Vefa,Sevda … Çanakkale -2

Bu savaş aynı zamanda bir insanlık dersinin verildiği savaş. Bir savaş düşünün, metrekareye altı bin mermi düşüyor. Psikolojik harp de hat safhada. Ama savaşın bu korkulu hali bizim askerlerimizin insanlığını unutturmuyor. Ne müthiş bir teslimiyet. Ne müthiş bir ahlak… Bakın ne demek istediğimi savaşı yaşayan ve düşman nitelediğimiz safta bulunan bir ayağını ve bir kolunu kaybeden Fransız Generali Bridges ten dinleyelim;
“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilir. Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: 
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: 
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler..." Şimdi düşünelim. Bugün çeşitli ülkelerde süregelen savaşlarda bu olayı yaşayacak kaç millet vardır ki? Bu yüzden Çanakkale Savaşları çok önemlidir. Çok iyi anlatılmalıdır. Kendimiz, ailemiz ve çevremize bu konuda farkındalık sağlamalıyız. Yaşananlar çok fazla millete nasip olmayacak özellikte ve güzellikte. Çanakkale yi yerinde görmeli, yaşanan hikâyeleri okuyup içimize sindirmeliyiz. Çünkü altın bir neslin evlatları da altın nesil olur.

250 BİN ŞEHİT

Ardından savaş sonrası 250 bin şehit. Daha vahimi var. Sivas Lisesi son sınıf öğrencileri o yıl mezun veremedi. Çünkü savaşa giden daha bıyıkları terlememiş öğrencilerden geri dönen olmadı… Onların yazdığı bu tarihi bizler maalesef bizler okumaktan aciziz. Yine yaşanmış, insanın içini titreten bir Çanakkale hikâyesi daha… Kocadere Köyü’nde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Bosnalı, Kimi Urfalı,  Kimi Azerbaycanlı, Kimi Malatyalı, Kimi Halepli, Kimi Trabzonlu çok sayıda yaralı getiriliyor… Bunlardan biri Lapseki’nin Beybaş Köyü’ndendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

‘Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın…’ Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: ‘Ben… Ben köylüm Lapseki’li İbrahim Onbaşı’ndan 1 Mecidiye borç aldıydım… Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin’ ‘Sen merak etme evladım’ der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de ’Söyleyin hakkını helal etsin’ olur… Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de gözyaşlarına engel olamaz…

PUSULADAKİ NOT:

‘Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.’ Sarsılmak için yetecek onlarca hikâyeden ikisini paylaştım. Bizler bu olayın neresindeyiz desem ne dersiniz?

 

 




Benzer Videolar