TRABLUSGARP (LİBYA) SAVAŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Fırat Köse 1911-1912 Osmanlı-İtalyan Savaşı olarak bilinen Trablusgarp (Libya) Savaşı son dönem Osmanlı tarihi açısından önemli bir konuma sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bu savaşlardaki faaliyetleri Türk Kurtuluş Savaşının provası niteliğinde olup aynı zamanda Türk kurmay zekası ve başarılarının göstergesi kabul edilmektedir. Bu savaş sırasında yaşanan olaylar üzülerek söylüyorum ki tarihimizde yeterince bilinmeyen sayısız fedakarlık, gayret, kahramanlık ve idealistlik örneklerimizden yalnızca biridir. Bu savaş sırasında İtalya tarafından kullanılan psikolojik savaş taktikleri, uçaklar ve balonların başarılı işler gerçekleştirmeleri bu yöntemlerin önemini iyice ortaya koymuştur. Uçakların planlı olarak kullanıldıkları savaş bu savaştır denilebilir. Bununla birlikte İtalya, bu savaşta birçok alanda başarısızlık da yaşamıştır. İtalyan zafiyeti bu konuda o derecedir ki, Trablusgarp ve Bingazi'deki Türkler, çoğu zaman karşılarındaki İtalyan kuvvetlerinin neler yapmayı planladığını İtalyan basınından öğreniyordu.     1911-1912 OSMANLI-İTALYAN SAVAŞI, TRABLUSGARP (LİBYA) SAVAŞI   28 Eylül 1911 İtalyan Hükümeti'nin Osmanlı Devleti’ne savaş ilanı notası vermesi ile başlayan süreç, 29 Eylül 1911 tarihinde İtalya Devleti’nin Osmanlı Devleti’ne savaş ilanı ve 30 Eylül 1911 tarihinde fiilen başlayan savaş 15 Ekim 1912 tarihinde imzalanan Ouchy (Uşi) Barış Antlaşması ile sona ermiştir. Antlaşma sonucu Osmanlı Devleti Afrika kıtasında son toprak parçasını kaybetmiştir.     MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SAVAŞTA NE YAPTI?   Mustafa Kemal Atatürk, büyük komutanlık düzeyine yükselirken, erden mareşala kadar her kademenin özelliklerini, görevini ve sorumluluklarını bilerek, uygulayarak ve uygulattırarak gelmiştir. O, insan ve silahı tanıyor, biliyor ve göreve hazırladıktan sonra uygulamayı yönetiyordu.   "Muharebeyi insan yapar."   " Bir ordunun değeri, subay ve komuta heyetinin değeriyle ölçülür."   " Komutan yaratıcı gücü olan kimsedir."   Söylemiş olduğu bu özdeyişler, duygusallık ürünü değildir. Bunlar, insan doğan, insanı tanıyan, insandaki gücü bilen, insan topluluğunun değerlendirmesini hakkıyla yapabilen bir kimsenin sözleridir. İşte, bir avuç insanı binlerin ve ateş yağmurunun karşısında başarıya götürme gösteren Mustafa Kemal, orduların başkomutanı iken de, tek erin ve en küçük birliğin ne olduğunu, nasıl görev yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bunları kanıtlayacak belgelere eğilmek, zaten bu konuda hayali bilgi sahibi olan okuyuculara bir ölçüde daha faydalı olacaktır. Evet, Kolağası (Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe) rütbesindeki Mustafa Kemal, Trablusgarp'a geçer geçmez hiç vakit kaybetmeksizin sorumluluğu üstlendi. Tobruk ve özellikle Derne muharebelerinde emir ve komutaya el attı. Mevcut kuvvetler, bir taraftan düşmanla çarpışırken, diğer taraftan, her geçen gün biraz daha, savaş tekniğini öğrenmeye ve üstün niteliğe sahip olmaya devam etti.   Bu çalışmaları, Çankaya daki Atatürk Arşivi’nde bulunan Emr-i Yevmi (Günlük Emir) defterindeki bu notlar her rütbedeki komutanlara yardımcı olacak niteliktedir.   22 Mayıs 1912 tarihinden 5-6 Ağustos 1912 tarihine kadar, Derne Komutanı Günlük Emir Defteri (Harekât ve İdari Faaliyetleri) notlarından şu noktalar çıkarılmıştır:   Bu tarihte Derne Komutanlığı Ayn Mansur'da bulunmaktadır. Kayıtlarda Ayn Mansur Karargahı olarak geçmektedir. 9-10 Mayıs 1912'de 11 Nolu Günlük Emir'den başlamaktadır:   Mustafa Kemal, Derne komutanı olarak bulunmaktadır ve emirlerini bu sıfatla vermektedir. Kendisinin geniş kapsamlı bir faaliyet içerisinde bulunduğu, gerçekten teşkilatçı ve yürütücü olduğu verdiği emirlerden anlaşılmaktadır. En ufak bir aksamaya müsaade etmemekte, her şeyi yakından izlemekte, gerekirse önemli yerde bizzat bulunmaktadır. Özellikle, kesin sonuç alınacak yerlerde ve o kesimdeki kuvvetin komutanının yanında hatta erlerin ve mücahitlerin arasında yer almaktadır. Keşif ve emniyet hizmetlerine büyük değer vermektedir, hassasiyet göstermektedir, ihmali asla hoşgörü ile karşılamamaktadır. Bir görev verildiğinde en küçük müfrezeye kadar herkes ayrıntılı olarak ne yapacağını bilmektedir. Unutulmuş veya ihmal edilmiş bir yer veya birlik olmadığı gibi, görev zamanları da kesindir ve kimin kime görev devredeceği bilinmektedir.   