“Biz Rum’un ne düşündüğünü, neye hazırlandığını ve içimizdeki Türkiye düşmanlığını niçin ekip geliştirmeye ve yaymaya çalıştığını iyice bilmeliyiz. Aksi halde gafil avlanacağız.” 1976
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Euro Bölgesi’nde yaşanmakta olan ekonomik açmaza çözüm bulma arayışları sürdürülüyor. İşsizlik oranının yükselmekte olduğu günlerden geçilirken bazı ülkeler kemer sıkma önlemlerine devam ediyorlar. Bir yıl önce Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Bay Hollande şimdilerde, kemer sıkma önlemlerinden vazgeçmeye hazırlanıyor. Adı geçen ülkenin belirlenen önlemlerin dışına çıkacağını açıklaması Avrupa Merkez Bankası’nın tepkisine neden oldu. AB’ni kendi içlerinde birbirlerine karşı güven duymayan bir topluluk olarak da değerlendirmek olasıdır. Euro Bölgesi’ne girmeyen İngiltere’nin bile yaşadığı ekonomik açmazına çözüm arayışları da devam ediyor. Kendi iç çatışmalarına ve ekonomik açmazlarına karşın AB, Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi yönündeki çabalarını sürdürüyor. Mendil büyüklüğündeki ülkenin yaşamakta olduğu ekonomik açmazı bile adanın bölünmüşlüğüne bağlayanların olduğunu da kaydetmek istiyoruz. Bu gerekçenin arkasına saklanarak söylenenler eşyanın doğasına aykırı olsa bile “Adada Birleşmeyi Yeniden Düşünme Zamanı”nın geldiğini söylüyorlar. Aç tavuğun da bazen kendisini buğday ambarında olduğunu düşündüğü gibi bir davranışı sergilediklerinin bilinmesini istiyoruz.
Sıklıkla yineliyoruz. Ülkenin önde gidenlerinin değişik gerekçelerin arkasına saklanarak çözüme ilişkin görüşmeleri engelledikleri biliniyor. Haftalık Kathimerini gazetesine göre “Eylül’de müzakereler için sahne kuruluyor.” Kurulacak olan bu sahne de “Karagöz ile Hacivat oyununun oynatılmayacağı kesindir. Gazeteye göre Türkiye-Yunanistan-İngiltere ve AB ile iki toplumun temsilcilerinin bir araya gelmeleri planlanıyor. Bu güne değin yapılan çoklu görüşmelerden Kıbrıs Türkleri’nin zararlı çıktıkları biliniyor. Açıktan taraf olanlardan daha fazlasının beklenilmemesi gerekiyor. Alman Der Spiegel’de yer alan söyleşisinde Bay Yuannis Kasulidis; müzakereler başlamadan önce yeni bir başarısızlığa uğranmaması için ortamın yeterince hazırlanması ve iyileştirilmesi gerektiğini kaydediyordu. Son dönemde adanın güneyindeki yönetici olan baylar ekonomik zaafiyetlerinin Türkiye tarafından istismar edildiğini söylüyorlar. Bu güne değin yaptıkları ile ülkelerini batağa sürükledikleri, suçlarını kabul etseler sorun olmayacaktır. Gerçekleri ile yüzleşselerdi Türkiye’yi ve yoldaki Kıbrıs Türkleri’ni suçlamaya zamanları kalmazdı. Ülkesindeki bu gerçeği ilk gören Bay Nikos Anastasiadis’in; modernleşme yeni bir devlet modeli meydana getirilmesi, adam kayırmacılığının önlenmesi ve siyasilerin sorumluluklarının ortalık yere çıkması için yeni bir önlemler paketi hazırlıklarını sürdürdüğü Rum basınında yer alıyor. Görünen köyün yol göstericiye gereksinimi olmadığı kendiliğinden ortalık yerlere çıktı. Ekonomik açmazlarının nedeni yine kendileridir. Kendilerini akilli görenlerin söyledikleri gibi sorun adanın bölünmüşlüğü değildir.
DOĞU AKDENİZ’DEKİ DOĞAL GAZ
Bay Anastasiadis geçtiğimiz günlerde İsrail’de idi. Yaptığı bir dizi görüşmeden sonra İsrail’in en güvenilir, komşusu olduğunu, Doğu Akdeniz’de bulunan Doğal gazın iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için beklentiler yarattığına vurgu yapıyordu. Bu açıklamalara karşın din hizmetlerinin dışında her işle uğraştığı bilinen Başpiskopos II. Hrisostomos; Türkleri Yahudilere tercih ettiklerini söylüyordu. Kilisenin, krizden zarar görseler bile toparlanmak için iş tutulmasından rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. “Kıbrıslı Ortodokslar, Yahudilerle tarih boyu sorun yaşadı. Hatta bir dönem(iki asır boyunca) adaya girmelerine yasak koydular. Bugün dahi adanın her iki tarafında Yahudilere karşı olumsuz algılar var” diyor. Kilisenin bu yaklaşımını Türklere yakınlaşma olarak okumamak gerekiyor. Şu anda çıkarlarına ters geldiği için böyle konuşuyorlar. Buna karşın kilisenin ekonomik açmazın aşılabilmesi konusunda yaptığı çalışmalar arasında Baf’ta 70 milyon Euro değerinde bir otel açacağı belirtiliyor. Lefkoşa civarında güneş parkı İngilizce eğitim veren okul ile İsrailliler ve Ruslarla işbirliği içerisinde 75 megavatlık elektrik santrali kurmayı planladıkları haber veriliyor. Bay Anastasiadis; İsrail’de bulunduğu sırada Başbakan Neten Yahu ile görüştükten sonra yapıcı, yaratıcı ve etkili bir işbirliğinden söz ediyordu. Bay II. Hrisostomos’un çıkışı sonrasında da Bay Anastasiadis Havra ile Kilise arasında sıkışıp kalacak gibi görünüyor.
Bay Anastasiadis’in durumu iki cami arasına sıkışan kişilerin konumu ile örtüşüyor mu ne…