Yayıncı Maloğlu: Makedonca’dan Türkçe’ye daha çok kitap çevrilmeli
“Türkçe’den Makedonca’ya birçok çevirmenin olması güzel, ancak Makedonca’dan Türkçe’ye çok az çevirmenin olması biraz üzücü. Ben her iki yönde de daha fazla çevirmenin olmasından yanayım çünkü bu şekilde ortak edebiyatımızı daha iyi tanıyabiliriz.”
SREBRA GORGİYEVSKA/BALKAN GÜNLÜĞÜ
Nermin Maloğlu dünyanın en iyi yayımcılarından biridir. Edebiyatın tutkulu aşığı, Balkan ülkelerini bir araya getirmek için toplantılar, festivaller, daha geniş Avrupa resmi inşa eden felouship programları düzenlemektedir. Bazı Makedon yayımcıları ile kendi “Kalem” ajansının kuruluşundan bu yana işbirliği yapmış, fakat geçen yıldan bu yana Üsküp’te ilkbaharda düzenlenen “Balkan İçin Pro” festivali ile işbirliği yapmaya başlamıştır.
80 TÜRK YAZARINI DÜNYADA TEMSİL EDİYOR
Dünyada yaklaşık 80 Türk yazarını temsil ediyorsun, bu etkileyici bir sayı. Dünya Türk yazarları ile ilgileniyor mu ve en çok okunan yazarlar hangileridir?
Yüzlerce ismimiz var. Bakınız, size hiç kimse gelip Türkçe, Makedonca ve ya başka dilde kitap istemez. Sizin bu ilgiyi yaratmanız lazım. Bu yüzden dünyada düzenlenen çoğu fuara ve festivallere katılmaya çalışıyoruz. İşte bu da bizim organize ettiğimiz Edebiyat Festivali’nin gizli amacını ifade etmektedir (İstanbul Tanpınar Literature Festival). Sekiz yıllık tecrübeden sonra, 42 dilde, 1200 den fazla anlaşmalar yaptık. Bu bizi mutlu ediyor ve daha yoğun çalışmamız için motive ediyor. Şimdiye kadar “İli İli”, “Bata”, “Ars lamina”, ve “Tabernakul” gibi Makedonya yayımcılarına kitaplar sattık.
BALKAN İÇİN PRO
Makedon yayımcılarıyla 2006 yılında ajansın kuruluşundan bu yana işbirliği içindesiniz, geçen yıldan ise Üsküp’te “Balkan İçin Pro” festivali ile de işbirliği yaptınız. Bu işbirliğinden memnun musunuz?
Başlangıçtan itibaren Makedon yayımcıları ve Balkan Ülkeleri ile işbirliği içindeyiz. 2009 yılında İstanbul’da Uluslararası Edebiyat Festivali organize etik, ardından diğer ülkelerde de festivallere katılmaya başladık. İki yıl önce, “Balkan için Pro” festivalini organize eden Deyan Traykoski bizle irtibata geçti ve Türk Edebiyatı festivalinin gördüğü ilgiden bahsetti. Festivalimiz çerçevesinde çalışma programımız da mevcut, kendisi oradan bize müracaat etmiştir. Genellikle 200 yakın program ile alakalı dilekçeler alıyoruz ve bunlardan sadece 20 kişi 10 Türk yayımcı tarafından seçilmektedir. Deya’nın Ekim ayı 2013 yılında bu oluşumun içinde olmasından mutluluk duyduk. Böylece Festivalimiz ve “Balkan İçin Pro” festivali işbirliği yapma kararı aldı.
KİTAPLARI TÜRKÇE’YE ÇEVRİLMİŞ 10 YAZAR
Balkanlardan gelen yazarların çeviri sorunu açısından Türkiye’de durum nasıl? İlgi var mı ve hangi ülkenin en çok Türkçe diline çevrilmiş kendi yazarları vardır?
