şii idi. Olaylar gösteriyor ki yakın zamanda Esad gitmezse Suriye’de bir bölge oluşturulacak ve devlet bölünecek. Belki ikiye belki üçe, burada asıl amaç İran’ın Şii hilalini kırmak. Ortadoğu’daki İran hakimiyetini ortadan kaldırmak.
Sonraki aşamada hedefin direkt İran olacağı hiç kuşkusuz. Dörtlü diplomasi konseptini ortaya koyan Hillary Clinton, İsrail’in kadim çıkarının Suriye Ve İran’ın etkisizleştirilmesiyle ancak gerçekleşebileceğini açıkça ifade ediyor. Türkiye’ye biçilen rol eğer Suriye’de bir askeri harekete ihtiyaç olursa, bunun bizim tarafımızdan gerçekleştirilmesi. Yani Müslüman’ın Müslüman’a kırdırılması kaba tabirle, çok uyanık olmamız gereken bir dönemdeyiz.