Davutoğlu, “Her zaman Bosna-Hersek’in Yanındayız”
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Davutoğlu, resmi ziyaret için Ankara'da bulunan Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç ile Çankaya Köşkü'nde, baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, "dost ve komşu ülke" olarak nitelediği Bosna-Hersek'ten Bakanlar Konseyi Başkanı Zvizdiç'i ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, hem kendisinin Türkiye ziyareti hem bölgesel gelişmeler bağlamında çok önemli bir zamanlamayla görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Davutoğlu, "Türkiye ve Bosna-Hersek ilişkileri çok özel ilişkilerdir. Tarihi bağlarımız var, manevi psikolojik bağlarımız çok yoğun. Bosna Hersekli herkesin kalbinde Türkiye sevgisi vardır. Türkiye'de herkes Bosna-Hersek denildiğinde özel bir muhabbetle bu ülkeye yaklaşır. Ben de şahsen her bir köşesini büyük bir hayranlık ve hasretle dolaştığım Bosna-Hersek'i ülke siyasetimizin, dış siyasetimizin en önemli ayaklarından bir olarak görüyorum" diye konuştu.
İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ
Bosna-Hersek'in huzuru, istikrarı, refahının Türkiye'nin balkanlardaki en asli hedeflerinden biri olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türk halkının da Bosna'dan gelen her güzel habere sevindiğini, Bosna'da yaşanan her acıyı da hüzünle karşıladığını vurguladı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede bugün değerli dostum, kardeşim Denis Bey'i ülkemizde ağırlarken, birlikte iki ülke ilişkilerinin geleceği konusunu ele aldık, bölgesel gelişmeleri gözden geçirdik. Siyasi bakımdan iki ülke arasında herhangi bir problem yok. Bizim Bosna-Hersek içinde bütün unsurlarla, Boşnak, Sırp unsurlarının barış içinde yaşaması ve Bosna Hersek'in olmazsa olmaz ilkesi toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda çok açık ve ilkeli tutumumuz olduğu dünyaca malumdur. Bosna-Hersek'in istikrarı, Balkanlara istikrar getirir. Bosna Hersek'te bir kriz olması demek de aynı 1990'lı yıllarda olduğu gibi Balkanlarda çok büyük acı hatıraların yaşanması anlamına gelir. Aradan geçen 20 yıla rağmen, Srebrenitsa'da hala yaşanan büyük acıyı son anma törenlerine katıldığımda bir kez daha hissetmiştim. Dolayısıyla Sayın Başbakana, değerli dostum Sayın Zvizdiç'e bir kez daha Ankara'da 78 milyonun hissiyatını ifade ediyorum, hangi şartta olursa olsun Türkiye'nin her zaman Bosna-Hersek'in yanında olacağını bir kez daha ifade ediyorum."
“BOSNA’NIN İÇ BARIŞI İÇİN DESTEĞİMİZ SÜRECEK”
Bosna Hersek'in iç barış ve istikrarı yanında, ekonomik kalkınması için de her zaman katkı sunmaya özen gösterdiklerine dikkati çeken Davutoğlu, kalkınması için de Türk şirketlerinin yatırım yapmaları konularında hep teşvik edici olduklarını bildirdi.
Davutoğlu, şunları ifade etti:
"Bosna-Hersek'te tertiplenen iş forumuna, ki 12-15 Nisan'da Mostar'da, 5 Mayıs'ta Saraybosna'da tekrar bu iş forumları, büyük ekonomik zirveler yapılacak, buraya da en üst düzeyde katılmaya özen gösterdik, gösteriyoruz. Ayrıca geri dönüşleri teşvik etmek için ve Bosna'da ekonomik hayatın canlanması için Ziraat Bankası üzerinden 100 milyon avroluk kredi desteğini bundan sonra da daha da etkili şekilde kullanmaya devam edeceğiz. Bosna Hersek'te geri dönüşleri, özellikle Doğu Bosna'ya evlerinden ayrılanların geri dönmesi, hem ekonomik aktivite bakımından önemlidir hem de Bosna'nın iç barışı, insani geleceği bakımından önemlidir. Bu konudaki desteğimiz de sürecektir."