Türkçe’den Makedonca’ya birçok çevirmenin olması güzel, ancak Makedonca’dan Türkçe’ye çok az çevirmenin olması biraz üzücü. Ben her iki yönde de daha fazla çevirmenin olmasından yanayım çünkü bu şekilde ortak edebiyatımızı daha iyi tanıyabiliriz. Bulgaristan’da da durum böyle. Çok sayıda Bulgarca diline kitap satmışızdır, fakat Bulgarca’dan Türkçe’ye de satılan kitaplar hakkında aynısını söyleyemeyiz. Birkaç yıl önce Roman Enstitüsü ile işbirliği yaptık ve tercümanlar için birçok atölye mevcuttu. Bugün yaklaşık olarak kitapları Türkçe’ye çevrilmiş olan on yazardan bahsedebiliriz.
Nisan ayında “Londra Kitap Fuarı’nda”, “Kitap Endüstri Başarısı” ödülleri çerçevesinde “Pazara odaklanma ödülü” kategorisinde ödüle layık görülen adaylardan biriydiniz. Siz ödüllü yayımcılardan biriydiniz, Ödül kategorisinde ki adaylardan biriydiniz. En iyi yayımcı arasında aday olmanız sizi mutlu etti mi?
Bu her anlamda çok büyük bir onur. Biz sadece aday olmak ve ödül kazanmak için yoğun çalışmıyoruz. Ödüller bizi mutlu ediyor, o ayrı bir mesele. Yayımcılıkla çok büyük kazanç olmasa da insanların bizi uğraşıyor olarak görmesi bizim için çok önemli. Ben kendi ülkem için çalışmanın keyfini yaşıyorum çünkü ülkemin edebiyatını dünyaya tanıtmak beni mutlu ediyor, ayrıca Türk Edebiyatı ile de ayrıca ilgiliyim. Zaten iki yönden çalışılıyor ve sırf bu yüzden aday olduğumu düşünüyorum. Ödüller bizi mutlu ediyor. Yayımcılıktan büyük kazanç sağlayamazsınız. Fakat daha az tanınmış Türk Edebiyatını tanıtmak benim için büyük bir zevkti. Bu iki yönlü bir işti. Dolayısıyla aday gösterilmemin en büyük nedeni olduğunu düşünüyorum.
Yayımcılık işine nasıl başladınız?
Yayımcılık işine şansına girdim. Hemşirelik okuyordum. 1993 yılında 18 yaşında iken hemşire oldum. Ameliyat salonunda hemşire olarak, Edirne ve Kıbrıs da ise ebe hemşire olarak çalıştım. Bu arada da Trakya Üniversitesi’nden mezun oldum. Masterimi ise Connecticut State University bütünledim. Master döneminde ayrıca bir evde idareci gibi, bir de Kızıl Haçta gönüllü hemşire olarak çalıştım. 11 Eylül’den sonra kendi muhteşem şehrime dönmek istedim. İstanbul’u çok seviyorum. O zamanda İstanbul’da bir üniversite diploması daha almak istedim ama olmadı. Bunun için ağladım bile. Bir gün feribot ile Asya’dan Avrupa kıtasına yolculuk yaparken bir profesöre rastladım. Onunla sohbet ettim, onu önceden ne tanıyor, ne de adını biliyordum. Beni derslerine gönüllü olarak katılmamı istedi. Düşüncesini beğendim ve hemen ertesi gün kendimi Üniversite Binası’nın önünde buldum. Birkaç haftadan sonra beni YKY yayım evine telif hakkına koordinatör olarak gitmemi istedi. En prestijli yayım evinde 3 yıl kadar çalıştım. 2005 yılında burayı bırakıp eşim Mehmet Demirtaş ile Kalem Ajansı’nı kurduk ( Eşimin annesi Balkan’ların kalbi Kosova doğumlu).
Balkon3web sitesinden alınmıştır