Depremin etkilisi
“Nelerle mücadele etmedik, ne kuvvetlerle karşı karşıya gelmedik! Hepimiz tek bir gaye uğrunda savaştığımızı bildiğimizden, takdir ettiğimizden ne yorgunluk hissediyorduk ne de can korkusu vardı gözümüzde. Maddi, manevi fedakârlık yapıldı. Kimseden iane dilenmedik. Her şeyi seve seve gelecek nesiller için yaptık. Bunun bizler için bir vatan, bir bayrak borcu olduğunu takdir ediyorduk”. 1973
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye’deki tanıtım çalışmaları yılın sonuna gelmesi nedeniyle sonlandırılma noktasına gelmiştir. Devletin yaptığı çalışmalara koşut olarak Kıbrıs Türk Kültür Derneği olarak bizlerinde tanıtım çalışmalarına katkı verdiğimizin bilinmesini istiyoruz. Bir ülkenin tanıtımının yalnızca yemekleri, müzikleri ve halk oyunları gösterileri ile olamayacağını kaydetmek istiyoruz. Çalışmalarımızda ülkemizi yukarıda belirttiğimiz öğelerin ötesinde ekin ve sanat yönünün tanıtımının birincil öncelik olarak uygulamış bulunuyoruz. Anadolu coğrafyasının değişik yörelerinde bu yöndeki tanıtım çalışmalarını kısıtlı olanaklarımızla gerçekleştirmiş olmanın onurunu yaşıyoruz.
Aralık ayının ilk günlerinde İzmir’de çalışmalarını sürdüren Kıbrıs Balkanlar Avrasya Edebiyatlar Kurumu ile ortaklaşa, katkı veren diğer kuruluşlarla birlikte dört gün süresince bu çalışmaları gerçekleştirmiş bulunuyoruz. 16 ülkeden katılan şair, yazar ve gazetecilerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeğini konuşmuş bulunuyoruz. AB üyesi ülkelerden ve özellikle Yunanistan’dan gelenler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İzmir Konsolosu Uğur Umar’ın verdiği kabul resmine katıldılar.
MEVLEVİ DANSI
28. si düzenlenen Edebiyat Şöleni’nde bu yıl ilk kez verilen “Çocuk Edebiyatları Büyük Ödülü” şair, öğretmen Şirin Zaferyıldızı’na, her yıl verilen “Edebiyat Büyük Ödülü” yaşamını Kıbrıs Türkleri’nin ekin yaşamlarını araştırarak geçiren öğretmen araştırmacı yazar Oğuz Yorgancıoğlu’na verildi. Cumhuriyet Meclisi üyesi Arif Albayrak, sanatçı kimliği ve kişiliği ile katılımcıların haklı övgüsü ve beğenisini aldı. Mevlevi dansını çağdaş ölçütlerle sunan Dervişe Güneyyeli Kutlu ile Hatice Güneyyeli Kıbrıs Türkleri’nin pek bilinmek istenmeyen ve yadsınan yönünü ön plana çıkarmanın onurunu yaşadılar. Bizler bu güzellikleri yaşadığımız günlerde, Belçika’da yeni hükümetin kurulduğu haberi bazı arkadaşlarımızın söylemi ile gündeme bomba gibi düştü. 13 Haziran 2010 gününde yapılan seçimler sonrasında kurulamayan hükümet ülkenin bölünmesini önleyebilmek adına kurulmuş oldu. Erkek arkadaşı ile birlikte yaşadığı haberlerde yer alan İtalyan asıllı yeni Başbakanın görevi bir hayli zordur. 542 gün sonra kurulan hükümetin ülkenin bölünmesini önleyemeyeceğini kaydetmek istiyoruz. Mendil büyüklüğündeki ülkeyi hukuksuzluklarla dolu kararlarla AB bünyesine aldılar. Adı geçen kuruluş geldiğimiz aşamada deprem etkisi yapan kararlara imza atmakla uğraşıyor. Adı geçen kuruluş yılda en az iki kez Türkiye’yi hedef alan açıklamalarla dayatmalarda bulunuyordu. Şimdilerde ise suçlamaların dozunu düşürerek devam ediyorlar. Türkiye ile birlikte üyelik görüşmelerine başlamış olan Hırvatistan’ın tam üye olması kabul edildi. Buna karşın AB’nin Genişleme Çalışmaları Başkanı Macaristan Dışişleri Bakanı eskisi Bay Peter Balasz, açıklamasında Türkiye’nin kendisine verilenlerle yetinmesi gerektiğine vurgu yapıyordu. Brüksel’deki lahana tarlalarındaki hasadın yeterli düzeyde olmaması sonrasında başlayan tartışmalar her geçen gün yeni boyut kazanarak sürüyor. Yunanistan’ın başını çektiği borç krizi adeta kanser gibi yayılıyor. AB’nin kuruluş dönemine bakıldığında 6 ülke olarak yola çıkılmıştı. Bu ülkelerin imparatorlukla koşut emperyalist kökenden geldikleri biliniyor. Egemenlik alanlarını genişletebilmek adına Birinci ve İkinci Paylaşım Savaşına neden oldular. Amaçlarına ulaşamadıklarından olacak ortalık yerlere birlik olarak çıktılar. Kendi egemenlik alanlarını genişletebilmek adına 21 ülkeyi kendi içlerine aldılar. Şu anda yaşamakta olduğumuz sıkıntıların temelinde bu olgu yatmaktadır. Financial Times gazetesi başyazarlarından Wolfgang Münchau, “Şimdi iki krizimiz var. Hala bir çözüm getirilememiş olan Euro bölgesi krizi ve yeni bir AB krizi. Bu iki krizin içinde belki en önemlisi ikincisidir. Euro bölgesi dağılabilir de dağılmayabilirde. Buna karşın AB kesinlikle dağılacaktır” diye yazıyordu. Gerçekleri görmeye başladılar mı ne…
Sevgi ile kalınız…