Tünelin ucundaki olmayan ışık söndü mü ?
Sevgili okuyucularım, bir süreden beri yoğun çalışmalarım dolayısıyla yazılarıma zaman, zaman ara verdiğim için sizlerden özür diler bundan sonra yazılarıma ara vermemeye, daha çok özen göstereceğim.Birleşmiş Milletler (BM), Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı
Alexandre Downer'ın bile görüşmelerden artık ümidinin kalmadığı görünüyor. Mr. Downer ne dedi? "Kıbrıs müzakerelerinde olumlu sonuç elde edebilmek için artık gerekli ortamın oluşacağına inanmadığını söyleyerek, aslında sürecin tıkandığına da işaret etmiş oldu."
1 Temmuz 2012 tarihinden sonra yani Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB dönem başkanlığını devralmasından sonra, müzakerelerin artık otomatik olarak kesileceği hiçbir görüşmenin anlamının kalmayacağını muhtelif defalar bu sütunlarda yazmıştım. Rum tarafının 1 Temmuz 2012'de devralacağı altı aylık dönem sonunda yani 2012 sonundan sonra ne olacak? Rum tarafında Şubat - Mart 2013 döneminde başlayacak olan başkanlık seçimleri nedeniyle konun şekli tamamıyla değişecektir. 40 yılı aşkın süren müzakerelerin bu güne
kadar hiçbir getirisi olmamıştır. Diplomatik müzakereler kesilmez, kesilse bile ileride BM'nin Amerika'nın şunun bunun baskısı ile yine başlayacaktır. Ama önemli olan, gerekli tavrımızı dirayetimizi ortaya koyaraktan masaya oturmaktır. 1 Temmuz nasıl ki Rumlar için önemli ise biz Kıbrıs Türkleri için de önemlidir. Bizleri daha sonra masaya oturtmak isterlerse bizleri, KKTC olarak oturtmak mecburiyetinde kalmalıdırlar; ama yeter ki biz de artık şamar oğlanı gibi davranmayalım.
AKDENİZ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
Geçtiğimiz hafta içerisinde, konferans vermek üzere davet ettiğimiz, Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet eski Bakanı Sayın Orhan Kilercioğlu Kıbrıs'taydı. Sayın Orhan Kilercioğlu'na Kurumumuz adına "Akdeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi" ben eşlik ettim. Kilercioğlu'nun gerek konferansta gerek yazılı basınla yaptığı söyleşilerde gerekse TV kanallarında söylediği çok önemli şeyler olmuştur: ancak, bunların en önemlisi "Bundan sonra yani 1 Temmuz 2012'den sonra artık gerek KKTC gerekse Türkiye PROAKTİF politika izlemelidir, önümüze konan her şeye Yes Sir (Peki Efendim) demememizi işaret ederek, Kıbrıs'ta Rumlar tarafından Türklere karşı işlenen SOYKIRIM'ın da artık dile getirilip gerekenlerin yapılmasını da söyledikleri arasındaydı". Sayın Kilercioğlu'na bizleri kırmayıp etkinliklerimize katıldığı için teşekkür ederiz. Sayın Kilercioğlu'nda devlet adamlığı vasıflarının tümünü ve gerçek anlamda bir Kıbrıs sevdalısı olduğunu gördük. Kendilerine bundan sonraki yaşamında sağlıklar dileriz.
PROAKTİF POLİTİKA
Son zamanlarda, AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Egemen Bağış'ın açıklamalarını büyük bir ilgi ve dikkatle izliyoruz. Kendilerini takdir ediyoruz. Yukarıdaki satırlarımızda görüleceği üzere proaktif politika bu olsa gerek. Sayın Bağış, Rum - Yunan'a ve hatta AB'ye gerektiği üslûpta (Proaktif Politikaca) cevap ver. Anca beraber kanca beraber bizler her zaman yanınızdayız. Bu mücadeleyi ancak bu şekilde kazancağız, Rum'a - Yunan'a pabuç bırakmayınız. Burada yani KKTC'de veya orada çatlak sesler çıkabilir, ancak it ürür kervan yürür. 1 Temmuz evveli veya sonrası, tünelin ucundaki olmayan ışık söndü mü? Zaten var mı idi ??? Her zaman dediğim gibi Türk'ün dostu Türk'tür.