Zirve değil Zırva
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moon nezaretinde yapılan, New York 3'lü Zirvesinden ne çıktı? Hiç. Bundan sonra ne çıkar? Yine kocaman bir hiç.
1- Ancak, Egemenliğimizin hile ile hülle ile sulandırılmasına ve/veya bir şekilde etkisizleştirilmesi oyununa gelirsek Rumlarla antlaşma hemen olur!
2- Anavatan Türkiye, Garantörlük ve Ada üzerindeki haklarından vazgeçerse! Rumlarla antlaşma hemen anında olur!
3- Anavatan Türkiye Kıbrıs’taki askerini geri çekerse! Rumlarla antlaşma hemen anında olur!
4- KKTC'yi ortadan kaldırırsak ve ''sözde'' yeni kurulacak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Rumlara, ortak yerine yama olursak! Bir dakikada bile Rumlarla antlaşma yapılabilir! Rumlara göre antlaşmanın raconu bu 4 maddenin uygulanmasından geçer. Bu 4 maddedeki Rum istekleri acaba Kıbrıs Türk Halkına gökten zembille mi inmiştir? Bu 4 maddedeki haklara sahip olmak için, Kıbrıs Türk Halkı çok acılar çekmiştir, kanını dökmüştür, canını vermiştir ve özgürlüğüne, egemenliğine öylece kavuşmuştur. Yani özgürlüğün ve egemenliğin bedeli acı, gözyaşı, kan ve candır. Şimdi bir zirve zırvalaması ile bu haklarımızdan, devletimizden (KKTC'den) özgürlüğümüzden, egemenliğimizden vazgeçerek aferin, Rumlarla antlaşma yapacağız!!! Böyle bir antlaşmayı yapacak olanın başına gök kubbeyi yıkarız, bu böyle biline.
Kıbrıs Türk Halkı yine büyük oyunlarla karşı karşıyadır. ABD'si, AB'si, BM'si, Yunanistan'ı, Kıbrıs Rum yönetimi, İngiliz iti, Fransızı ve malum işbirlikçiler yine el ele vermişler, KKTC'yi yok etme planları hazırlamakta ve sahneye koymaktadırlar. Ne yazık ki bizim kendi (işbirlikçi) sendikalarımız ve bazı siyasi partilerimiz de onlarla bir olup, kendi devletimiz KKTC'yi dinamitlemeye uğraşıyorlar.
CUMHURİYET MECLİSİ ÖNÜNDE GÖSTERİLER
Hafta geçmiyor ki Cumhuriyet Meclisi önünde yürüyüş, miting ve grev gösterileri yapılmasın. Bunlar, bu işbirlikçiler her ne kadar, az da olsalar, Kıbrıs Türk Halkı’nın bütünlüğünü dışa karşı bozuyorlar. Hâlbuki bu kritik dönemde, Kıbrıs Türk Halkı geçmişte olduğu gibi tek yumruk olmalıdır. Eğer Kıbrıs Türk Halkı olarak aklımızı başımıza almazsak, yukarda saydığım bu şer güçleri, pişirdikleri zehirli çorbayı ansızın bizlere içirivereceklerdir. Allah iyiliğini versin 1'inci Cumhurbaşkanımız, Liderimiz Rauf Denktaş'ın dilinde tüy bitmişti Egemenlik; Egemenlik diye diye. 1878'den beridir Anavatan Türkiye ile verdiğimiz bu kutsal mücadeleye, sakın ola yazık etmeyelim. Bizim neslimizin dili sütten yandığı için, yoğurda artık üflüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Derviş
Eroğlu, sana halen güveniyoruz, sakın ola oyuna gelme, açık verme. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon sizi 2 ay sonrası için yine New York'a çağırdı. Sakın ola hazırladıkları zehirli çorbayı içmeyiniz, gerekirse tabağı başlarına dökünüz. Ban Ki Moon ocak ayında size gel diyor, ama ünlü şarkıcı Alpay da bir şarkısında ''Eylül'de'' gel diyor. Kısacası gel demekle olmuyor. Sn Cumhurbaşkanımız Derviş Bey çok ama çok dikkatli olunuz. Tekrardan esaret istemiyoruz, tek istediğimiz KKTC'nin bekası ve Anavatanımız Türkiye’nin etkin garantisi.