Zor Durumlarla Başa Çıkmak
Başa çıkma kavramı hayatımızı zorlaştırıcı durumları kolaylaştırmak, stres düzeyimizi azaltmak anlamında kullanılır. Üstelik doğal afetler, boşanma, ölüm gibi zorlu yaşam olaylarından çok gündelik hayatın zorluklarıyla baş etmek için daha fazla mücadele ettiğimiz araştırmalarla desteklenmiştir.
Herkesin kendince, hayatın içinde zorlandığı konular vardır. Bu nedenle herkes öğrendiği ya da hayatına uygulayabildiği kadarıyla baş etmeye çalışır. Bu baş etme stratejileri işe yaramadığında ise daha öfkeli, uyku düzeni bozulmuş belki sağlığına dikkat etmeyen, düşüncelerinde dağınıklık oluşmuş bireyler haline gelebiliriz. Kısaca baş edememe durumu hem duygusal hem bilişsel hem bedensel hem de davranışsal durumlarımızı etkilemektedir.
Baş etmemiz gereken konuların zihnimizde dolaşması oldukça rahatsız edicidir. Bazı davranışlara başvururuz. Bazen oluruna bırakmayı, bazen çözüm yollarını denemeyi bazen de hiçbir şey yapmadan sadece anlatmayı paylaşmayı isteyebiliriz.
Hangi davranışı benimsersek benimseyelim başa çıkma becerisi, esneklik göstermeyi yani belki öğrendiklerimize ek yeni yollar denemeyi, bazen daha farklı açıdan görmeyi bazen de bizim bu zamana kadar denemediğimiz başa çıkma stratejilerini kullanmayı içerebilir.
Dikkat edilmesi gereken konu ise olaylara yüklediğimiz anlam başa çıkma becerimizi arttırabilir veya işleri karma karışık hale getirebilir. Eğer sağlıklı anlamlar yüklemezsek; farklı çözüm yolları deneyelim derken denemekten yorulmuş, sınırlarımızı kaybetmiş halde kendimizi bulabiliriz.
Bu nedenle; kendimize bazı soruları sormak, kendimizi dinlemek, ihtiyaçlarımızı anlamak ve kendimize saygılı davranmakla başlayabiliriz. Çünkü kendimizle kurduğumuz ilişki dünyayla, sosyal ortamlarımızla kurulan ilişkinin önemli bir belirleyicisi olmaktadır.
Yine araştırmalar göstermiştir ki yakın çevresiyle olumlu ilişkiler kurabilen kişiler daha kolay baş etme becerileri göstermektedirler.
Olumlu ilişkiler kurmak duygusal zeka kavramının da önemini vurgulamaktadır. Duygusal zeka düzeyleri yüksek bireyler hem kendi duygularına bakma hem de karşı tarafın duygularını anlama konusunda oldukça başarılı olmaktadırlar.. Duygusal zekanın bileşenlerine baktığımızda öz bilinç, özyönetim, sosyal bilinç ve ilişki yönetimi şeklindedir. Yani zor bir durumla baş etmek için kendimizde neler olduğunu görebiliyor olmamız başa çıkma becerilerimizin vazgeçilmezidir.
Bize bu becerileri kazandıranlar, ilk öğrenme merkezimiz olan ailemiz olabilir, eğitim ortamlarımız, yakın çevremiz, öğrenme kaynaklarımız(sosyal medya, yazılı sözlü kaynaklar)olabilir. Hayatımızda var olan stres durumlarını hafifletmek için; hayatın bize öğretmek istediklerine kulak vermek de önemlidir.
Herhangi bir konuda stresin azalmasını sağlamak için psikolojik destek almayı düşünmek de normaldir.
Sağlıklı günler dilerim