Bosna-Hersek'ten gerçekleştirilen et ithalatına da değinen Davutoğlu, et ithalatı konusunda da temin edilen kotanın uzatılması konusunda prensip kararını daha önceden teyit edildiğini bildirdi.
Davutoğlu, iki ülke ekonomi bakanlarının, serbest ticaret anlaşmasının genişletilmesi, derinleştirilmesi konusunu ele aldığını anlattı. Davutoğlu, bu çerçevede serbest ticaret anlaşmasının en geniş kapsamıyla uygulanmasına önem verdiklerini vurguladı.
Kültür ve turizm alanında da önemli çalışmaların bulunduğunu işaret eden Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bosna-Hersek'te savaş esnasında zarar görmüş, tahrip olmuş, yıkılmış eserlerin tekrar yapılması konusunda, TİKA ve ilgili Başbakan Yardımcılığımız çok yoğun çalışmalar yapıyorlar. İnşallah önümüzdeki ay Ferhat Paşa Cami, Hünkar Cami ve diğer birçok tarihi eserin aslına uygun şekilde inşası konusunda büyük çaba gayret içindeyiz. Çünkü bu miras hem Bosna-Hersek mirasıdır hem Türkiye mirasıdır ama en önemlisi insanlık mirasıdır ve korunacaktır. Bu yapıların barbarca yıkıldığı yılları hepimiz hatırlarız. Bugün Bosna-Hersek'te huzur olması, her etnik ve dini grubun bir arada huzur içinde yaşaması ve bütün bu tarihi eserlerin tekrar kazandırılması bizim için barışa yapılabilecek en büyük katkıdır."
AB VE NATO ÜYELİĞİ
AB ve NATO bağlamında üyelik süreçlerini yakından takip ettikleri Bosna-Hersek'in AB'ye üyelik başvurusunda bulunmasını çok önemli bir gelişme olarak gördüklerini belirten Davutoğlu, üyelik başvurusunun Bosna-Hersek'in Avrupa milletler ailesinin parçası olması ve iç barış konusunda da önemli katkılar yapacağına inandıklarını dile getirdi.
NATO Ortaklık Eylem Planı içinde de Bosna-Hersek'e desteklerinin devam ettiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Savunma bakanlarımız konuyu ele aldı. Benim Dışişleri Bakanlığım döneminden beri şahsen takip ettiğim husustur. NATO Zirvesi, Varşova'da yapılmadan bu konuda gerçek anlamda ilerleme sağlanması için Bosna-Hersek'e her türlü desteği vereceğiz. Bosna-Hersek'in NATO'ya üyeliği, sadece askeri ve güvenlik açısından değil ekonomik bakımdan da önemlidir. Bu bir istikrar teminatıdır, istikrar olan yerde de daha çok ekonomik yatırım gelmesi de önem taşır. Balkanlardaki istikrar, Bosna-Hersek'in AB ve NATO üyelikleri üzerinden daha da sağlam temellerde ilerleyecektir."
Başbakan Davutoğlu, Balkanlardaki genel dengeleri de gözden geçirdiklerini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz gibi Sırbistan'a aralık ayında gerçekleştirdiğim ziyarette aslında Sayın Zvizdiç de Sayın Sırbistan Başbakan Vuciç ile birlikte Sancak'a gidecektik ama hava muhalefeti gitmemize engel oldu. İnşallah en kısa zamanda birlikte Sancak'a gitmek mümkün olur. Türkiye her zaman Sırbistan ile Bosna-Hersek arasında, Bosna-Hersek ile Hırvatistan arasında yakın, dostane ilişkiler olmasını teşvik etmiştir. Türkiye-Sırbistan-Bosna arasındaki üçlü mekanizimaların en etkin şekilde devamına büyük önem veriyoruz. İlk fırsatta da inşallah bunların tekrar gerçekleşmesi, başbakanlar, cumhurbaşkanları düzeyinde gerçekleşmesi de Balkanlara çok önemli pozitif bir mesaj olacaktır. Ben de ilk fırsatta inşallah gerek bu tarihi eserlerin açılışı vesilesiyle gerekse 1 Kasım'dan sonra başbakan olarak ilk ziyaretlerimden birini yine Bosna-Hersek'e yapmak niyetiyle önümüzdeki haftalarda bir Bosna-Hersek ziyareti planlıyoruz. Birlikte bunları tekrar ele alacağız."
