Taşları bağlayıp, köpekleri salmak

Son dönemde artan bölücü terör, ülke gündemini meşgul etmeye devam ettiği için arzu etmediğim halde mecburen bu konuları yazmaya devam ediyorum. Adamlar işi iyice yüzsüzlüğe vardırdı, ne verirseniz bir fazlasını istiyorlar. Bir kaç sene önce konuşmaya dahi cüret edemeyecekleri birçok konuda yasal değişiklikler yapılarak özgürlük alanı genişlemesine rağmen şimdi de milleti bölmeye varacak talepler dile getiriliyor. Onların amaçları belli ama Türk milletinin bu işe daha ne kadar tahammül edeceği belli değil. Devlet halkı kucaklamak ve kışkırtıcılara fırsat vermemek adına azami derecede hoşgörülü davrandıkça arsızca saldırılarını arttırmaktalar. Mayınlı ve bombalı tuzaklarla Mehmetçiklerimizi, polisimizi şehit etmeyi, çocuk ve kadınları kahpece katletmeyi marifet sayan teröristler öldürüldüğünde BDP’li milletvekilleri, Belediye Başkanları bölücü terörün propagandası için fırsat bilerek ortalığı yakıp yıkanlara adeta ortak oluyor. Terör örgütünün paçavralarına sarılı tabutlar önünde intikam yeminleriyle saf tutuluyor. Lojmanlara, polis araçlarına saldırıp, dükkânları yağmalıyorlar, “dağa çıkarız hesabını sorarız”  pankartları açıyorlar. Yakalanan bölücü katillere yandaşları adliye önünde alkışlarla destek veriyor, kendilerini uyaranlara saldırıp utanmadan provokasyon yaptığını söyleyebiliyorlar. Seneler önce ihanetinden dolayı asılmış bir isyancıyı anma törenleri yapıyorlar.  BDP’li bir milletvekili mecliste önerge vererek farklı kimliklerin, etnik grupların ve çok kültürlülüğün araştırılmasını istiyor. Bunun ırkçılık kafatasçılık ve ayrımcılık olduğunu söyleyen DSP’li milletvekiline de küfür ederek saldırıyor. Halbuki milletvekilleri göreve başlarken Atatürk ilke ve inkılaplarına, vatanın bölünmez bütünlüğüne sahip çıkacaklarına dair yemin etmişlerdi… Türk Milleti, milletvekillerinden namusları ve şerefleri üzerine ettikleri yemine sadık kalmalarını beklemektedir.

BEBEK KATİLİNİN SÖZLERİ

Bazılarının lider olarak belledikleri bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan’ının 1999’da yakalandığı zaman söylediklerini sorgusunda bulunan E.Alb. Atilla Uğur mektubunda hatırlatıyor. Bunlar unutulmaması gereken ibretlik hususlardır.  Hafızaları tazelemek ve yaşananları daha iyi tahlil edebilmek için ben de mektuptan bazı cümleleri aşağıya aldım.

Ogün ,

-“Devletimin vereceği her türlü göreve hazırım”
- “Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet etmek acılarımı biraz olsun hafifletecektir”
- “En başından beri Suriye, Yunanistan ve İran bize (PKK) her türlü desteği vermiştir”
- “Kürt halkı akılsızdır, menfaatine düşkündür, güce tapar”
- “Barzani de, Talabani de güvenilmez, paradan başka bir şeyden anlamayan rezillerdir”

-“Devletime hizmet etmek istiyorum, beni asacak mısınız?” diye soran bebek katili için;

Bugün, utanmadan muhatap alınmasını talep edenler var. İdamdan kurtulmak için kendi örgütünü çökertmeye çalışan adam şimdi Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertmeye soyunuyor !!!

Biz ortak değerlerden ve kardeşlikten bahsettikçe bu coğrafyadaki bin yıllık ortak geçmişimiz bazıları tarafından kasıtlı olarak istismar edilmekte farklılıklar ve acılar öne çıkarılmakta. Ağızlarından barış sözcüğünü düşürmeyen terör yandaşları çoluk çocuk demeden kan dökmeye ve ihanetlerine devam ediyor. Biz ise adeta taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakmaya uğraşıyoruz.      Türkiye’nin önünde 21. yüzyılın yarattığı fırsatlar denizi var. Dikkat ederseniz Dünyanın düzeni değişiyor, ekonomik gelişmeler Asya ülkelerine doğru kayarken Türkiye, Ortadoğu ve Kafkaslar’daki enerji kaynaklarının Batı pazarlarına ulaştırılmasında köprü ve kavşak görevini üstleniyor. Yaşlanan Avrupa’ya göre genç ve dinamik nüfusumuz da farklı bir avantaj. Türkiye büyüdükçe gelişen sanayimiz ve globalleşen şirketlerimiz bölgede ve uluslararası alanda etkili oldukça, önünü kesmek isteyeceklerin ellerindeki en etkili koz  “bölücü terördür.” Terör, şiddet, korku ve baskıyla halkı yıldırarak, devleti bunaltarak amacını gerçekleştirmeye çalışır. Sonsuza kadar sürse de asla pes etmemeli, terörle mücadeleden taviz vermemeliyiz. Bize düşen;  milleti bölmeden, güvenlik güçlerini ve yargıyı rencide etmeden, terörü süratle bitirip güven ve istikrarı tesis ederek geçmişin acılarına takılmadan vatanımızda ortak geleceğimizi  nasıl inşa edeceğimizi düşünmektir.

Not: Yıllar önce bir 11 Temmuz günü Srebrenitsa’da  Sırplar  tarafından  Bosnalı Müslümanlara uygulanmış olan soykırımı bir kez daha lanetliyorum.

 

Benzer Videolar