Azınlık Okulu ve Türkçe’ye Kısıtlama!
Azınlık eğitimi en önemli sorunumuz. Batı Trakya Türk azınlığı olarak çözüme kavuşmasını istediğimiz sorunların başında da eğitim geliyor. Hem diğer sorunlarımızın çözümünün nispeten daha zor olduğunu bildiğimiz hem de eğitim alanındaki problemlerin dağ misali önümüzde yığılı olduğundan olsa gerek, azınlık eğitimiyle ilgili ciddi beklentilerimizin olduğunu söylemek gerekir.
Batı Trakya Müslüman Türk toplumu her seçimden sonra, her yeni hükümetin göreve başlamasından sonra, her yeni eğitim bakanının yemininden sonra bu beklentisini bu ümidini yeniliyor. SİRİZA iktidarında da öyle oldu. bir önceki hükümette yer alan Eğitim Bakanı da, şimdiki hükümette Eğitim Bakanı olarak görev yapan Nikos Filis de azınlığın bu beklentilerine ve taleplerine olumlu yanıt verecek nitelikle insanlar. En azından biz öyle inanıyoruz. Ancak azınlığın ve toplumumuzdaki eğitim camiasının beklenti ve umutlarını frenleyen bir olay yaşandı geçen yıl. Hükümetin küçük ortağı olan Bağımsız Yunanlılar Partisi (ANEL) Batı Trakya’yı ve azınlık meselelerini “milli mesele” olarak görüyor. Ülke genelinde 13 eyaletteki eğitim müdürleri değişirken “Biz Doğu Makedonya Trakya Eyaletini isteriz” dedi. Hükümetin büyük ortağı SİRİZA da bunu kabul etti. ANEL Partisi üyesi olan sayın Panayotis Keramaris bu göreve getirildi. Azınlık çekincelerini ve endişelerini dile getirdi. Sayın Keramaris ise “Ben sadece kanunları uygulayacağım” diyerek bir art niyeti olmadığını ispatlamaya çalışmıştı.
ENDİŞELERİN HAKLI ÇIKMASI
Ancak, sayın Keramaris göreve geldiği 2014 Nisan ayından bu yana icraatlarıyla Batı Trakya Türk azınlığının endişeli olmasını haklı çıkardı. Ne yazık ki haklı çıkardı. Sadece iki olayı hatırlatmak istiyorum. Birincisi yıllar sonra azınlık ortaokullarına kurayla kayıt sisteminin getirilmeye çalışılması. Bu karar güç bela son anda durduruldu. İkincisi ise 1 Nisan 2016 tarihli genelge. 1 Nisan 2016 Cuma günü Batı Trakya’daki azınlık okullarına gönderilen ancak herkesin çok istemesine rağmen “1 Nisan şakası” olmayan genelge. Peki eyalet eğitim müdürü Keramaris’in talimatıyla ilköğretim ve ortaöğretim müdürlükleri tarafından gönderilen bu genelge ne diyor? Şunu diyor; “Bundan sonra öğrencilere yapılan açıklamalar – duyurular ülkenin resmi dilinde yapılacaktır.” Peki bu ne demek? “Bundan sonra azınlık okullarında Türkçe veya Yunanca öğretmeni çocuklara toplu bir şekilde açıklama veya duyuru yapacaksa bunu sadece Yunanca yapacak. Türkçe yapmayacak.” Bu genelgeyle azınlık okullarına getirilmek istenen “yenilik” bu. Peki daha ne demek istiyor bu genelge? Şunu demek istiyor; “Eğer bu genelge geri çekilmez ve yürürlüğe girerse, öğrencilere toplu olarak açıklama yaparkan veya bir şey duyururken Türkçe konuşan bir öğretmen olursa, o öğretmen disipline sevk edilebilir.” Çünkü o öğretmen azınlık okulunun işleyişi konusunda kanunlara, kurallara, genelgelere uymamış olacak. Ve dolayısıyla suç işlemiş olacak.
