Vergilerde Zaman Aşımı Neden Dikkatine Alınmaz?

28 Mart 2024 - 17:50

Vergilerde Zaman Aşımı Neden Dikkatine Alınmaz?

Vergilerde Zaman Aşımı Neden Dikkatine Alınmaz?
Son Güncelleme :

22 Mart 2016 - 13:58

308 okuma
(Last Updated On: 22/03/2016)

 

Bilindiği gibi, tarh zamanaşımı 213 sayılı VUK’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Zaman aşımının vergi uygulamalarında tarh zaman aşımı ve ayrıca tahsil zaman aşımı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tarh zaman aşımı, vergi alacağının miktar itibariyle saptanması ile ilgili bir işlemdir. Buna göre 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar.  Dolayısıyla, 5 yıl içerisinde mükellefe tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar. 6183 sayılı Yasanın 102. Maddesi hükmünde de tahsil zaman aşımı ayrıca düzenlenmiştir. Biz buna, tahsil zamanaşımı olarak kabul etmekteyiz. Diğer taraftan, 6183 sayılı AATUH kanunun 102. maddesi hükmüne göre, kamu alacakları vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde ödenmediği veya tahsil edilmediği takdirde tahsil zaman aşımına uğrar. Zaman aşımı vergi uygulamalarında son derece önemlidir. Gerek tarh zamanaşımı ve gerekse tahsil zamanaşımı, mahkemeler tarafında da zamanaşımı olayı resen dikkate alınmalıdır.

GEREKÇE

Yargıya intikal eden bir konu hakkında mahkeme tarafından verilen kararda, tahsil zaman aşımı ile ilgili olarak gerekçe aynen aşağıya alınmıştır:

“6183 sayılı kanunun ilgili maddeleri uyarınca tahsili amaçlanan kamu alacağına ilişkin olarak düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde borçluya tebliğ edilerek amme alacağının kesinleştirilmesi, haciz yoluna başvurulabilmesinin ön koşullarından birisidir. Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 213 sayılı VUK’nun tebligatla ilgili hükümlerine uygun bir şekilde tebliğ edilemediği görüldüğü, bu haliyle ödeme emirlerine konu amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davacıya ait …….. plakalı araç üzerine konulan haciz işleminde yasal isabet bulunmadığından dava konusu haciz işleminin iptali gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, …….” şeklinde karar verilmiştir. [1]

Zaman aşımı hem mükellef yönünden ve hem de vergi idaresi yönünden önemli bir müessesedir. Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 114. maddesi hükmü ile 6183 sayılı AATUHK’nun 102. maddesi gereğince vergi, ceza ve faizlerde zaman aşımı süresi 5 yıl olmasına karşın vergi idaresi tarafından zaman aşımı müessesesi işletilmemektedir. Durum böyle olunca, vergi daireleri zaman aşımının bitmesine çok az bir zaman kala mükellefleri bulamasalar bile çeşitli şekillerde mükellefler adına sembolik miktarlarda para yatırarak zamanaşımını önleyebilmektedirler.  Bu gibi durumlarda yatırılan paraların sembolik  tutarlarda olması nedeniyle mahkemeler tarafından mükellefin  gıyabında yatırılan bu  paralar kabul  edilmemektedir.[2]  Zamanaşımı, asıl amme borçlusu şirket açısından söz konusu ise bu durum bağlı olarak şirketin ortakları açısından da aynen hüküm ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile tahsil zamanaşımı asıl amme borçlusu şirket yönünden mevcut ise, şirketin ortağı yönünden de zamanaşımı geçerli olacaktır. [3] Anayasadan Mali ve Vergisel Beklentiler isimli bir çalışmada konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Hakan Üzeltürk hocamızın yorumu  aşağıda olduğu  gibidir:[4]

“2008 senesinde bir Maliye Bakanlığı görevlisinin açıklaması uzun süredir uygulanmakta olan ve bilinen bir yöntemi de resmen ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Bu yöntemde Maliye Memurları, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik  sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zaman aşımına uğramasının  önüne geçmektedirler. Türk hukuk sisteminde “6183 sayılı AATUHK” kapsamında 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacakları  bakımından zamanaşımı  söz konusu  olmaktadır.

         ……

         ……

Bu açıklamaya göre, memurlar, takip ettikleri dosyadaki kamu borçlusunu bulamadıklarında, kendi ceplerinden karşıladıkları 1 TL’lik sembolik tahsilatla, kamu alacaklarının 5 yıllık zaman aşımına uğramasının önüne geçiyorlar.  Yatırılan 1 TL, o dosya için 5 yıl daha kazandırıyor. Gerekçe şöyle: “Bir dosyadaki amme alacağının zamanaşımına uğraması devletin milyonlarca TL’yi bulabilen alacağının batığına sebep olurken, ilgili memuru da zor durumda bırakabiliyor. Bu nedenle memurlarımız duyarlı davranışlarıyla hem devletin zarara uğramasını hem de kendilerinin güç durumda kalmasını önlemiş oluyor”

Sonuç olarak, zaman aşımı Vergi Usul Yasasında ve AATUHK’ nunda belirlenmiş olsa bile fiili uygulamalarda vergi daireleri tarafından evrak hiçbir şekilde zaman aşımına uğratılmamaktadır. Zaman aşımına uğratılmayan borç yıllar sonra bir şekilde ortaya çıkan mükellefe 10 kat; 15 kat olarak fahiş bir miktarda ortaya çıkartılarak e-haciz yoluyla mükelleflerin gayrimenkullerine veya araçlarına haciz konularak hukuka aykırı işlem tesis edilmektedir.

[1] İzmir 4. Vergi Mahkemesi, 19.06.2012 gün ve E:2012/369-K:2012/913 sayılı kararları.

[2] ARSLAN Mehmet, “6183 sayılı AATUHK’da yer alan zamanaşımı ve  vergi borcu zamanaşımına girmesin diye idarenin yaptığı ödemenin irdelenmesi”, lebib yalkın mevzuat dergisi,  ocak 2008, sayı:49, s.456-478

[3] Danıştay 3. Dairesi Kararı, 20.01.2009 gün ve E:2006/3902-K:2009/51

[4] YENİSEY Feridun – GÜNEŞ Gülsen – ŞİRİN Ertunç, Anayasadan Mali ve Vergisel Beklentiler, XII Levha Yayınları, 1.Baskı, İstanbul, Haziran 2012, s.254

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.