Vatanın Bağrına Düşman Dayamış Hançeri!

19 2024 - 08:12

Vatanın Bağrına Düşman Dayamış Hançeri!

(Last Updated On: 21/02/2016)

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anasatsiyadis : ”Kıbrıs müzakerelerinde ve mülkiyet konularında da üçte iki ilerleme olduğunu söyledi”! Bu açıklama külliyen yalandır. Hemen belirtelim ki, mülkiyet konuları yalnızca global mal takası ile çözülebilir. Bunun dışındaki mülkiyet çözüm formüllerinin, ileride ve pratikte hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığı görülecektir. Eğer ANNAN planındaki gibi mülkiyet konuları halledilmeye kalkılırsa, hemen ertesi günden çıkacak olan KAOS’lara hazır olunuz. 1968’den beri yıllarca süren anlamsız Kıbrıs müzakerelerinden bugüne dek, Kıbrıs Türk’ünün hayrına ne çıktı? Kocaman bir hiç. Rum tarafı dün olduğu gibi, bugün de zamana oynayarak, görüşüyormuş gibi, rol icabı görüşme yapıyor. Bütün gayretleri, Kıbrıs Türk Halkının, haklarını, egemenliğini, mülkiyetini, iki bölgeliliğini, en önemlisi Garantör’lüğünü, bir tencerede kaynatıp ortaya çıkacak olan gaflet çorbasını Kıbrıs Türk müzakerecilerine içirmektir. Kıbrıs Türk müzakerecilerinin önünde iki seçenek bulunmaktadır. Ya bu gaflet çorbasını içecekler ve sonra da 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ne küçük bir AZINLIK yani YAMA olacaklardır, ya da bu gaflet çorbası tenceresini Anastasiyadis’in başına giydireceklerdir.

BUNDAN SONRA NE OLABİLİR?

 Rum-Yunan tarafının asla kabul edilemez isteklerinden vaz geçmeyeceğine göre, bu müzakerelere noktayı koyup K.K.T.C’yi tanıtma seferberliğine ciddi olarak çıkmamız gerekir. Niye karşı taraf,Türkiye’nin Garantörlüğünü istemiyor? Halen içlerinde Enosis, Megalo İdea olduktan sonra, Türklere karşı Elam birlikler kurarlarken, okullarında halen en iyi Türk ölü Türktür dersleri verilirken, biz Kıbrıs Türk Halkı bunlarla nasıl, Yamalı bir cumhuriyetin Azınlığı olacağız? Bundan böyle müzakereler olsa veya olmasa, Anavatan Türkiye’nin Garantörlüğü kesinlikle, karşı tarafca ağıza alınmamalıdır, bunun bir yasak olduğu bilinmelidir. Türkiye’nin etkin Garantörlüğü, Kıbrıs’taki askeri varlığının azaltılması veya kaldırılması ve/veya Türkiye’nin yerine AB’nin, BM’nin, Batı’nın, Amerika’nın, Nato’nun garantörlüğü kesinlikle olamaz. Sn. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve müzakere heyeti bütün bunları bilerekten, müzakere masasında oturup tavrını değiştirmelidir. İşte fırsat sayın Akıncı, bu küstah, Rum önerilerini reddet, hadi göster kendini. Yes be annemcilere, Annancılara, Sevr’cilere de karşı Hayır de. Hadi göster kendini. Türkiye’nin güneydoğu sınırlarından (Hataydan -Artvin’e) ta en uç doğu sınırına kadar bakıldığında, değişen ve gelişen olaylar karşısında, Türkiye2nin Kıbrıs’tan değil asker çekmesi, konjonktür ve yeni oluşan dengeler gereği Karpaz bölgesine bir askeri deniz üssü ile bir askeri hava alanı yapması artık şart olmuştur. Denilebilir ki, ne gereği var, Türkiye yarım saatlık mesafede. Kıbrıs’ın Jeostratejik, Jeopolitik önemi her gün biraz daha artmaktadır. Buraya hüküm eden, Kıbrıs’ta da, doğu Akdenizde de, ortadoğu’da da söz sahibi olur. Ortadoğuda, Irak’ta özellikle Suriyedeki olaylar, Rusya’nın Doğuakdeniz ve Suriye üzerinden, Türkiye karşıtı karanlık ve düşmanca hareketleri de göz önünde tutulunca, Türkiyenin askeri varlığı ilanihaye K.K.T.C’de olmalıdır. Aksi takdirde bu ada Rumun-Yunanın hegomonyasına girerse, (karşıda) Mersin’deki Türk halkı plaja bile giremiyecek. !878’de Osmanlı bu adadan sancağını askerin alıp gitmek mecburiyetinde bırakıldı. Türk Askeri tekrardan Kıbrısa 20 temmuz 1974’de gelebildi. Yani 96 yıl sonra…Türkiye’nin Garantörlük hakkı 1960 Kıbrıs antlaşmaları ile tescil edilmiştir. bu durum, bu saatten sonra, gerek Kıbrıs Türk Halkı Gerek Türkiye Cumhuriyeti istemedikten sonra değiştirilemez. Türkiye’nin Garantörlüğü K.K.T.C halkı için Girit gibiolmamak, Bosna gibi olmamak, Karabağ gibi olmamak, Hocalı gibi olmamak demektir. İşte örnek Filistin, hergün İsrail tokadı altında inlemektedir. Daha dün gibi Avrupa’nın göbeğinde onbinlerce Boşnak öldürülürken, Karabağ ve Hocalı’da Ruslarla birlikte Ermenilerin yaptıkları katliamların hesabını kim verdi? Hani insan hakları? Nerdeydin Medeniyetin beşiği Avrupa Birliği!!! İngiltere’ye gelince, 1960 antlaşmalarına göre o da Garantör. Ağrotur ve Dikelya’da iki askeri deniz ve hava üssü tutuyor. Bu üslerden bütün orta doğuyu izliyor ve dinliyor. İstediği yere ikmal, deniz ve hava saldırısı yapabiliyor. Üslerinin hemen arazi girişlerinde ”Burası Birleşik Krallık Egemen Üs Bölgesidir, Burada Birleşik krallık (İngilterenin) kanunları geçerlidir” diye tabelalarda yazılıdır. Bu ne tezattır ki, 1878’de Osmanlıdan, binbir entrika ve hile ile kiraladığı ve daha sonra yine hile ile zimmetine geçirdiği Kıbrıs’ta iki dev askeri

