Yerel Yönetimler ve Siyasi Partiler
Sevgili okurlar tekrar merhaba. Elimde olmayan bir mazeret nedeniyle sizlere uzunca bir süre seslenemedim. Bugün, ilk yazımda bahsettiğim üzere, yerel yönetimlere yönelik söyleşeceğiz. Yerel yönetimler, özünde belediyeler ve belediyelerin mihenk taşı siyasi partilerin, yerel yönetimler üzerindeki etkilerini irdelemekle başlayalım isterseniz.
Demokratik yönetimlerin vazgeçilmez kurumlarından olan siyasi partiler ve bu partileri oluşturan parti üyelerinin, yine demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından olan yerel yönetimlerle organik bağı yadsınamaz. Yerel halkın siyasi yaşama katılımında basamak olan siyasi partilerin, belde, ilçe ve il teşkilatlarının başarılı ve aktif çalışmaları sonucunda, o belde, ilçe ya da illerde, siyasi partilere katılımların yüksek olacağı bunun da toplumun örgütlü yapısına katkı sağlayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Özellikle yerleşim alanları büyüdükçe bağımsız hareket etme olanağı daralmakta, örgütlülük daha büyük bir önem kazanmaktadır. Halkın yerel düzeyde siyasi katılımı siyasi partilere, demokratik hak ve özgürlüklerin doğru ve yerinde kullanılmasını öğreten ya da yol gösteren birer eğitim kurumu olma işlevini yüklemektedir.
Demokratik hakların kullanılmasının tabandan tavana yaygınlaştırılması, tabanda yer alan halk kitlelerinin, yerel yönetimlerden beklentilerinin de artmasına neden olacaktır. Halk demokratik ilkelere uyma ve demokratik davranma yanında, haklarını sorgulama yetisini kazanacak ve bunun uygulamasını ilk basamakta yer alan yerel yönetimler dolayısıyla da belediyelerden talep edecektir. Belediyeler ise, yerel halkın yaşam biçimi, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yapıdaki tüm istemlerini karşılayabildikleri oranda kamu yararı sağlamış olacaklardır.
Yerel yönetimlerin, işleyişini sağlayan karar organlarının, siyasi parti üyeleri arasından seçilmesi ve siyasi parti üyelerinin, Belediye Başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il genel meclis üyeliği vb. görevlere seçilmek isteyeceği dikkate alındığında, yerel yönetimler ile siyasi partiler arasındaki bu güçlü bağın, işleyişin her aşamada kendini göstereceği açıktır. Sistemin tabanında yer alan siyasi parti teşkilatlanmalarının, yerel yönetimleri doğru tahlil etmesi, daha sonraki süreçlerde ortaya çıkabilecek birtakım sorunların çözümlenmesini kolaylaştıracak, uygulanacak dengeli politikalar, çağdaş yerel yönetim politikalarının da uygulamasına olanak sağlayacaktır.
Siyasi partiler, örgütsel yapılarında parti içi demokrasi, yönetime katılım ilkelerini uygulayabildikleri oranda, yerel adaylarının, seçildikleri görevlerde başarısız olma riski azalacaktır.
Bu bağlamda siyasi partiler, aday belirleme çalışmalarında aday-seçmen ilişkisinden öte siyasi parti-aday ilişkisini ön planda tutarak, göreve uygun aday belirlerken demokratik ilkeleri, ön seçim mekanizmalarını çalıştırıp, ileride başarı hanesine yazılacak artı puanları önceden öngörebilmelidirler. Çünkü seçilen başkan ve meclis üyelerinin başarı ya da başarısızlığının o siyasi partiye mal olduğu yaşanılan bir gerçekliktir.
Diğer yandan Siyasi partiler, seçim sonrasında da seçilenlerin en yakın izleyicisi olmalıdırlar. Özellikle yerel meclisler, yerel yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlarla karşılıklı etkileşim içinde bulunmanın en etkin aracıdır. Yerel meclislerinin işleyişine halkın doğrudan katılımı olmaması nedeniyle, siyasi partiler, mecliste temsilcileri bulunsa da, halk adına bu meclisleri dikkatle izleyerek, alınan kararların halka duyurulması ve kamu oyu oluşturulmasında etkin rol oynayabilirler. Diğer yandan parti üyelerinin izleyici olsalar dahi belediye meclislerine güçlü katılımları, meclis karar organları üzerinde manevi bir baskı yaratarak, olumsuz kararlar alınmasını da engelleyebilecektir.. Yine bu katılımlar, o partinin, kendi meclis üyesi temsilcilerinin yaptığı çalışmaların yerinden denetlemesi açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Gerçekten belediye meclislerinin düzenli izlenmesi, alınan kararların uygulanmasına yönelik takibin yapılarak halkın bilgilendirilmesi, yerel (yerinden) demokratik denetim açısından da son derede önemli ve etkili bir çalışma olacaktır.
