Titanic
TİTANİC'in sahibi "The white Star Line" diye bir şirketmiş. Bu firmanın ortaklarından olan Sir James Cole'un babası, vakti zamanında, Mısır'da Ramses mumyasının kazılarına katılan 70 kişiden biriymiş. Bu yüzden ailesiyle birlikte sonsuza dek lanetlenmiş. Mister Cole kazılardan kısa bir süre sonra diğer arkadaşları gibi esrarengiz bir şekilde hastalanıp ölmüş, üstelik cenazesini taşıyan gemi de Akdeniz'de kaybolmuş.
Oğlu James ise hayatı boyunca bu lanetten nasibini almış. Annesi ve kız kardeşini evlerinde çıkan bir yangında kaybetmiş. 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşamak zorunda kalmış. Yine de başarılı bir iş adamı olup, The White Star Line adlı bir deniz taşımacılığı şirketine ortak olmuş. Ancak babasının katıldığı kazının 20'inci yılında şirketin gemileri tek tek talihsiz kazalar geçirmeye ve batmaya başlamış.
Şirket bir türlü kazaların önünü alamamış. Üstelik basın da üzerine geliyor, her gün boy boy eleştiri yazıları çıkıyomuş. Şirketin zararı feci boyutlara ulaşmış. The White Star Line son kozunu oynamaya karar vermiş. Tüm mal varlığını üç büyük, süper lüks gemiye yatırmış. Bu gemilerin adları OLYMPİC, TİTANİC ve BRİTANNİC'MİŞ.
Bu üç geminin de üzerinde bir lanet varmış. İlk gemi OLYMPİC, 1911'de, Atlantik Okyanusu'nda bir buzdağına çarpmış. Tamir için getirildiği tersanede çıkan bir yangında da tamamen yanmış. TİTANİC illegal bir şekilde mumya taşıdığı söylentilerine rağmen 1912 yılında ilk seferine çıkmış. TİTANİC'İN trajik hikayesini herkes bilir; onun da yoluna bir buzdağı çıkmış. BRİTANNİC ise 1. Dünya Savaşı sırasında Atina açıklarında, 1916 yılında meydana gelen bir patlamada batmış. Kısa süre sonra The White Star line şirketi denizcilikten çekildiğini açıklamış.
James Cole'un babasının katıldığı kazıda mumyası çıkartılan Ramses'in laneti ise şöyleymiş:
"Beni yerimden oynatan herkesi sulara gömeceğim".
1900 lü yılların başında ziraat toplumunda hızla sanayi toplumuna geçen batı insanı, kainata hükmettiği zannına kolayca kapılmıştı. Yaptıklarını hiçbir kuvvetin yok edemeyeceğini söylüyor ve adeta her şeye meydan okuyordu. O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'TİTANİC' isminin verilmesi de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü Tanrılardan birisinin ismi “TİTANİC “ idi.
Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi. TİTANİC in batışının hemen ardından yazar Joseph CONDRAD “Bu felaket teknolojiye olan ilahi güvenin aldığı yara acısından tarihin ciddi bir dönüm noktası” diye yazmıştı.
Dönemin en büyük ve lüks gemisi olarak dizayn edilen TİTANİC'İN gövdesi içerisinde 16 su geçirmez bölmeye ayrılmış 2 geniş katman vardı. Bunlardan 5'inin bile tamamen sular altında kalması geminin batması için yeterli değildi. Bundan dolayı da mühendislerinin büyük sözler sarf etmekte kendilerini alamamışlardı.
"BU GEMİNİN BATMASİ İMKANSIZ"
Daha ilk seferi sırasında İngiltere'deki Southampton'dan New york'a doğru yol alırken 14-15 Nisan 1912 gecesi Newfoundland'ın 600 küsür kilometre açıklarında bir buzdağına, İngiliz ihtişamından geçilmeyen ve bence büyük sözlerin cezası sonucu çarparak batan yolcu gemisi. 1515 yolcusu ölmüştü.
Yukarıdaki hikayeyi niye yazdım acaba?
Şunu asla hiç kimse unutmamalı!
Kendilerini vazgeçilmez ve ulaşılmaz gören kişiler, içlerindeki inancı kaybettikleri gün, vatandaşın lanetine uğrayıp, bulundukları pozisyonlarını kaybettiklerinde, iş işten çoktan geçmiş olacaktır.
İster siyasetçi, ister bürokrat, ister işadamı, ister spor temsilcileri, ister hukukçu, isterse askeri ve emniyet teşkilatı olsun; Hiç kimsenin bu ülkeyi okyanuslara sürükleyip azgın dalgalarla boğurturmasına hakkı yoktur...
Bu okyanus;
Bir zamanlar siyaset dünyasından, Demirel'i, Ecevit'i, Özal'ı, Çiller'i, Erbakan'ı, Mesut Yılmaz'ı yuttu.
Bu okyanus;
Bir zamanlar iş dünyasından Cem Uzan ı, Halis Toprak ve nicelerini yuttu.
Bu okyanus;
Bir zamanlar ne futbolcular, antrenörler, hakemler ve federasyon başkanları yuttu.
Bu okyanus;
Adı bir sürü yolsuzluk ve rüşvet olayına karışmış bürokrat yuttu.
Bu okyanus;
Emniyet içinden ne polisler, ne amirler yuttu.
Bu okyanus;
Askeriyeden ne teğmenler, albaylar, paşalar yuttu
Ve maalesef yutmaya da devam ediyor...
Sıra kimlere geliyor dersiniz?
....................................................
Ben nokta nokta geçeyim, boşlukları siz doldurun...
İzzet KARASU