Elini sıkmadı…

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmadı Anayasa Mahkemesi'nin 54'üncü Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla tören düzenlendi. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP lideri Kılıçdaroğlu ile tokalaşmaması dikkat çekerken, Başbakan Davutoğlu ve Meclis Başkanı Kahraman'ın Kılıçdaroğlu'yla tokalaştığı görüldü. Anayasa Mahkemesi'nin 54'üncü Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla tören düzenlendi. AYM Başkanı Arslan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen Yüksek Mahkeme binasındaki törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP lideri Kılıçdaroğlu ile tokalaşmaması dikkat çekerken, Başbakan Davutoğlu ve Meclis Başkanı Kahraman'ın Kılıçdaroğlu'yla tokalaştığı görüldü. Törenin açılış konuşmasını yapan AYM Başkanı Arslan, hukuk devleti vurgusu yaparak, "Hukuk devleti aynı zamanda bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi'nin hareket ettiği zemini oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın öngördüğü anayasal demokrasi anlayışından hareket etmektedir. Günümüzün hakim demokrasi anlayışı olan Anayasal demokrasi hangi hükümet sistemi benimsenirse benimsensin hukukun üstünlüğünü sağlayarak temel hak ve hürriyetleri etkili şekilde korumayı amaçlamaktadır" ifadelerini kullandı. "Hukuk devletinin tesisi için yargı bağımsızlığıyla hakimin erdemli olması gerekir" Hukuk devletinin tam anlamıyla tesisi için yargı bağımsızlığı ve erdemli savcıların olması gerektiğine dikkat çeken Arslan, "Bilindiği üzere adalet mülkün yani devletin, hukuk da adaletin temelidir. Hukuk her toplum için ekmek, su ve hava kadar hayati bir ihtiyaçtır. Hukukun üstünlüğünün sağlanması ve sürdürülmesi bir ülkenin geleceğinin teminatıdır. Anayasa Mahkemesi, insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesi olarak nitelediği yargı bağımsızlığının amacının adaletin dolaylı, dolaysız her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak şekilde dağıtılması olduğunu belirtmiştir. Hukuk devletinin tam olarak tesisi için yargının kurumsal bağımsızlığı ve tarafsızlığı tek başına yeterli değildir. Bunun yanında yargı yetkisini kullanan hakimin de erdemli olması gerekir" diye konuştu. “Bireysel başvuru sayısı 59 bin 833" Bireysel başvuru hakkından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'ne yapılan başvuruların sayısının azaldığını belirten AYM Başkanı Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hukukun üstünlüğünün sağlanması bir ülkenin geleceğinin teminatıdır. Hukuk devleti insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri güçlendiren, anayasaya aykırı durumlardan kaçınan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devleti için yargı bağımsız olmalı, hakim de adil olmalı. İstatistiklere baktığımızda bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana yapılan toplam bireysel başvuru sayısının 59 bin 833 olduğunu görüyoruz. Bu başvuruların 37 bin 536'sı yani yüzde 63'ü mahkememiz tarafından sonuçlandırılmıştır. Gelen başvuruları sonuçlandırma oranı her geçen yıl artmaktadır. 1215 ihlal kararının dağılımına baktığımızda bunun yüzde 73'ünün adil yargılama hakkının ihlaline ilişkin olduğunu görüyoruz. Adil yargılamaya ilişkin ihlallerinin yüzde 75'nin makul sürede yargılanmamalarının olduğu görülüyor. Bireysel başvuruların yüzde 63'ü mahkememiz tarafından sonuçlandırılmıştır. Gelen başvuruları sonuçlandırma oranı her geçen yıl artmaktadır. 215 ihlal kararının dağılımına baktığımızda bunun yüzde 73'ünün adil yargılama hakkının ihlaline ilişkin olduğunu görüyoruz. Adil yargılamaya ilişkin ihlallerinin yüzde 75'nin makul sürede yargılanmamalarının olduğu görülüyor. Bireysel başvurunun biri pratik diğerleri dönüştürücü olmak üzere 3 etkiden bahsedilebilir. Bunlardan birincisi AİHM'e Türkiye aleyhine yapılan başvuruların azaltılmasıydı. İstatistikler de gösteriyor ki bu noktada büyük başarı elde edilmiştir. Toplumun kronikleşmiş ve bir açıdan siyasallaşmış sorunlarının da bireysel başvuru yoluyla yargımızın önüne taşındığını görmekteyiz. Mahkeme ülke gündemini uzun süre meşgul eden başörtüsü, evli kadının soyadı, usulsüz telefon dinlemeleri ve basına sızdırılması, gizli tanıklık ve internet haberciliği gibi pek çok konuda karar vermiştir" "Teröre ve şiddete teşvik eden ifadeler, ifade özgürlüğünün koruması altında değil" Terörle ifade özgürlüğü arasındaki ilişkiye değinen Arslan, "Geçen yıl hepimizi derinden yaralayan ve üzen yüzden fazla insanımızı kaybettiğimiz Ankara Tren Garı'ndaki terör saldırısından 3 gün sonra Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen ifade özgürlüğüyle ilgili bir konferansa katılmıştım. Konferansın açılışında yaptığım konuşmada, insanları karanlık bir sessizliğe mahkum eden terörün sadece yaşam hakkını değil; aynı zamanda onların en önemli ayırt edici özellikleri olan kendini ifade etme ve topluma seslenme özgürlüklerini de ortadan kaldırdığını söylemiştim. İfade özgürlüğü demokrasilerde en yakıcı sorunları bile serbestçe tartışma ve çözüm önerilerini savunma imkanı sunmaktadır. Bunun ön şartıysa terörü, şiddeti ve şiddet dilini reddetmektir. Teröre ve şiddete teşvik eden ifadeler, ifade özgürlüğünün koruması altında değildir" açıklamasında bulundu. "Bireysel başvuru hukuk önemli bir kazanım" AYM'nin kararlarının hukuk değerlerine katkıda bulunduğunu savunan Arslan, "Anayasa Mahkemesi verdiği kararlarla en başta bahsettiğimiz adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve hürriyetler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaktadır. Bu kararların bireylerin adalet duygularını tatmin etmek suretiyle onların devlete ve hukuka olan güvenlerini de artırdığına inanıyoruz. Bu nedenle bireysel başvurunun hukuk sistemimiz açısından önemli bir kurum ve kazanım olduğu söylenebilir" dedi. Kaynak: Yenişafak
Benzer Videolar