Topyekûn eğitim reformu

25 Nisan 2024 - 14:37

Topyekûn eğitim reformu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir’deki İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış törenine katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın …

Topyekûn eğitim reformu
Son Güncelleme :

20 Ekim 2020 - 7:40

464 okuma
(Last Updated On: 20/10/2020)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir’deki İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış törenine katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade yer aldı. Üniversite tanıtım filminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:

BATIYA İLHAM: Üniversitenin ismini aldığı İbn Haldun’un tarihçiliği, siyaset bilimciliği, devlet adamlığı, filozofluğu yanında, dünyada sosyoloji ilminin kurucusu olarak kabul ediliyor. Kendisi bunu Ümran ilimi olarak tarif ediyor. Hayatı Tunus, Cezayir, Fas, Mısır gibi coğrafyalarda ilimle, yöneticilikle geçen İbn Haldun, tecrübelerini, ‘Mukaddime’ eserinde insanlığın istifadesine sunmuştur. Mesele siyasi ve ekonomik taraflarını bir kenara bırakarak, sadece en iyi yönüyle bakacak olursak, mesela Batı tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır.

KÖKENLERİMİZİ UNUTTUK: Buna karşılık biz, kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle, iki asırdır kendimize yol bulmaya çalışıyoruz. Başka ifadeyle, fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Tabii ki siyasi bağımsızlığın da ekonomik bağımsızlığın da temelinde fikri bağımsızlık yatar. Osmanlıdan Cumhuriyete, ülkemizin bu süreçte yaşadığı tartışmaların merkezinde hep geleceğimizi nerede arayacağımız sorusu yatmıştır.

EN BÜYÜK KAYIP: Ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun en sığından, en bayağısından bir batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır. Her dönemde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, tartışmayı ve arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Ama bunların sesi ve üretimi devlet gücünü de arkasına alan, kayıtsız şartsız Batıcılığı savunan zihniyetin, faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır.

İLERLEMEDİK: Samimi bir muhasebeyle, geçtiğimiz 18 yılda her alanda, tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Bunu iddialı söylüyorum. Bugün Batı’nın üniversitelerinde, ulaştığımız mükemmeliyete ulaşamadılar. Şimdi süreci hızlandırmamız gerekiyor. Eğitim-öğretim görüyoruz ama çoğu alanda hepimizi mutmain edecek düzeyde yetişmiş insan gücüne sahip değiliz. Genç bir nüfusa sahip hamdolsun. Ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern altyapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor.

FİKRİ İKTİDAR: İlimde, sanatta, kültürde hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğunuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun için de fikri iktidarımızı hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekir. Bu arayışın sona ermesi bir ülkenin ve toplumun felaketi demektir. Tam tersine bu arayışa herkesin destek vermesini, katkı sağlamasını özellikle bekliyoruz. Fikri iktidarı siyasi kadrolar değil ilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder. Siyasi kadrolar ancak onlara ihtiyaçları olan zemini sağlar. Dolayısıyla bu konudaki sorumluluğun, bir kısmı bize aitse önemli bir kısmı da ilim ve fikir adamlarımıza aittir.

TAKLİTÇİLİK: Bir şekilde önüne konan çerçevenin körü körüne fanatikliğini yapanın kendine de, ülkesine de, medeniyetine de hayrı olmaz. Taklitçilik mevcudun ardından gitmek demektir. Halbuki bize lazım olan, ilhamını gelenekten alan yenilikçiliktir. Elbette dünyanın bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta geldiği yeri toptan reddedecek, görmezden gelecek kadar gerçeklerden kopuk değiliz. İletişim mecralarının böylesine geliştiği, tüm dünyanın adeta küçük bir köy hükmünü kazandığı günümüzde başka türlü hareket etmenin mümkün olmadığını da gayet iyi biliyoruz.

