Her gün Annelerimizin olsun
Bazı günler sabahın erken saatlerinde Kordon’ inip günün ilk ışıklarıyla dalgalarda oluşan pırıltılar eşliğinde çayımı yudumlamak bana hep huzur vermiştir. Böylesi huzur anlarımdan birinde ” bu haftaki konum ne olsun?” düşüncesi beynimi kemirmeye başlamıştı. Derken, almanak aklıma geldi. Ardından da yaklaşmakta olan Anneler günü. Ömür boyu sırtımızda taşısak da haklarını ödeyemeyeceğimiz Annelerimiz. Bizim için katlandıklarının tarifi olmayan kutsilerimiz. Bazılarının, “unutkanlıklarından” olsa gerek çok fazla akıllarına getirmediği, Anneler. Kimilerinin de bakmaktan imtina edip huzur evlerine ve bakıcı eline terk ettiği kıymet darlarımız. Hayatta iken kıymeti bilinemeyen, yitirildikten sonra hayıflanılan en değerli varlıklarımız. Eli öpülesi Analar. Hiç aklımdan çıkmayan Analarımız aklıma geldi. “Bundan daha mükemmel bir konu olabilir miydi? Elbette hayır. E, hadi o zaman, ne duruyorsun? Başla yazmaya” diye söylendim kendi kendime ve başladım Annem için, tüm Anneler için yazmaya. Hepimizin bildiği serencamlarını önemine binaen kısaca da olsa yeniden hatırlayalım. Rahme düşürüldüğümüzden itibaren metabolizmaları müthiş bir değişime uğrar. Anatomik yapıları başta olmak üzere, duygu, düşünce ve his dünyaları akıl almaz oranda farklılaşır. Değişen beden ve ruh haletleriyle olmadık sancılara katlanırlar. Sonuçta, bin bir zahmetle dünyaya getiriliriz. Bedenlerinden beden, canlarından can verirler. Etle tırnaktan öte bir bağdır bu. Tarifi imkânsız olandır. Aynı bedende iki can gibi. Peşi sıra duyguların duygusu “analık şefkati” devrededir. Merhamet ve sabır devrededir. Ki, ne sabır. Dağları un ufak edecek cinsten bir sabırdır o. Bunlar, Rahmanın Annelere ve dolayısıyla evlatlarına bir lütfudur.
KORUYUCU MELEK
Acz ve fakr-u zaruret zamanlarımızın koruyucu meleği onlardır. Hayatımızın en zor anlarında yanı başımızdadırlar. Beslenmemizden, yürümemize, eğitimimizden, sağlımıza değin, hiç yüksünmeden uğraşır dururlar. Yıllarca didinirler. Geceleri gün, günleri gece olur. Çekilmedik sıkıntı, çile kalmaz evlatlar uğruna. Yemeden yedirir, giymeden giydirirler. En ufak bir beklenti dahi akıllarının uçundan geçmez. On sekiz yaş saçmalığını elinin tersi ile iterek, son nefese dek kol kanat gererler. Dişi kuş misali, aşiyanımızın mimarıdırlar. İşte, onları kutsalımız yapan, baş tacımız yapan bu ve benzeri nice hassalarıdır. Vatan denince, Bayrak denince, Ezan denince peşi sıra akla gelmeleri bundandır. İşte, bu yüzden “Analarımız” bu denli kutsaldır. Bundan dolayı “ Rabbin yalnız kendisine tapmayı ve ana babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı “Öf” bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin.” Diye emretmiştir. Cenneti onların ayakları altına sermiştir. Yaradan, önce bizi onlara, sonra onları bize emanet etmiştir. Fedakârlığın uçsuz bucaksız vahasında öncelikle Analarımız vardır. Tarif edilmez merhametleri ile muamele ederler evlatlarına. Kız-erkek ayırt etmeden. Madalyonun öteki yüzünde, zamanı gelince bizler varızdır. Var mıyızdır? Yok muyuzdur? İşin bu ciheti yaman bir muamma. Bu gün bir kısım “evlatlar” maalesef yoktur. Onlara layık evlat olabildik mi? Sorusunun yanıtı kocaman bir “hayır”dır, bu tür” insanlar” için. Cevabı evete çevirebilmek adına, iş işten geçmeden özümüzü gözden geçirmeliyiz. Bunu yaparken de hayatın ilk yarısında, aşağıdaki türden hezeyanlarımızı unutmalıyız.
13 Yaşında “ Aman be! Öffff! Anne, yine ne var! “
16 Yaşında “ Anne -moruk- beni rahatsız etme demedim mi!? “
18 Yaşında “ Bıktım usandım! Bu evden gitmek istiyorum! “
25 Yaşında “ Hep haklıydın Anne, seni çok özlüyorum! “
30 Yaşında “ Anneme dönmek, onu görmek istiyorum! “
50 Yaşında “ Annemi kaybetmek istemiyorum, bağışla Anne! Affet beni! “
70 Yaşında “ Annem hayatta olsaydı benim için her şeyi yapardı “
Ömrümüzün seyri, hayatın ikinci yarısına dair olan söylemlere denk düşmeli. Çünkü Analarımız her şeyin en iyisine layıktır. Anneler biriciktir. Bende, biricik Anneme” seni çok seviyor ve ellerinden hürmetle öpüyorum” diyor ve Anneler gününü kutluyorum. Bu vesile ile de tüm eli öpülesi Annelerin de “Anneler Gününü” kutluyorum. Her gün ve günümüz Annelerimizin olsun, Analarımızla dopdolu olsun. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin. Sevgi ve hürmetlerimle, sağ ve esen kalınız.