Zaman su gibi akıp gidiyor

Zaman su gibi akıp gidiyor. Beraberinde bazı bilgileri, hatıraları da götürüyor. Kah tarih gibi çınarlar bir bir göç ediyor kah geride bıraktıkları ise bu hatıraları canlı tutamıyor. Gün geliyor arşivlenememiş bilgiler yüzünden çok ama çok önemli hususlar unutulup gidiyor. Belki ileri bir teknoloji ile geçmişe ait sesler bir araya toplandığı gün bazı bilgileri ortaya çıkarmaya yarayabilir. Fakat o sesler maalesef duyguları aktarmaya yetmez. Özellikle göç etmek zorunda bırakılan ailelerin gerek o göçleri gerekse sonraki hayatları bir roman olacak kadar dram dolu. Hatta her bir hikâyenin film olacak kadar güçlü senaryoları var. Yahudiler bunu çok iyi yaptılar. Almanya Hitleri dönemini beyinlere kazıdılar. Biraz da abartarak içine yalanlar da katarak vicdanları kanırttılar.

Oysa iddia ediyorum, Rumeli’nden öyle göç hikâyeleri yaşandı ki, Yahudiler’in  dramları hiç kalır. Rahmetli babamı yakın zamanda 86 yaşında, annemi de bir yıl sonrasında 83 yaşında kaybettim. Babam Gümülcine annemde Kırcaali göçmeniydi. Kader onları Yunanistan’da buluşturmuş 10 yıl sonra da (50’lili yılların başı)  Türkiye’de ikinci hayatlarına izin vermiş.

 

BULGAR EŞKİYALARI

 

Garipler; neler anlatırlardı ki? Te be kızanım der di anam rahmetli. Bulgar eşkıyaları yiyecek bırakmadı. Mısır koçanını öğütür un yapardık, ekmek niyetine. Babam da Yunan’ın hapiste attığı dayakları, dipçikleri anlatırdı, gözlerinden yaş akıtarak; “Oğlum tek derdim anana kavuşmaktı. 13 defa mülteci gibi anavatana kaçtım ama 12’sinde beni geri gönderdiler. Artık son diyordum. 13’üncüsünde Ayvalık’ta 60 kişi bir tekneyle sahile inmiştik. 58’ini geri gönderdiler. Sağolsun Kaymakam Bey beni ve adaşım Emin Efendi’yi,- aileler parçalanmasın- diye özel izinle İzmir’e gönderdi. Şimdi belki de siz hayatta olmayacaktınız”

 

BUNUN GİBİ DAHA ÇOK YAZABİLİRDİM

 

Yeri gelmişken söyleyeyim. Şimdi bunları kaleme alacak bir kuruluş arıyorum. Çünkü sivil toplum örgütleri bunun için var. Beni değil ama en azından hayatta kalan yaşlıları bulacak ve onların hayat hikâyelerini dinleyecek. Kitap yapacak. Belki de film yapacak. Bakarsınız suyun öte yakasından gelmiş belediye başkanları buna el atar. Ne diyeyim. Yaparlarsa Allah razı olsun derim.

Birinci kuşak gitti gidiyor. İkinci kuşak da yakındır. Tarihe iz bırakanları hatıraları ile yaşatma zamanıdır. Bu arada 2011 senesinin hayırlara vesile olmasını, dostluk, huzur ve kardeşlik içinde geçmesini dilerim.

 

 

 

Benzer Videolar