TEK VAZGEÇİLMEZ: Dünyadaki hakim fikri anlayışın, fiili düzenin sadece ardından giderek kendimize çok daha ileri bir medeniyet inşa edemeyeceğimize inanıyoruz. Geçmiş ve mevcut tüm medeniyetlerin birikimini kullanarak, Hepsinin de ötesine geçmenin gayreti, kararlılığı ve üretkenliği içinde olmamız gerekiyor. Tek vazgeçilmezimiz, inancımızın mastarıdır. Onun dışındaki her şeyi geleceği kucaklayacak şekilde yeniden yorumlamak, yeniden üretmek mümkündür”

2053 VİZYONU: İnancımızın mutlak hakikatlerinden aldığımız güç ile, çok daha büyük hedefler peşinde koşacağız. Kendimizi mevcut şartlara hapsederek, fikri tüketicilikten öteye geçemeyiz. Biz her alanda olduğu gibi, fikri alanda da üretici olmanın gayreti içindeyiz. Öyleyse yapmamız gereken, kendi medeniyet birikimimize ve hedeflerimize uygun nesiller yetiştirmek. Türkiye’nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu konu oluşturmalıdır.

TOPYEKÛN REFORM: Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim-öğretim sistemi, çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kurulu. Her okul seviyesinde öğretime ağırlık verilirken, eğitim kısmı ihmal edilmiş. Bunun için önümüzdeki dönemde önceliğimizi, aileden başlayarak, eğitim-öğretim hayatları boyunca, evlalarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz şarttır. Bu değişim, sıradan bir müfredat tadilatının ötesindedir. Topyekûn bir eğitim-öğretim reformunu gerektirir.

‘Aydınlık bir gelecek’

Eğitimin evrelerini de sıralayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Okul öncesi ve ilkokulda tek ihtiyacımız olan değerlerini iyi bilen, inancına, kültürüne, tarihine, diline sahip çıkan, ailesine ve toplumuna karşı sorumluluklarını özümsemiş insanlar yetiştirmektir. Ortaokul dönemini çocuklarımızın zihni ve fiziki kabiliyetlerini keşfetmeye, onların geleceğe doğru alanlarda hazırlamaya yönelik bir anlayışla şekillendirmeliyiz. Lise dönemini, artık ruhu zenginleşmiş, kendini tanımış, yapabileceklerini bilen gençlerimizin somut alanlara yönelecekleri bir eğitim-öğretim süreci olarak tasarlamalıyız. Yüksek öğretimi ise, ön lisansından lisansına, yüksek lisansından doktorasına kadar her safhası ile milletimizin fikri iktidarının üretim merkezleri haline dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda tıpkı geçmişte yaptığımız gibi, kendimiz ile birlikte tüm insanlık için, aydınlık bir geleceğin kapısını açmış olacağımıza ben, şüphe duymuyorum. İbn Haldun Üniversitemizi işte bu hayali ete kemiğe büründürmenin ilk ve önemli adımlarından biri olarak görüyorum.”

‘Yerel yönetimde sesimizsiniz’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Ekim Muhtarlar Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada “Yerel yönetimlerde sizler bizim Türkiye’deki ilk elimiz, ayağımız, gören gözümüz, duyan kulağımız ve aynı zamanda sesimizsiniz” dedi. Muhtarlarla yemekte bir araya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun telefonundan muhtarlara hitap eden Erdoğan, şunları söyledi: “İçişleri Bakanlığımız, valilerimiz, kaymakamlarımızla beraber müşterek çalışmalarınızla inanıyorum ki Ankara’mızı güzel yarınlara beraber taşıyacağız, beraber yürüteceğiz. Dayanışmamız çok önemli, yardımlaşmamız çok önemli.”

İzzetbegoviç paylaşımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek’in eski Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç için paylaşımda bulundu. İzzetbegoviç’in fotoğrafı ve “Hayat inanan ve salih amel işleyenler dışında kimsenin kazanamadığı bir oyundur” sözünün bulunduğu görseli paylaşan Erdoğan, “Rahmetle, hürmetle, özlemle…” ifadesini kullandı.

 

 

Milliyet

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.