“RADOVAN KARADZİC’E VERİLEN CEZA TATMİN EDİCİ DEĞİL”
Bir gazetecinin, Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic'e verilen cezayı nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruya Davutoğlu, "Savaş yıllarının hemen sonrasında, 1996 yılı başında Bosna'ya bir ziyaretim olmuştu, akademisyen olarak. Savaşın ve işlenen katliamların bütün acısı insanların yüzüne ve toprakların her yerine sinmişti. Kimse hiçbir gerekçeyle Bosna'da yaşanan acıyı hafife alamaz, bu acıya bir şekilde katkıda bulunmuş savaş suçlularını da mazur göremez." cevabını verdi.
Davutoğlu, verilen cezanın yıllar sonra da olsa savaş suçlarının karşılığını bulması açısından önemli ve doğru olduğunu ancak açık savaş suçu işlemiş ve teşvik etmiş, soykırımı teşvik etmiş kişilerin bunun dışında kalmış olmasının, bu acıları hissetmiş olan Bosna halkının nezdinde tatmin edici olmadığını ifade etti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"En büyük cezayı zaten bu barbarlar, insanlık vicdanında aldılar. 20. yüzyılın en barbarca cinayetleri Bosna-Hersek'te işlendi, her yıl Srebrenitsa'da yaşanılan anılar dahi bunun şahididir. Kimse bunu yok sayamaz, kimse şu veya bu hafifletici sebep ileri sürerek işlenen bu ağır insanlık suçlarının gölgesinden kurtulamaz.
Bu bakımdan biz her zaman, en başından itibaren sadece Bosna-Hersek'in dostu bir ülke olarak ve Bosna'ya aşkla bağlı kişiler olarak değil, birer insan olarak bu savaş suçlarına karşı açık ve net bir tutum takındık. Eminim bir gün Suriye'de ve diğer yerlerde işlenen savaş suçlarının müsebbipleri de bu şekilde bir hesap verme durumunda kalacaklardır."
“TÜRKİYE DEMOKRATİK HUKUK KULARLLARI ÇERÇEVESİNDE DEVLET İŞLEYİŞİNİ SÜRDÜRECEKTİR”
Bir basın mensubunun, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun sözlerine ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin anayasal çerçevesi belli olan demokratik bir hukuk devleti olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Demokratik hukuk devleti kuralları, yasama, yargı ve yürütmenin yetki ve sorumluluklarının nereden başladığını, nerede bittiğini açık bir şekilde ortaya koyar. Bu anayasayı değiştirmek istesek de bunun için çaba sarf etsek de bugün geçerli olan anayasal çerçeve yasama, yürütme ve yargı ilişkilerinde de geçerlidir. Yargı bu anlamda kesinlikle yürütmeden ve yasamanın etkisinden, özellikle de yürütmenin etkisinden bağımsız olarak işlevini sürdürmektedir. Yürütme-yasama ilişkileri de bugünkü anayasal çerçeve içinde yürümektedir. Bunların birbirine tahakküm ettiği gibi bir algıyı yansıtmak, bu konuda bir hükümde bulunmak doğru değildir. Her halükarda Türkiye demokratik hukuk kuralları çerçevesinde devlet işleyişini sürdürecektir. Bütün diğer görüşler, şahsi görüşler olarak zikredilir ama bizim hükümetimizin, AK Parti'nin görüşü açık ve nettir. Türkiye, demokratik hukuk devleti kuralları içerinde yasama, yürütme ve yargının sınırlarının belli olduğu bir çerçevede bir politika belirlemektedir."
