Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti grup toplantısında konuşuyor.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:
Kainatın efendisi Hz. Muhammed Mustafa'nın kutlu doğum haftasında Çanakkale şehitlerimizi, istiklal savaşı şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyoruz. 23 Nisan Çocuk Bayramı haftasında egemenliğin sadece millete ait olduğu milletin evinde TBMM'den aziz milletimize selam ve muhabbetlerimizi bir kez daha sunuyorum. Onlar şahsi hesap yapmadılar. Birinci Meclis'in bütün vekillerini rahmetle yadediyorum. Allah mekânlarını cennet eylesin. Birinci Meclis'in ruhu her zaman bu kubbede sada bulacaktır. Kutülamera zaferinin 100. yıldönümündeyiz. İnşallah Cuma akşamı Cumhurbaşkanımızın himayesinde kutlanacaktır. Bir taraftan 24 Nisan Çanakkale'yi hatırlarken diğer taraftan 29 Nisan Kutülamare'yi hatırlıyoruz. Aramızda kavmiyetçilik, mezhepçilik fitnesine karşı KutülAmara'nın birleştirici ruhu çok anlamlıdır. Allah dün olduğu gibi bugün de yeryüzünün vicdanı olan, hak ve hakikatin savunucusu olan milletimizi ve devletimizi daima payidar eylesin, mazlumları sahipsiz bırakmasın. Sömürgeciliği, işgalleri ve bütün emperyalizmi dize getiren bu gazi meclisin onurunu bir kez daha yaşıyoruz.
TÖKEZLEMEMİZİ BEKLEYENLERİN TEK GIDALARI NİFAKTIR!AK Parti hükümeti olarak yegane gayemiz milletin emanetini yere düşürmemek, milletin hukukunu korumak ve savunmaktır. Dünyanın fani olduğuna inanıyoruz, hesap gününe inanıyoruz. Kul hakkına riayetsizliğin affedilmez olduğuna inanıyoruz. Aldığımız emanetin yükünü iliklerimize kadar hissediyoruz. Bir yandan istiklal mücadelemiz bir yandan inşa faaliyetimiz, bir yandan istikrarımız devam ediyor. Bir yandan AB üyeliğik sürecini hızlandırmaya diğer yandan refah seviyemizi arttırmayı hedefliyoruz. Gittiğimiz her şehirde, kucaklaştığımız her insanımızın sevincini görüyoruz. Türkiye'nin geleceğe yürüyüşü insanlarımızın yüzünü güldürüyor. Belli ki tökezlememizi, tuzaklara düşmemizi bekleyenler de var. Onlar Türkiye'nin atılım, reform yapmalarından rahatsız oluyor. Onların tek gıdası daima nifaktır, daima fitnedir. Onlar için manevi değer diye bir şey yoktur. Dava, ideal, kader, nasip, emanet bilinci yoktur. Onlar bütünün derdini taşımak, bir hareketin yükünü taşımak, başkasının hukukunu korumak diye bir dert yoktur. Onlar için siyaset menfaatçılık ve rekabettir. Kişisel, nefsani ikbal ve ihtiraslarından başka iddiaları olmadığı için herkesi de kendileri gibi zannederler.
BİZ BURADAYIZ VE BU KAVGADA SONUNA KADAR KARARLIYIZ
Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca bu kürsüden bu marazi tiplere verdiği cevapları unutmadık. Kimse basın üzerinden siyaseti, AK Parti'yi dizayn etmeye heveslenmesin. Eğer Cumhurbaşkanımızın 14 yıl verdiği kavga bir kez daha verilmesi gerekirse söylüyorum; biz buradayız ve bu kavgayı sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Vatandaşımızın bize verdiği emaneti kimsenin kirli işlerinde ezdirmeyiz. Milletimizin verdiği destek, yayınlanan kamuoyu araştırmaları ortada. Milletimiz oynanan oyunları, bizim kararlılğımızı görüyor, destek veriyor. Diğer partiler kendi iç meselelerinde uğraşırken AK Parti birlik ve beraberlik içinde enerjisini millet için harcıyor. Dün kaybettikleri gibi Allah'ın izniyle bugün de yarın da kaybedecekler, bu hareketin kararlı yürüyüşünden bir adım bile geri adım atmasına sebep olamayacaklar. Hesabı, kitabı unutanlardan olmadık, olmayacağız. Bu davanın her neferinin kardeşlik hukukuyla birbirine bağlı olduğunu asla aklımızdan çıkarmadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız.