üs bulundurma hakkına hem de egemen olarak sahip olacak. Ama Kıbrıs’ın asli sahibi olan Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin Kıbrıs’ta, Asker bulundurma ve Garantörlük hakkına sahip olamıyacak!!! Bizim Cumhurbaşkanı sözcüsüne gelince, Garantiler (Garantörlük) tabu değildir diyecek kadar yoldan çıkıyorlar. İnsan böyle sözleri sarhoşlukta bile söyleyemez. Nerde kaldı ki beyefend,i cumhurbaşkanının sözcülüğünü yapıyor. Sayın Müzakereci beyefendiler, atı alan üsküdarı geçiyor, siz hala uyuyun bakalım Rum-Yunan tarafına bakınca, G.K.R. Yönetimi kendi aklınca, Kıbrıs’ın etrafını ”Münhasır ekonomik bölgesi” ilan edip, istediği gibi parselleyip, parselleyip, İsrail-Amerikan, Fransız, İtalyan menşeli şirketlerle ne idüğü belirsiz anlaşmalar ve onlarla sondaj araştırmaları yapabiliyor. Ancak bizlerin ”Barbaros” araştırma gemimizin kendi Münhasır ekonomik bölgemizde bile araştırmasına tahammül edemiyorlar! Müzakereleri boykot edip, Türk tarafına (yani Türkiye’ye) araştırma gemisi ”Barbaros’u” kuzu, kuzu geri çektiriyorlar. Bu nasıl bir dış politikadır? Bu gibi Yes Sir’cü, teslimiyetci politikalar, ne yazık ki bizlere ve Türkiye’ye zemin kaybettirmiştir. Proaktif politika izleyeceğimize, ”Emredersiniz efendim” politikası izlenmiştir. O tarihte Barbaros’u çekme yerine, örneğin ne yaplabilirdi! Barbaros’un yanına 2 adet araştırma 3-4 tane da savaş gemisi gönderilseydi Rum-Yunan tarafı hemenden, müzakereleri boykottan vazgeçecekti! Yukarıda da belirttiğim gibi,Mülkiyet konusundaki müzakerelerde yanlış bir yol izleniyor. Global mal takasının dışında hiçbir şey çözüm olamaz. Ayrıca Türk Vakıf malları ne olacak? Vakıflara ait olan ”MARAŞ” ne olacak? Kıbrıs’ın yüzde onüçü Sultan ve Vakıflar idaresine aittir. Ayrıca ”MARAŞ” üzerindeki Magosa kaza mahkesinin vermiş olduğu karalar ne olacaktır? ‘2004’deki referandum sonuçlarına rağmen, AB ahlaksızca karar verip, Güney Kıbrıs’ı ödüllendirip AB’ye üye yaptı! Kıbrıs Türk tarafını da cezalandırdı! AB Güney Kıbrıs’ı bilinçli olarak üye yaparken Güney Kıbrıs’ı bir futbol hakemi gibi giydirip ceplerine de Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere bir tomar kırmızı kartlar sokuverdi. Türkiye’nin AB’ye girmesini başta Almanya, Fransa, Avusturya, Yunanistan istememektedir. Onun için Türkiye’nin AB süreci uzayıp, uzayıp gitmektedir. özellikle bu dört ülkenin Türkiye ile başları sıkışınca hemen, Güney Kıbrıs’la işaretleşip Türkiye’ye kırmızı kart göstertiyorlar. Onun içindir ki biz K,ıbrıs Türk halkı olarak, bütün Kıbrıs’taki bütün haklarımızdan vazgeçerek adayı Rumlara versek bile AB Türkiye’yi içine almaz, en azından öyle bir istekleri yoktur. Sayın müzakere heyeti ve Başkanı, yukardaki tehlikeleri yok sayıp, Kıbrıs Türkünün, Anavatan Türkiyenin hak ve menfaatlerini aleyhine olabilecek, Rum önerilerini kabul ettiğiniz takdirde, Kıbrıs Türküne hem bu dünyada hemde öteki dünyada hesab vereceğinizi unutmayınız.

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.