Teröre bulaşanların vatandaşlıktan çıkartılmasıyla ilgili tartışmaların sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, Finlandiya ziyaretinden önce gerekli açıklamayı yaptığını belirterek, şu cevabı verdi:
"Eğer bir kişi bir ülkede otobüs duraklarında araba patlatarak intihar saldırısında bulunuyor ve o ülke vatandaşlarının canına kastediyorsa zaten o ülkeyle manevi bağı kopmuş demektir. Hukuki bağının kopmasına baktığımızda ise 2009 yılında çıkartılan kanun çerçevesinde kimlerin vatandaşlıktan çıkartılacakları belli. Yeni bir düzenleme yapılması icap ederse terörle mücadele bağlamında bunu da değerlendiririz dedim. Ama var olan çerçeve bu. Şu anda hükümet olarak böyle bir çalışma yapıldı mı sorusuna da verdiğim cevap, şuanda böyle bir çalışma gündemimizde yoktu. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri var. Ama bunun çerçevesi terörle mücadele bağlamında değerlendirmesini her zaman yaparız. Ama dediğim hususlarda yaşanan gerçek durum bundan ibarettir. Esas itibariyle bu teröristlerin psikolojik ve manevi bağları zaten bu ülkeyle kopmuş olduğu için zaten bu terörist faaliyetleri yapmaktadır."
İSRAİL İLE GÖRÜŞMELER
Davutoğlu, İsrail ile görüşmelerden nasıl bir sonuç beklendiğinin sorulmasına, İsrail ile yürütülen görüşmelerin bir zamandır devam ettiğini ve daha önce gerekli görüldüğünde basına bu konuda gerekli bilgilerin verildiğini söyledi.
Bugünlerde de bu görüşmelerin sürdüğünü kaydeden Davutoğlu, "Bu görüşmelerde bizim en başından itibaren temel ilkelerimiz, çerçevemiz belli. Bu çerçevede arkadaşlarımız görüşmeleri yürütüyorlar. Eğer taleplerimiz karşılanırsa, Türkiye'nin en başından 2010 yılından itibaren zikrettiği talepler karşılanırsa, ondan sonra atılacak adımlar bellidir. Ama önemli bir zeminde, ortak bir zeminde seyretmekte olduğunu ifade edebilirim. Neticesini hep beraber göreceğiz, değerlendireceğiz." diye konuştu.
DOKUNULMAZLIK KONUSUNDA GERİ ADIM ATMAYIZ
CHP'nin dokunulmazlıklara ilişkin teklifinin kendilerine ulaşıp ulaşmadığı ve CHP'nin tavrında bir değişiklik olmazsa AK Parti'nin tavrının ne olacağına yönelik bir başka soruya Başbakan Davutoğlu, şu karşılığı verdi:
"Dokunulmazlık meselesinde bizim ilkeli, açık, net tutumumuz karşısında, daha önce bu tutumu beklediklerini kendi politikaları gibi ifade eden muhalefet partileri, birer birer tutumlarından vazgeçen tavırlar sergiliyorlar. Biz çok açık hiçbir şeyden çekinmiyoruz. Dokunulmazlık konusunda bütün dosyaların gelmesi için de gerekli çalışmayı yapacağımızı ifade ettik. CHP önce ne yapacağını bilemedi, sonra karşı teklif gibi bazı teklifler getirdi. Son olarak ifadelerinden anlaşılıyor ki bu meydan okumanın karşısında, olumlu bir cevap verecek cesaretleri, yürekleri, temiz vicdanları yok. Böyle olduğu anlaşılıyor. Şimdi bize düşen ve derhal yapacağımız husus, bu çerçevede anayasa değişikliği, geçici anayasa maddesi de içinde olmak üzere, yaparak süreci başlatmak. Biz karar verdiğimiz, söz verdiğimiz hiçbir konuda geri adım atmadık. Bu konuda da süreci derhal başlatma talimatını arkadaşlara verdim."
Toplantıda, Başbakan Davutoğlu ve Zvizdiç'in huzurunda, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması" imzalandı.