TÜRKÇE DUYURU ZATEN YAPILIYORDU
Peki şu ana kadar okullarımızda açıklama – duyuru ve ilanlar nasıl yapılıyordu? Okullarda öğrencilere toplu olarak yapılan açıklama ve duyurular Türkçe öğretmeni yani azınlık mensubu öğretmen tarafından yapıldığı zaman Türkçe yapılıyordu. Yunanca öğretmeni tarafından yapıldığı zaman da Yunanca yapılıyordu. Veya bakanlıktan herhangi resmi bir yazı geldiği zaman bu yazı doğal olarak Yunanca olduğu için Yunanca okunur, eğer ihtiyaç hissedilirse Türk öğretmen tarafından da öğrencilere Türkçe izahat yapılırdı. Yani azınlık okulu çift dilli okul olduğu için her şey hem Türkçe hem Yunanca yapılırdı. Dersler de, öğrencilere yapılan açıklama ve duyurular da. Azınlık okullarında konuşulan Türkçe anlaşılan “rahatsız” etmeye başladı. Türkçe’ye sınırlandırma getirme gibi bir amaç var ortada. 1 Nisan 2016 tarihli genelge azınlık okullarında Türkçe’nin kullanımına sınırlandırma getirmeyi amaçlayan, hukuk dışı ve azınlık eğitiminin belirlendiği uluslararası anlaşmalara son derece ters bir hareket. Bu genelgenin kesinlikle kabul edilebilir bir tarafı yok. Azınlık öğretmenlerine “Sabahları çocuklara Türkçe değil, Yunanca konuşacaksınız” yönünde bazı telkinlerin yapıldığı iddialarını bir süredir duyuyorduk. Türkçe’yi sadece sınıflarda yapılan derslerle sınırlandırmayı düşünen ve isteyen uygulama resmi yazıyla hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bu karar, azınlık okulunu fiilen ortadan kaldırmaya yönelik sürecin başlangıcıdır. Azınlıktaki yaygın kanı budur. Özetle; Türkçe sadece sınıflarda yapılan ders saatlerine hapsedilmek isteniyor!
DEMOKRASİYE DARBE
Bu karar, demokrasiye, azınlık eğitimine ve eğitim hakkına vurulmak istenen büyük bir darbedir. Okullara gönderilen bu talimat iptal edilmelidir. Bu kararın iptal edilme yöntemi de bellidir. 1 Nisan 2016 tarihli genelge, başka bir genelgeyle iptal edilebilir. Aksi takdirde bir “oldu bittiyle” karşı karşıya kalacağız demektir. Bu da şimdi uygulanmasa bile, bu genelge önümüzdeki yıllarda uygulanacaktır anlamına gelmektedir. Azınlığın verdiği tepkiyi biraz yatıştırmak için Eyalet Eğitim Müdürülüğü tarafından yapılan basın açıklaması, azınlık eğitimini hedef alan, en başta Lozan antlaşmasına aykırı genelgeyi ortadan kaldırmamaktadır. Kaldı ki; bu basın açıklamasında dile getirilen “Bazı okullarda iki dilden biri (söylenmiyor ama Yunanca kastediliyor) hiç duyulmuyordu. Biz bu durum üzerine böyle bir karar aldık” tezi, genelgeyi haklı çıkarmayacağı gibi, genelgeyle getirilmek istenen “değişikliği” de ortadan kaldırmaz. Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının en önemli kurumu olan, en önemli meselesi olan azınlık eğitimini, azınlık okulunu ve bu okulda görev yapan azınlık öğretmenini ve öğrencisini hedef alan, onların demokratik haklarına müdahale eden bu genelgenin geri alınmasını sağlamak tüm azınlık kurumlarının, tüm azınlık temsilcilerinin en başta da azınlık milletvekillerinin yükümlülüğüdür.
Ozan Ahmetoğlu