Sonuç olarak siyasi partiler, başarılı olabilmeleri için. halkın siyasi eğitimi, danışmanlığı vb. işlevlerini yüklenmeli, bu işlevlerini ise üç aşamalı olarak gerçekleştirmelidirler
1-Seçim Öncesi Çalışmalar; her siyasi partinin daha önce yapmadı ise başlaması, yapıyor ise gözden geçirmesi gereken temel işlevleridir. Siyasi parti yerel yönetim birimleri, yerel yönetim hizmetlerine yönelik eğitim çalışmalarını, belirli plan ve programlar çerçevesinde yoğunlaştırmalı, bunun yanı sıra parti politikasına uygun yeni çözüm ve önerileri de içeren somut yerel yönetim politikası oluşturmalıdırlar. Oluşturdukları yerel yönetim politikası ( ilkeleri ) doğrultusunda, aday olabilecek başkan ve meclis üyesi için asgari ölçütleri belirleyerek, ülke bütününde genel normlarda bütünlük sağlamalı, ayni şekilde, yerel halkın içerisinden meclis üyesi olabilecek yeterlilikteki kişileri araştırarak, seçim öncesinde onları partiye kazandırmaya yönelik faaliyetlere ağırlık vermelidirler. Tüm bu işlevleri gerçekleştirirken bilimsel esaslar ve ölçüleri baz alarak, partiyi kişisel kayırmalar, ahbap çavuş ilişkileri ve siyasi çıkarlardan arındırmayı hedef edinmelidirler.
Siyasi parti yerel yönetim birimleri, seçimler öncesi ( asgari iki yıl ) yerel halkın istem ve beklentilerini belirlemeye yönelik çalışmalar ( Anket ve karşılıklı görüşmeler ağırlıklı olmak üzere) yaparak, aday belirlenmesindeki halktan kopukluğu ortadan kaldırmalı, katılımcı demokrasinin gerçekleşmesini sağlamalıdırlar. Bu konuda parti üyeleri aktif olarak görev yapmalıdır. Bu çalışmalar neticesinde, partide adaylığı kesinleşen belediye başkanı, (seçilmesi halinde zaman kaybına neden olunmaması için), tüm kadro, plan ve proje çalışmalarını tamamlayarak, ilk altı ay içerisinde düzenini kurabilecek şekilde hazırlıklarını tamamlamış olmalı, göreve başladığında ise, mücbir sebepler doğmadıkça, sık sık kadro değişikliğine gidilmemelidir. Partisinin ilkeleri, yasalar, kurumun yapısı, görev yetki yönergeleri de dikkate alarak, bilimsel kriterler çerçevesinde, gelecekte doğabilecek talepler de öngörülerek ,seçim öncesi titiz bir çalışma gerçekleştirmelidir.
Seçim sırasında ise, siyasi parti yerel yönetim birimleri, seçim sandıklarında görev yapacak partilileri, herhangi bir kargaşaya yol açmayacak şekilde önceden planlayarak görevlendirmeli, seçim günü bu kişilerin sandık başında olmalarını sağlamalı, ayni şekilde oyları sayımında görevli olan parti üyelerinin, görevlerini düzenli ve duyarlı biçimde yerine getirip getirmediklerini takip etmelidir.
2-Seçim Sonrası yapılacak çalışmalar ; Siyasi parti yerel yönetim birimleri, seçilmiş belediye başkanlarının faaliyetlerini halk adına, yakından izlemeli. Bu izleme belirli bir program dahilinde belediye başkanının göreve başladığı tarihten , bir dahaki seçim dönemine kadar periyodik şekilde sürdürülmelidir.Bu izlemedeki amaç kişiyi yıpratmak değil, verilen görev ve yetkilerin doğru kullanılmasına yönelik olmalıdır. Bu izleme siyasi müdahaleye dönüştürülmemeli, ana ilkelerden taviz verilmemesi ve hizmetlerin yaygınlaştırılması konusunda yol gösterici olmalıdır. Siyasi parti yerel yönetim birimleri, tüm dönemlerde, halkı yerel yönetim yasaları ile ilgili bilinçlendirme çalışmalarını sürdürmelidir. İl ve ilçe teşkilatları, mahalleler bazında , yerel yönetim danışma büroları açarak halkın, hukuki sorunları, dilekçe hakları vb. konularında aktif olarak yardımcı olmalıdır.
Bu çalışmaların son aşamasında, belediye başkanlarının hizmet süresinin asgari iki yılını doldurması neticesinde, halkın belediye hizmetlerinden memnun olup olmadıklarını belirlemeye yönelik olarak yapılacak anket çalışmaları ile elde edilecek sonuçlara göre,partiler yeni stratejiler belirlemelidir, ortaya çıkan eksikler giderilerek genel seçimlere doğru donelerle hazırlanmalıdırlar.
Bu ana ilkelerin uygulanması halinde, çağdaş ve hedeflenen siyasi parti ve yerel yönetim birlikteliğinin sağlanabileceği sanırım tartışılmaz bir olgudur, sevgili okurlarım.
Dr. SERPİL ESLEK