İleri karakola memur subay, ileri karakol ve keşif kolları kuvvetleriyle beraber hareket eder, her defasında keşif kollarına gerekli talimatı vererek ileri gönderirdi. İleri karakol tertiplerini bizzat aldırırdı.   Sabit postaya, haberleşme amacıyla keşif kollarıyla aynı zamanda yer aldırırdı.   Şifahi olarak verilen bilgileri bir madde olarak keşif kolları raporuna mutlaka kaydettirirdi.   Bütün bunlar arasında, bölgenin en önemli ihtiyaç maddesi su işi üzerinde titizlikle durmakta, piyade bölük komutanlarını bu vazife ile görevli kılmaktan idi. O kadar ki, erlerin su mataralarına kadar dikkat etmekteydi. Su mataraları, daima dolu ve ileri karakolların bulunduğu yerlerde durmaktaydı.   Özellikle, ileri karakol posta nöbetçilerinin, geceleri, Garp (Batı) Vadisi'ndeki mağaralara giderek yatmalarını önlemeyi, kısa bir deyimle, nöbet görevlerini yapmalarındaki ihmallerinin olmamasını yakından izliyordu.   Bu arada, 12 Numaralı Günlük Emir'de topçular üzerinde durduğu görülür. Topçu komutanlarına verdiği emirlerde, topçunun ateş muharebesi hakkında, her sınıf subayın anlayabileceği tarzda eğitim yapılmasını, gerekirse yazılı notlar da verilmesini istemektedir. Komutanlara, konferanslar da verdirmektedir.   Kısaca denilebilir ki, bir taraftan muharebe edilmekte, diğer taraftan da eğitime önemle eğilmektedir.   Bütün bunlar olurken, Mustafa Kemal, emrindekilerin yemek yedikleri yerler dahil olmak üzere, astlarının yemekleriyle de ayrıntılarına kadar ilgilenmekteydi. O kadar ki, peçetelerin durumuna, kaşık vesairenin temizliğine kadar verdiği emirleri kontrol etmekteydi. Bir günlük emrinde, garsonluk yapacaklara kadar değindiği görülmektedir.   Yalnız bulunulan an değil geleceği de gözden uzak tutmamakta, bütün ömrü boyunca büyük önem verdiği tarihe hizmeti de o kadar yoğun çarpışmalar ve can pazarında bulunulduğunda da düşünebilmektedir. Türk kahramanlığının tarihe mal olması, gerçeklerin tarih yapraklarına eksiksiz yansıması düşüncesiyle bütün olayları günü gününe saptatmakta, kayıt ve belgelere sahip çıkmaktadır. Güzel bir örneği de Anıtkabir'den ATASE (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt) Başkanlığına intikal eden Mustafa Kemal Atatürk'e ait dökümanlardan birisi olan günlük olayları gün gün, saat saat içeren defterdir. Gösterdiği başarılar yerli ve yabancı olmak üzere her kesimden takdir almıştır.   YABANCI YAZARLARIN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN DERNE BAŞARISI YORUMLARI   Yazar Georges Remond' un ifadelerinde: "... Derne önünde mevzi almış olan Araplar, pekiyi askeri vasıflar göstermişler ve İtalyanlar, karşısında ciddi, disiplinli, teşkilatlı bir düşmana ve biraz farklı olmakla beraber, bir Avrupa ordusuna benzeyen bir kuvvete rastlamışlardı…" demektedir.   Fransız yazar İ. Revol, İtalyan kaynaklarına dayanarak yazdığı kitabında, Derne Muharebelerini anlattıktan sonra, şu satırlarla bitirmektedir: (... Derne etrafındaki harekât, İtalyanlar için, umumi heyeti itibariyle bütün seferin en az parlak hareketleri meyanında sayılacaktır. Sonuç mutlak bir şekilde felaketli ve zararlı oldu. En çok zayiata, en önemli ıstıraplara Derne yüzünden düşüldü… ) demektedir.     Trablusgarp topraklarını anavatanın ayrılmaz bir parçası bilerek, bu savaşa fedakarca koşan kahramanların ve bir avuç Türk kuvvetinin, bir yılı aşkın süre gösterdikleri görev bilinci, yaptıkları kahramanlıklar, tarih sayfalarındaki onurlu yerini sonsuza dek koruyacaktır. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) tarafından hazırlanan "1911-1912 Osmanlı-İtalyan Harbi ve Kolağası Mustafa Kemal" kitabı meraklılar ve araştırmacılara konu ile ilgili detaylı bilgi için faydalı olacaktır.  
Benzer Videolar