Termal turizmden beklentilerimiz
İnsanlar tarihin her çağında değişik nedenlerle seyahat etmişlerdir. Ancak günümüzde sanayinin gelişmesi, refah düzeyinin nisbi olarak yükseltilmesi insanların kullanabilecekleri boş zamanların artması turizme farklı bir boyut kazandırmıştır. Özellikle 20. Yüzyılla beraber turizm potansiyelleri bir bir ortaya konulmaya keşfedilmeye başlamıştır. Tarihi zenginlikler, doğal güzellikler, arkeolojik değerler, folklor ve kültür, kruvaziyerler, trekking, rafting, kış sporları ve nihayet termal potansiyeller arz edilmeye başlanmıştır. Nitekim termal turizmi tarihi milattan önce 2000’li yıllara dayanmaktadır. Kaplıcalar, imparator ve imparatoriçelerin bile şifa aradığı yerler olmuştur. Günümüzde hala gün boyu güneşlenmek, denize girmek, gece sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmek, ertesi günü ise öğlene kadar uyumaktan ibaret tatil anlayışı giderek belli yaş gruplarında önemini kaybetmektedir. İşte tatil kelimesi artık yoğun iş temposunun getirdiği iş stresinin atıldığı, sağlıklı alışkanlıkların edinildiği, bedenin ve ruhun yenilendiği bir süreci tarif etmektedir. Ayrıca günümüzde insanlar aktif ve sağlıklı yaşamaya, dengeli ve yeterli beslenmeye, kendini yenilemeye ve güzelleşmeye çok daha fazla önem vermektedirler.
Sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel değerlerle dünya turizminin gözdesi olan Türkiye, çeşitli alt yapı eksikliklerine rağmen, Termal Turizm (sağlık turizmi) için muhteşem kaynaklara sahip bulunmaktadır. Ülkemiz termal kaynaklar, kaplıcalar yönünden çok zengindir. Hemen her bölgede, her kentte bir termal kaynak bulunmaktadır. Bunların popülaritesi yurtiçi ve yurtdışında giderek artmıştır. Öte yandan dünyanın en önemli turizm türlerinin başında gelen sağlık turizmi kürlerinin dört gurubunu da ülkemizde bulmak, uygulamak ve kullanmak imkanı söz konusudur. Bunlar; Termal kürler (Balneoterapi), İklim kürleri (Klimaterapi), Mağna kürleri (Speleoterapi) ve Deniz kürleri (Thalassoterapi) olarak sayılabilir. Ayrıca; su kürleri (Hidroterapi), güneş kürü (Helioterapi), çamur kürleri (Peloidoterapi), hidro masajlar, yosun uygulamaları, pressoterapi gibi uygulamalar ve burada sayamadığımız daha birçok detaylar bu sektörün artık ne kadar ileriye gittiğini ve modernleştiğini kanıtlar. Bugün ülkemizin belli başlı termal merkezlerinin bulunduğu yerlerde kurulmuş tesislerde, Thalasso, SPA, Welness vb. gibi sağlıklı yaşam merkezleri misafir portföyünü arttırdığı gibi vazgeçilmez alternatifler olarak kullanıma sunulmaktadır.
Nihayet bu termal merkezlerinin bulunduğu kaplıcalar, bazı hastalıkların tedavisinde de çok önemli rol oynamaktadırlar. Romatizmadan böbrek taşına, cilt hastalıklarından miğde-bağırsak rahatsızlıklarına, kireçlenmelerden bel ve boyun fıtığı ağrılarına kadar şifa sunmaları açısından büyük önem taşırlar. Yaz aylarının bitişi, sonbahar ve kış aylarının başlayışı ile beraber bu büyük termal potansiyel bütün gücü ile emre amade bir şekilde karşımızda durmaktadır. Örneğin; bir termal otelde SPA (Suyla Gelen Sağlık) merkezinde sağlıklı yaşam önem kazanmaktadır. Eski Türk hamamlarının mistizmi ve Uzakdoğu’nun egzotizmini birleştiren bu merkezlerin içine girdiğiniz zaman sizi; enstrümantal müzik, hafif çan sesleri, canlı renkler, tütün, aromatik ve egzotik kokular karşılamaktadır. Hem bedeniniz hem ruhunuz dinlenmektedir.
Termal turizm hakkındaki bilgilerimizi arttırırsak, yerli yabancı yatırımcıları termal turizme yönlendirebilirsek, mevcut bazı tesislerin iticiliğini (hamam tarzı, hijyenik konfor eksikliği) minimize edebilirsek, tanıtımı arttırabilirsek, dünya standartlarını ve AB turist hakları, tüketici hakları kapsamı içinde uyum sürecini süratle devreye sokabilirsek işte sizlere müthiş bir istihdam kapasitesi, kar maksimizasyonu, döviz girdisi, tüm yıla yayılan talep oluşturulması, giderek önem kazanan alternatif tedavi yöntemlerinden biri olması nedeniyle termal turizmini çok büyük bir potansiyel olarak görmekteyiz.