Türkiye’nin Tarih Boyunca Kriz Dönemlerinde Uluslararası Katkısı
Valdirin Ferizi
Dünya tarihi boyunca kıtlık, seller, depremler, çeşitli salgınlar gibi farklı krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu krizler zamanlarında halklar ya da devletler, bu çeşitli küresel krizleri önleme ya da üstesinden gelme konusunda yardımlarıyla çok olumlu bir rol oynamaktadır. Kriz dönemlerinde faal rol üstlenen ve yardım sağlayan halklar veya devletler arasında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti de vardı. Türkiye Cumhuriyeti, farklı kriz dönemlerinde ve özellikle günümüzde de COVID-19 salgını ile mücadeleye büyük katkılar sağlamaktadır.
Büyük krizlerden etkilenen halklara her zaman yardım edilmeli ve dayanışma eli uzatılmalıdır. Osmanlılar farklı dönemlerde büyük krizlerden etkilenen halklara olabildiğince yardım elini uzatmıştır. Osmanlıların büyük krizler yaşayan farklı ülkelere yardımda bulunmasını gösteren çok sayıda örnek vardır. Endülüs’teki (bugünkü İspanya) savaşlar sırasıda çok sayıda Müslüman ve Yahudi katledilmiş ve kurtulmayı başaran binlerce evsiz, mülksüz insana Osmanlı İmparatorluğu yardım elini uzatmış ve kapılarını açmıştır. Sultan II. Beyazıt devlet gemileri gönderip binlerce Müslüman ve Yahudiyi Osmanlı topraklarına getirmiş ve onlara yaşam ve devlet güvenliği sağlamıştır. Böylece binlerce insan ölümden ve İspanyol katliamından kurtulmuştur.
Resmi verilere göre, Fransa Kralı 1526 yılında İspanyol işgalinden kurtulmak için Osmanlı Devletinden yardım istemiştir. Osmanlı Devleti, İspanya ve Fransa arasında bir anlaşma yapmayı başarmış ve Fransa işgal edilmekten kurtulmuştur. Osmanlı Devleti, İsveç’e de 1742 yılında Rus tehlikesi karşısında yardım elini uzatmıştır. Sultan II. Mahmud’un İsveç Krallığı’na sunduğu yardım çok önemliydi. Bu nedenle İsveç Kralı gönderdiği mektupda bazı dış politika gelişmelerinde Osmanlı Devletinin rızası olmadan hareket etmeyeceğini belirtmiştir. Osmanlı Devleti 1876 yılında da kıtlık krizinden etkilenen İsveç’e buğday göndererek dayanışma elini uzatmıştır.
Fransa da 1856 yılında nehirlerin taşmasıyla meydana gelen seller krizinin üstesinden gelebilmesi için Osmanlı Devletinin uluslararası yardımlarından istifade etmiştir. 1845-1852 yılları arasında “Patates Kıtlığı” olarak bilinen ve İrlanda’yı derinden etkileyen büyük kıtlık, bir milyon insanın ölümüne neden olmuş ve yaklaşık 2 milyon kişi bu büyük krizden kurtulmak için ülkelerinden kaçmak zorunda kalmıştır. Sultan Abdülmecit, İrlanda’nın bu kıtllık krizinden çok ekilendiğinden haberdar olmasıyla İrlanda halkına nakdi desetek ve gıda, ilaç ve diğer malzeme göndererek yardımda bulunmuştu. Bu yardımın bugünkü değeriyle yaklaşık 1 milyon İngiliz paund veya 1,3 milyon ABD dolarıdır. İrlanda halkı bugün de dost Türk halkına minnettartır ve İrlanda başkentinde, Dublin’de Osmanlı'dan aldıkları yardımın hatrasına büyük bir şükran plaketi yaptırmıştır.
İngiltere, aç kalan İrlanda halkına yardım götüren Osmanlı gemilerinin Dublin Limanı’na yanışmalarına izin vermemişti. Bunun üzerine yardım malzemesi yüklü Osmanlı gemileri mecburen İrlanda’nın kuzeyinde Drogheda Limanı’na yanıştılar ve yardımlar yerine ulaştırmışlardı. Osmanlı Devleti, İngiltere’nin tüm engellerine rağman ihtiyacı olduğu zaman ona yardımda bulunmuştu. Almanya da İrlanda ile aynı kaderi paylaşmıştır. 1891 yılında “Saale” Nehrinin taşmasıyla meydana gelen sel felaketi Almanya’da büyük hasara neden olmuştur. Bu felaketten mağdur kalan Alman halkının yardımına Sultan II. Abdülhamid’in emriyle yine Osmanlı Devleti koşmuştu. Bunun üzerine o dönemin Almanya hükümeti, Osmanlı Devletine minnettarlığını belirterek teşekkür etmişti.
Osmanlı Devleti, Sicilya’da yanardağ patlaması sonrasında zor durumuda kalan İtalya’ya da yardım etmişti. Osmanlı devleti, Sultan Abdülhamid önderliğinde İtalya’nın bu felaketin üstesinden gelmesine yardım elini uzatmıştı. Osmanlı Devletinin yardımlarıdan faydalanan ülkeler arasından İngilitere de vardır. 19. yüzyılda Osmanlılar İngiltere’ye buğday yardımında bulunmuştu. Türkiye Cumhuriyeti de 1947 yılındaki sel felaketinden zarar gören İngiltere’ye yardım etmiştir.
