Yunanistan-Makedonya Arasındaki Antik Deliryum
Kimsenin kendisine ait olmayanı talep etmeye hakkı yoktur. Başkalarının tarihini çalarak, yeni ve ispat edilmeyen bir tarih oluşturulamaz.”1 Yunanistan Cumhurbaşkanı, Prokopis Pavlopulos bu sözleriyle, Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti’nin tarih üzerine ortaya attığı iddiaların yanlış olduğunu söylemiştir. Öteki taraftan Pavlopulos, Makedonya’da Yunan kimliğinin mevcut olması iddiasına vurgu yapmıştır.
Yugoslavya’nın dağılmasından bu yana, Yunanistan “Makedonya” kelimesinin Üsküp tarafından kullanılmasını reddetmektedir. Çünkü bu isim Yunanistan’ın kuzeyinde bulunan bir bölgeye de verilmiştir. Bundan dolayı, Üsküp’ün gelecekte toprak iddialarında bulunabileceği düşüncesi Atina’yı rahatsız etmekte olup, güvenliği için bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Atina aynı zamanda, Üsküp’ü Yunanistan’ın tarihsel mirası olan bazı sembolleri de kullanmak ile suçlamaktadır. Bu durum iki komşu ülkenin istikrarlı ilişkiler kurmasını engellemekte olup, iki ülke arasındaki diyalog zeminini de ortadan kaldırmaktadır.
1 “La Macedonia è Greca? La Disputasulnomenon è Ideologicamastorica”, Il Fatto Quotidiano, http://www.ilfattoquotidiano.it/2016/10/24/la-macedonia-e-greca-la-disputa-sul-nome-non-e-ideologica-ma-storica/3118038/, (Erişim tarihi: 23/06/2017).
Makedonya’daki kritik siyasi durum, iç sorunlardan da beslenmektedir. Sosyal Demokrat Zoran Zaev liderliğindeki yeni hükümet, göreve başladığı günden beri Makedonya’da uzun süredir devam eden siyasi istikrarsızlığın sona ermesi için çabalamaktadır. Üsküp’ün yıllarca uğraştığı ve herhangi bir sonuç alamadığı diğer bir konu ise, Avro-Atlantik uluslararası örgütlere entegrasyonun sağlanamamasıdır. 14 Haziran 2017 tarihinde Makedonya Dışişleri Bakanı, Nikola Dimitrov Atina’yı ziyaret etmiştir. Bu ziyaretle Dimitrov, Üsküp-Atina arasındaki ilişkileri yeni ve olumlu bir seviyeye taşımayı hedeflemiştir. Dimitrov, Makedonya diplomasisinin başarılı isimlerden biridir. 2001 yılında Makedonya’da yaşanan Slav-Arnavut kesimleri arasındaki silahlı çatışmaları sona erdirmek için Dimitrov, Makedonya’nın anayasal isminin Bush Hükümeti tarafından tanınması amacıyla 2004 yılında girişimde bulunmuştur. Bu durumda Üsküp, Makedonya’nın anayasal isminin güçlü uluslararası aktörler tarafından tanınmasını sağlayarak, ülkedeki iç çatışmaların sona ermesini de sağlayacaktır. Dimitrov’un seçtiği diplomatik yol, Lahey Uluslararası Mahkemesi’nde Yunanistan’a karşı avantaj sağlamıştır. ABD Hükümetinin Makedonya anayasal ismini tanıması, bu ülkenin Yunanistan ile yapabileceği müzakerelerin önünü kesmiştir.
Kasım 2004 yılında, Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molyviatis, Lahey’in kararının Yunanistan’ın Lahey Uluslararası Mahkemesi gibi önemli uluslararası kurumlara karşı güvenini sarstığını iddia etmiştir. Nisan 2008 yılında, Bükreş’te düzenlenen Yüksek Düzeyli NATO toplantısında oybirliği ile alınan kararda, Üsküp’ün isim meselesinin çözümü, üyelik daveti için bir ön koşul olarak belirlenmiştir. Bu durum Makedonya’nın NATO üyeliğini olumsuz etkilemiştir.PASOK lideri, Bükreş Zirvesi’nde NATO’nun aldığı kararı, Üsküp’ü Yunanistan’a karşı savunan stratejik bir adım olarak nitelendirmiştir. 2007 yılında olup bitenleri gözden geçirecek olursak, Karamanlis Hükümeti 1992 yılında Atina’yı temsil eden siyasi liderlerin görüşlerini yineleyerek Yunanistan-Makedonya arasındaki isim meselesini bir çıkmaza götürmüştür. Atina, bu meselenin çözülmesi için belirleyici faktörün coğrafi konum olmasında ısrar ederek Üsküp’ü uzlaşmadan kesin bir şekilde uzaklaştırmıştır. Ekim 2009 tarihinden bu yana Yunanistan Başbakanı Yorgos Papandreu, komşu ülkenin isim meselesini çözmek adına Nikolas Gruevski ile on kez bir araya gelmiştir. ABD ise, Karamanlis Hükümetinin Makedonya meselesinde yapıcı olmadığını ifade etmiştir. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, Syriza-Anel Koalisyon Hükümetinin iç dengelerinden yola çıkarak 2015 yılında güven artırıcı önlemler tanıtımına başlamıştır. Yunanistan’ın bu girişimi karşısında, Üsküp’ün tutumu başta olumsuz olmakla birlikte, zaman içerisinde olumlu bir seyir almıştır. Son derece samimi bir zeminde gerçekleşen Dimitrov-Kotsias görüşmesi, iki ülke arasındaki uzlaşmayı kolaylaştırarak yeni bir atmosfer yaratabilecektir. Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti adını geçici olarak kullandığı için Yunanistan Üsküp’e, NATO’ya giriş müzakerelerine başlaması konusunda yeşil ışık yakabilecektir. Ancak geçici çözümler yerine iki ülkenin kalıcı ve uzun vadeli bir çözüm için bir araya gelmesi gerekmektedir. Üsküp Hükümeti, Yunanistan ile yaşadığı isim sorununun çözüme yakın olduğunu iddia etse de bu durumun pek gerçekçi olmadığı açıktır. Avro-Atlantik uluslararası örgütler, yeni üye alımında, komşularıyla olan sorunlarını çözen ülkelere kapılarını açacaklarını net bir biçimde belirtmişlerdir. Sonuçta Makedonya’daki büyük sorunların henüz aşılmadığı görülmektedir. Böylece, Makedonya’da eski anayasanın hala yürürlükte olması etnik çatışmalarının kalıcılığını göstermektedir. Ayrıca Üsküp’ün komşularına yönelik toprak iddialarını sürdürmesi, düşmanca propagandalara devam etmesi ve Avro-Atlantik örgütlere üye olmak için Yunanistan’ın tutumunu görmezden gelmesi gibi olumsuz gelişmeler, Makedonya’nın entegrasyon sürecini zorlaştırmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Erjada PROGONATİ
1 “La Macedonia è Greca? La Disputasulnomenon è Ideologicamastorica”, Il Fatto Quotidiano, http://www.ilfattoquotidiano.it/2016/10/24/la-macedonia-e-greca-la-disputa-sul-nome-non-e-ideologica-ma-storica/3118038/, (Erişim tarihi: 23/06/2017).