ŞİVLİLİK

Eminim ki şu anda birçok okuyucumuz, bu kelime de nereden çıktı diyecektir?

Ben bu kelimeyi ilk kez geçen ay içinde, Manisa Belediyesi Kent Konseyi alt çalışma grubu olan

“Eğitim, kültür, bilim ve sanat” grubu çalışması sırasında, toplantıya iştirak eden bir arkadaşımdan duymuştum.

Oldukça ilgimi çekmişti.



Dünyamızda değişik coğrafyalardaki Müslüman ülkelerde, farklı kültürel kutlamalara sahne olan

Üç ayların başlangıcı olan Regaip Kandilini, Allah kısmet ederse 17 Haziran’da hep birlikte kutlayacağız.

Manisa’da çocukluk yıllardan bilirim, Regaip Kandilinde, hepimiz bakkallarda satılan torpil, kız kaçıran, küçük fitilli füze, çıtır pıtır ile mantar tabancalarımız ile bu sevince ortak olurduk!

Çeşitli yaralanmalara sebebiyet verdiği için son yıllarda Emniyetçe yasaklanan bu gelenek!

Az da olsa Manisa’da Regaip Kandillerinde çocukların en büyük eğlencesi olmaya devam etmektedir!

Üç ayların başlangıcı olan Recep ayı, manevi iklime geçisin ilk işaretlerini içinde barındırmaktadır. Oruç ayı olan Ramazan’a giden 60 günlük yolda ilk sınavını Regaip kandili ile göstermektedir. Büyük coşku ve sevinç gözyaşları içinde karşıladığımız Regaip Kandili, Konya ilimizde, sadece ibadetle mükellef olan büyükler için değil, çocuklar için de bir teslimiyet haline gelmiştir. Üç ayları iple çeken Konyalı çocuklar için o gün, Ramazan Bayramına kadar sürecek mutluluk kervanının bir başlangıcıdır.

Konya ilimize has bir kutlama olan “ŞİVLİLİK” çocuklar için olsa bile kültürel yapısını bozmadan, hala sürdürülmektedir.

Şivlilik ile ilgili Konyalı tarihçilerin ifadelerine göre, Regaip kandili günü sabahı, sabah namazından sonra mahalledeki üç ile on beş yaş arasındaki kız ve erkek çocukları sokak başlarında toplanarak ilk kapıdan başlamak üzere kapıları birer birer çalarak açılmasını beklerler, kapı açılması biraz gecikti mi hep bir ağızdan ve tempo ile şu maniyi söylemeye çalışırlar.

Şivli şivli şişirmiş

Erken kalkan pişirmiş

İki çörek bir börek

Bize namazlık gerek. Şivlilik…

Çocukların sesini duyan ev sahibi bayan, elindeki tabak dolusu üzüm veya ne verecekse onunla gelerek kapıyı açar ve sıra ile çocukların avucuna, ekseriye boyunlarına takmış oldukları keselere birer avuç vermek suretiyle onları sevindirirmiş. Çocuklar bu kapıdan kısmetlerini aldılar mı, diğer kapıya topluca koşmaya başlar, öğleye kadar bütün mahalle dolaşılmış olur.

Son yıllarda bu geleneklerde küçük çaplı değişikliklerde olmuş. Çocuklar boyunlarında keseleri yerine, ellerinde tatlı ve tuzlu yiyecekleri ayrı olarak koyacakları çantalar ile gezerlermiş. Eskiden verilen üzüm ve leblebilerin yerini de gofret ve çikolatalar almış..

Zaten ilk ğretim çağındaki çocuklarımızın da vazgeçilmez yiyecekleri başında bunlar gelmiyor mu? Müstakil yer evlerinin tek tek dolaşılarak hediye alınması olağan bir durum. Bir de bunun apartman daireleri de var.

Bu durumda apartman dairelerindeki kapıcılarla çözülmüş. Daire sakinleri, çocuklar için aldıkları yiyecekleri akşamdan apartman kapıcısına veya yöneticisine verir, sabahleyin toplanan bütün yiyecekler, çocuklar apartmana geldiklerinde tek kalemde bütün hediyeleri halletmiş olmaktadırlar.

Gelir seviyesi ne olursa olsun, bütün çocukların bu geleneğe iştirak etmesi ise, fevkalade güzel bir durum…

“Şivlilik” sabahından önce ise Regaip Kandilinin müjdecisi olan fener alayı, şehri “ışıl ışıl” aydınlatırken, özellikle çocukların neşesi görülmeye değer olmaktadır. Ellerindeki fenerler ile birlikte sokaklara akın eden çocuklar, fener alayı ateşleri etrafında çeşitli oyunlar oynamaktadırlar.

Hemen hemen Konya’nın bütün mahallelerinde yakılan fener alayı ateşleri şehrin havasını çok değiştirdiği söylenir.

Bu yazıyı Regaip Kandiline yakın bir tarihte de yazabilirdim. Neredeyse iki aya yakın bir zaman var. Belki bu yazının içindeki çocukların sevincini, coşkusunu, heyecanını, kendi yörelerindeki çocuklarda yaşatmayı düşünler olur diye ekledim…





İzzet KARASU-Manisa

 

 


Benzer Videolar