BEN SİZE BAKARKEN SADECE SİZİ DEĞİL O AMCAYI GÖRÜYORUM
Ben şu mubarek AK Parti grubuna baktığımda sadece sizi değil 1 Kasım'da yağmurlu mitinge katılan Bergama kadınlarını görüyorum. Güneş altında bizi bekleyen Antalyalı kadınları görüyorum. Van'da, Diyarbakır'da elimi tutup, bizi yalnız bırakmayın diyen yaşlı amcalarımızı görüyorum. Biz arkamızda o duaların bereketiyle 1 Kasım zaferini kazandık. Genel Başkan olarak benim kadar bu davada emeği olan en küçük mahalle teşkilatı temsilcinin bu davaya katkısı hepimiz kadardır. Bizler ayrıcalıklı değiliz. Ben bu davada Çanakkale savaşındakilerini, Birinci Meclis'i, Adnan Menderes'in şehadete giden ayak seslerini görüyorum. Birileri tezvirat, hakaretle uğraşırken biz işimize bakıyoruz. Bizim tek bir işimiz ve tek bir aşkımız var; o da millete hizmet etmek, hesap günü alnımızın akıyla oraya çıkmaktır.
"EGEMENLİK, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR BİZİM GÖREV TANIMIMIZDIR"
Mazlum milletlerin istiklal kılavuzu olan bu gazi Meclis çatısı altında olma onurunu bir kez daha yaşıyoruz. 'Egemenlik, kayıtsız şartısız milletindir' ifadesi bizim görev tanımımızdır. Bütün çabamız emanete riayet ederek milletimize layık olmaktır. AK Parti hükümeti olarak milletin emanetini yere düşürmemek ve savunmaktır.
Dünyanın fani olduğuna inanıyoruz. Kul hakkına riayetsizliğin affedilemez olduğuna inanıyoruz. Dur durak bilmeden koşuyoruz. Bir yandan inşa faaliyetimiz, bir yandan istiklal mücadelemiz, bir yandan DAEŞ mücadelemiz, bir yandan AB üyeliği müzakerelerini yürüyüyoruz. Güçlü bir hükümetle elde ettiğimiz başarılar bize ümit bağlayan kitleleri sevindiriyor.
TÜRKİYE YAKIN ZAMANDA TERÖR BELASINDAN KURTULACAKTIR
Her hafta bir başka alanda her biri rekor niteliğindeki eylem planlarımızı açıklıyoruz. Kısa zamanda gereği neyse bihakkın yerine getiriyoruz. Bir yanda geleceğe yatırım yapıyor diğer yanda güncel problemleri asla ihmal etmiyoruz. Yeni bir Anayasa için çalışmalarımızı bütün hızıyla yürütürken diğer yandan bölücü terör örgütünün yuvalandığı yerleşim yerlerimizi bir bir emniyet ve huzura kavuşturuyoruz. Türkiye terör belasından tamamen kurtuluncaya kadar yürüttüğümüz bu mücadele kesintisiz bir şekilde devam edecektir. Kısa sürede Türkiye terör belasından tamamen kurtulacaktır. Bu mücadele esnasında şehit olan asker, polis ve korucularımıza Allah'tan rahmet yaralılara şifa diliyorum. 40 yıla yakın ülkemizi bu terör belasıyla uğraştıranların tek bir amacı var; Türkiye'yi kendi içine kapatarak enerjisini boşa çıkarmak. Bir taraftan PKK ve onun uzantıları. Diğer taraftan DEAŞ terör örgütü ülkemize eşzamanlı saldırılar gerçekleştiriyor. PYD, DEAŞ ve katil Esed rejimi işbirliği içerisindeler. Çukur kazanlarla Kilis'e atılan roketlerin sahibi aynıdır. Terör baronları ne derse onun dedikleri yerine getiriliyor.
ELİ KANLI KATİLLERE SÖZ HAKKI GAZETECİLİK OLAMAZ
Suriyeli mazlumlara sahip çıkmamız birilerini rahatsız ediyor, Kilis'i hedef alıyorlar. Saldıraları gerçekleştirenlere anında cevap verilecek, gereken her adım atılacaktır. Öncelikle ilave askeri tedbirler alınacaktır. Çok açık bir şekilde Genelkurmay Başkanımızın da katıldığı güvenlik zirvesinde gerekli talimatlar verildi. İlave İHA'larla sınırların gözetlenmesi, Kilis'e yönelik saldırıların önceden haber alınarak önlenmesi sağlanacak. Saldırıdan zarar gören esnaf desteklenecektir. Zarar görenlere derhal ödeme yapılacak. Kilis'te kamu yararına çalışanların isdihdam süreleri 9 aya çıkarılacaktır. Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olmak üzere ilgili kurumlarımız Kilis'li vatandaşlarımızın yanında olacaktır. Kilis'e ilave sağlık personeli gönderilecek ilave zırhlı araçlar verilecektir. Terör ve terör destekçileri hak ettikleri cevabı alacak ve mutlak yenilgiye uğrayacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Uluslararası toplum terör konusunda hala ikircikli bir tavır benimsiyor. Terör örgütünün eli kanlı katilleriyle röportaj yapılabiliyor. Eli kanlı katillere söz söyleme imkanı veren bu faaliyetin adı gazetecilik olamaz. Bu gazetecilik değil terör teşvikçiliğidir.
