Günümüz futbolunda gelinen noktaya doğru analiz edebilmek için, futbolun tarihsel gelişimini ve hangi koşullar altında ne şekilde bir endüstri haline geldiğini iyi bilmek gereklidir.Mucidi oldukları modern futbolun tarihi ile birlikte anılan ingilizler, yüzyıllardır oynadıkları bu güzel oyununu, toplumlarının gelişimi üzerinde önemli bir etkisi bulunan 19.yüzyılın 2.yarısından itibaren ulusal sporları olarak sistematik bir şekilde aşama aşama geliştirerek, dünyaya ihraç ettikleri büyük bir sektör haline getirdiler.
AB VE AVRUPA FUTBOLU
Özellikle son 20 yılda Avrupa futbolu kulüpler bazında dünya futbolunun tek merkezi haline geldi.Oyunun ticari boyutundaki hızlı gelişim Avrupa ile diğer kıtalar arasındaki farkın Avrupa lehine açılmasına yol açtı.Önceleri çok merkezli olarak niteleyebileceğimiz futbol endüstrisi, ki bunlar Güney Amerika, Batı Avrupa ve Doğu Avrupa olarak sınıflandırılabilir, hem futbol içi hemde dışı pek çok gelişmenin de etkisi ile artık tek merkezli bir yapıya büründü.Bu gelişmelere koşut olarak 1980' lerden sonra FIFA'nın uluslararası otoritesinde de bir düşüş olduğunu gözlemlemekteyiz.Bunun başlıca sebeplerinden birisi Avrupa futbol piyasasının geldiği mali boyutun yanında soğuk savaş döneminin bitmesi ve bunu takip eden AB entegrasyon sürecidir.
FİFA ve UEFA gibi uluslararası kurumlar kutuplara ayrılmış, ortak hareketin olmadığı, parçalı bir politik ortamda gücünü çok daha rahat kullanabiliyordu.Ancak hem artan ekonomik güç ve futbol içgücü piyasasındaki liberalleşme ile futbolun tek merkezli hale gelmiş olması, hem de merkezdeki kutuplaşmaların AB entegrasyon süreci ile birer birer kaybolması FIFA ve UEFA 'nın etkinliğinin azalmasına sebep oldu.
Politik, ticari, küresel ve diğer çevresel faktörlerdeki hızlı değişimler Avrupa'ya politik alanda bütünleşme getirmiş olsa da futbolun idaresi acısından ortaya yirmi yıl öncesinden çok daha bölük bir tablonun çıkmasına sebep oldu.Ortaya çıkan bu tablo ve otorite karmaşası tüm futbol tarihinin belki de en karışık döneminin yaşanmasına sebep olmakta. Bu yeni, değişken ve belirsiz ortamda her paydaş kendi güç ve etkinliğini artırma mücadelesine girişti.Çok fazla üzerinde durulmamış olsa da yeni güç dengelerinin oluşumundq AB kilit rol üstlenmektedir. AB doğrudan yaptırım yoluyla olmasa da aldığı bazı kararlarla dünya futbolunun ekonomi-politiğini etkileyecek en önemli güçlerden birisi olarak ortaya çıkmış ve öngörülebilen gelecekte de önemli bir aktör olmaya devam edecektir.
AB'nin spor politikasına geçmeden önce Avrupa futbolunun sosyo-politik çevresini daha iyi tanımlamak amacı ile Avrupa futbolunun paydaşlarına bir göz atmak yararlı olacaktır.Bu paydaşlarını amaçları itibarıyla ticari ve sportif olmak üzere iki kutup arasına konumlandırabiliriz.Bir sonraki bölüm Avrupa futbolunun çevresini daha analitik bir düzleme oturtmak ve mevcut dengeleri daha iyi anlayabilmek açısından önemlidir.
AB'nin spora bakışı
Bosman kararı ve bunu takip eden dönemdeki bazı Avrupa Adalet Mahkemesi kararları çok önemli sosyal, ekonomik ve sektörel değişimlere sebep olmakta. AB'nin sektöre dair herhangi bir düzenlemesi bulunmamasından dolayı mahkemeler spor endüstrisini herhangi bir iş kolu gibi ele alaram kökten etkileyebilecek kararlar almaktaydı.
Halen daha şekillenmemiş ve büyük bir belirsizliğin hüküm sürdüğü spor organizasyonlarının yetki alanları ve aldıkları kararların AB hukukuna uygunluğu konularındaki belirsizlikler Avrupa sporunun tümüyle zamanla etkilemişti.
Avrupa futbolunun gelişmesi için alınan kararlar son derece etkisini göstermişti