Yukarıda zikredildiği gibi, Osmanlı Devleti tarih boyunca farklı krizlere maruz kalan devletere yardım etmiştir. Osmanlıların yardım elini uzattığı diğer bir ülke de Holanda’dır. 1916 yılında Hollanda’da büyük bir sel felaketi meydana gelmiştir. Osmanlı Devleti, I.Dünya Savaşı’nın ateşinde olmasına rağmen, Hollanda'ya yardım eli uzatmaktan çekinmemiş ve onlara toplam 2.387.90 altın değerinde nakdi yardım göndermişti. I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti de dahil olmak üzere birçok devleti ve halkı içine aldığı bir dönemde Osmanlı’nın Hollanda’ya yaptığı yardım tahmin ettiğimizden daha büyüktü.
Türkiye Cumhuriyeti, Balkan halklarına, özellikle de Arnavut ve Boşnak halkına dayanışma elini uzatmıştır. 1990’lı yıllarda eski Yugoslav Federasyonu’nun dağılması sonrasında yaşanan Balkan trajedisinde zulme uğrayan Bosna halkına çeşitli yardımlar gönderen Türkiye’ydi. Bosna halkına sığınma hakkı, sağlık hizmetleri ve her türlü güvenlik ve destek Türkiye’nin birçok yerinde verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, 1999 yılında Kosova savaşı sırasında Kosova halkına da yardım elini uzatmış ve İstanbul’da Kosova’dan zorla göç ettirilmiş insanlar için çeşitli kamplar ve yardım noktaları kurmuştur. Türkiye, 1997 yılında Arnavutluk’ta ortaya çıkan siyasi krizde Arnavutluk Devleti’nin korunması ve dağılmamasında olağanüstü bir rol oynamış ve aynı zamanda Arnavutluk’u Yunan ve Sırp askeri işgalinden korumuştur. Türkiye’nin Arnavutluk’a verdiği bu destekle Balkanlar yeni bir savaş patlak vermesinden kurtuldu ve Güneydoğu Avrupa’da ülkelerde insani ve siyasi kriz nihayet durduruldu.
Türkiye Cumhuriyeti, krizlerden etkilenen Asya, Afrika, Orta Doğu, Avrupa, Latin Amerika ve özellikle Balkanlar gibi yerlerde çeşitli biçimlerde yardımları ile destekleyici bir rol üstlenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir umuttur ve Türk halkının dayanışma elini uzatabileceği her ülkede nezaketle karşılanmaktadır.
2019 yılı Arnavutluk halkı çok zor bir yıldı. Bu yılda Arnavutluk’ta büyük bir deprem meydana geldi ve büyük hasarlara neden oldu. Türkiye Cumhuriyeti, bu depremden hemen sonra Arnavut halkına bu felaketin üstesinden gelmede yardımcı olacak tüm kapasitelerini sundu. Türkiye’den gelen ekipler insanları enkaz altından çıkararak ve kurtararak uzamnlıklarını en iyi şekilde gösterdiler. Türkiye, deprem sonrası Arnavutluk’ta konut yapım alanına da yardımlarını sürdürecektir.
Son aylarda devletler ve halklar Çin’in Vuhan kentinde başlayan ve hızlı bir şekilde yayılarak tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadele etmektedir. Önü alınamayan bu salgın karşısında zor durumda olan devletlere dayanışma elini uzatarak tıbbi malzeme yardımı götürülmesi gerekmektedir. Maalesef hem bu salgının yönetilmesi hem de devletlerin birbirlerine yardım sağlaması konusunda kötü haberler okuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, Covid-19 salgınıyla mücadele konusunda en başından beri gelişmeleri yakından takip ediyor ve virüsün yayılmaması için başarılı adımlar atmasının yanı sıra, ihtiyacı olan devletlere yardım göndererek birçok devlet ve halk için umut olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin krizler zamanlarındaki uluslararası yardımları geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir. Türkiye, AB'nin üyesi olmamasına rağmen, "COVID-19" salgını ile mücadele konusunda Avrupa Birliği ülkelerine vermekte olduğu destekler ile bunu kanıtlamaktadır. Bu salgınla mücadele kapsamında şimdiye kadar İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere de dahil olmak üzere tam 30 AB ülkesine ve Balkan ülkelerinden Arnavutluk, Kosova, Bosna ve Kuzey Makedonya'ya tıbbi malzeme göndererek yardımda bulundu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Türkiye'ye gösterdiği bu ittifak dayanışmasından dolayı teşekkürlerini dile getirdi. Stoltenberg, "NATO dayanışması faaliyet halinde. NATO müttefiklerimizin birbirine afet yardımı merkeziyle destek sağlamasından gurur duyuyorum. Birlikte daha güçlüyüz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin salgından etkilenen ülkelere gönderdiği yardım malzemelerinin üzerinde Hz. Mevlana'nın "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var. Karanlığın ardında nice güneşler var." sözü yer aldığı görüldü. Yardım malzemelerinin üzerinde Hz. Mevlana'nın bu sözünün yazılmasıyla sanki Türkiye'nin "COVID-19" salgını ile mücadele kapsamında insanlara ümit ve âlemi aydınlatan güneş olduğu söylenmek isteniyor. Bunu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Müdürü Tedros Adhanom Ghebreyesus'in yeni tip corona virüs (Covid-19) ile mücadelede "Türkiye'nin sergilediği dayanışma tüm Dünyaya örnek olmalı." ifadeleri ispatlamaktadır.
Yukarıdaki gerçeklere dayanarak, Türkiye'nin 21. yüzyılın uluslararası güvenliği için çok önemli bir faktör olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Valdrin Ferizi
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Uluslarası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans Mezunu