STRASBOURG'DA TÜRKÇE KONUŞAN İLK BAŞBAKAN OLDUK
Biz şehitlerimizin hakkını asla ödeyemeyiz. Şehitlerimizin eşleri, çocukları ömürlerin sonuna kadar AK Partililere ve millete emanettir. Şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarına halel gelmesine asla müsaade etmeyiz. 19 Nisan'da Strasbourg'TA bir toplantı gerçekleştirdik. O gün Strasbourg'ta Türkçe'nin Avrupa'nın bütün renklerinin temsil olmanın platformunda genel kurula hitap eden ilk Türk Başbakanı olmanın gururunu yaşadım, sizler adına bu gururu yaşadım. Bizim dilimiz Avrupa dillerinin en asli dilleri arasında yer alan aziz bir dildir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde yaptığımız konuşmada Avrupa ülkelerine kendileriyle yüzleşme çağrısında bulundum. Ayrıca Avrupalı ülkelere terör örgütlerinin iyisi ve kötüsü olamdığını hatırlattım. Bazı Avrupalı ülkelerinin PKK ve PYD'ye destek vermesinin büyük bir ikiyüzlülük olduğunu söyledim. Biz her yerde bu ülkenin diliyle, duygularıyla bu milletin hissiyatıyla konuşuruz.
SELÇUKLU, OSMANLI, CUMHURİYETİ OTOYOLLARLA BİRLEŞTİRECEĞİZ
Tiyatro sahnesi olmayan illerimize sahne kazandıracağız. GENÇDES programına 50 milyon lira kaynak aktarıyoruz. Belli dönemlerde SGK primlerini yatıramayan sanatçılarımıza ödeme kolaylığı getireceğiz. 5846 fikir ve sanat eserleri kanununu TBMM'Ye sunacağız. 21 Nisan'da sayın Cumhurbaşkanımızla dünyanın dördüncü büyük asma köprüsü olan Osman Gazi Köprüsü'nün son tabliyesini yerleştirdik. Başkaları Ankara'dan dışarı çıkmazken sayın Cumhurbaşkanımızla gurur duyduk. İstanbul'dan biri kalkacak ya Boğaziçi Köprüsü'nden ya da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçecek. Körfeze geldiğinde onların cedleri olan Osman Gazi Köprüsü'nden geçecek. Yolda Akçakoca'ya selam edecek. Şehzadeler diyarı Manisa'dan geçip, cumhuriyetin ve istiklalimizin sembolü olan İzmir'e 3 saatte ulaşacak. Tarihten nasipsizler var ya, Cumhuriyet'i anlatırken Osmanlı'yı unutanlar. Onların aksine biz Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Cumhuriyet'i birbirinden ayrılmaz olarak köprülerle, otoyollarla birleştirip nakış nakış işleyeceğiz.
SAYIN KILIÇDAROĞLU O KÖPRÜDEN GEÇİNCE NE DÜŞÜNECEK?
Bizim bu hizmetlerimizi anlamayanlar 7 ilimizi birbirine bağlayan bu hizmetleri anlamayanlar. Bu hizmetlere karşı çıkanlar. Sayın Kılıçdaroğlu Yalova'ya geldiğinde 1,5 saat dolaşıp öyle mi gidecek yoksa köprüden mi geçecek. Köprünün her adımında ne hissedecek. Tabii onun vakti bol, belki de inadına dolaşmayı tercih edebilir. Vaktini öyle geçirebilir. Ama bizim milletimizin vakti yok. Türkiye'den Pakistan'a bir heyet gider. Orada cuma namazını çabuk bir şekilde eda ederler. Arkadaki Hint müslümanları mırıldanırlar; Türkler Cuma'yı hızlı çıkıp gittiler. Muhammed İkbal de şöyle der onlara 'O senin gibi değil ki, namazı kılacak yola revan olacak. Türk'ün işi çok'. Bizim işimiz çok. İstanbul'dan İzmir'e 3 saatte varacağız, işimize bakacağız. Dün gece 02.30'da Bakanlar Kurulu'nun bitiminde Çankaya Köşkü'nden ayrılırken arkadaşlara "Bizim işimiz çok, kaybedecek 1 saniyemiz daha yok" dedim. Kim ki, arkadaşlarımızdan 1 saniyesini dahi dedikoduyla kaybedersek bizim aramızda yeri yoktur.
Kaynak: Sabah