Güçlü Türkiye
Bir devletin gücünü gösteren birçok kriterler vardır. Ekonomik gücü, iş gücü, parasının gücü, insan gücü, askeri gücü, sanayi ve teknoloji gücü v.s. İşte Türkiye cumhuriyeti son ekonomik krizinden buyana ve dünyanın geçirdiği ve halen içinde olduğu ekonomik buhrandan beri gücünü ve gelişimini sürekli artırmaktadır. İlk defa şahit olduğumuz ya da gerçekçi olmak gerekirse çok uzun yıllardan beri görmek isteyip de göremediğimiz gelişmeleri, ülkemizin her ekonomik, siyasi, politik, kültürel ve dış siyasetinde görüyoruz. Dahası görmeye devam etmek istiyoruz. Bundan çok değil birkaç yıl öncesine kadar, hep 70 yıl öncesinden bahseder, yıllar öncesinde büyük bir özveri ile gerçekleşmiş güzellikleri ile övünürdük. Ne yalan söyleyeyim, 70 yıl önce olanlar ile övünürken içinde bulunduğumuz durumun vahametini gördükçe de ters giden bir şeylerin de mevcut olduğunu hep düşünürdüm.
GEÇMİŞLE ÖVÜNMEK
Bugün bakıyorum da, sanki geçmişle övünmek, eskisi gibi ülke insanın geleceğini kör etme derecesinde değil gibi… Sanki artık geçmişteki başarılar, gözlerimizin geleceği görmesini, akıllarımızın gelecek için planlar yapmasını engellemiyor gibi. Sanki artık Türkiye büyük ve yeni değişimlerini, halkın iradesine uygun bir şekilde yaratmaya, yaşamaya çalışıyor gibi. Sanki artık sadece konuşan değil, fikri olduğu için düşünen bir Türkiye’de var gibi…
Açık ve doğru konuşmak gerekirse, artık itiraf etmenin zamanın geldi. Türkiye bundan önce çok az dönemlerinde şahit olduğu uygulamalarına, tabularını yıkmak pahasına da olsa, bugünkü iktidar sayesinde şahit oluyor. Nitekim 1950’li yıllarından günümüze değin yapılan seçimlerde, halktan en çok iltifat görmüş, hür ve demokratik ortamlarda yapılmış anayasa değişiklerinde %67 ve %58 gibi güçlü destek almış ender iktidarlardan birisi. Anladığımız kadarıyla bugün iktidarda olanlar, milletin arzu ve isteklerini kendilerine dert edinmişler, milletin düşünce ve fikirlerini de yine kendi politikalarını oluşturmakta kendilerine rehber edinmişler. Buradan çıkarılması gereken sonuç şu olmalıdır. İnsanlar neyi başarmışlarsa, o başardıkları şeyi sevdikleri ve ona inandıkları için başarmışlardır. İnsanların sevmediği, kendilerine uygun görmediği, anlamadığı şeyleri yapıp başardıkları çok sık rastlanan bir durum değildir. Tıpkı bunun gibi, yakın veya uzak geçmişimizde dahi kazanılan tüm başarılar, milletimizin inanç ve arzularının, milletin iradesini temsil eden iktidarlar veya temsilcileri aracılığı ile gerçekleşmiştir. Hiç kuşku yok ki bunun en güzel örneği, kuruluş savaşı ve Türkiye cumhuriyetinin kuruluş destanıdır.
HAYIRDA YARIŞMAK
Ben önümüzdeki seçimlerde tüm partilerimizin güçlü Türkiye’nin inşası için milletin karşısına çıkacaklarına inanıyorum. Ancak 2023 Türkiye’sinin planlarını yapan bir iktidarın karşısına, 1923 Türkiye’sinin şart ve uygulamalarıyla çıkmak, en iyi tabirle, 1923 Türkiye’sini şekillendirenleri anlamamak, çağdaşlık ve uygarlığın değerlerine yabancı kalmak, asrın medeniyet seviyesinden bihaber olmak manasına gelir. Millet inanç, düşünce, eylem sahasında, gelişimini engelleyen tüm setlerin kaldırılmasını talep ederken, bu taleplere yabancı kalanlar, görmezden gelenler ve kayıtsız duranlar, bu oranda milletin teveccühüne mazhar olacaklarını da bilmelidirler. Türkiye başarılı iktidar kadar, başarılı bir muhalefete sahip olmak zorunluluğundadır. Bu iktidarın başarısının ve performansının artmasına neden olacaktır. “Hayırda yarışınız” kutlu ve şerefli ibaresi de bize bu gerçeği bildirmektedir.
Türkiye cumhuriyeti iktidar ve muhalefeti ile 2023 Türkiye’sini şekillendireceği yeni bir dönem için milletin karşısına çıkarken, hiç kuşku yok ki millet kendi iradesine uygun olan “Güçlü Türkiye” kavramına en yakın olana bu görevi verecek ve yine bu görevi verdiklerini yine mecliste diğer görev verdikleri ile denetleyecektir. Ne diyelim hayırlısı olsun…