Bir bayramı daha geride bıraktık.
istemeyerek de olsa çocuklu-
ğumdan kalan o neşeli coşkulu
bayramları mazide olsa da hatırlamadan
yapamıyorum. Komünist bir rejimde
büyüdüm. Komünizmin ateist
bir rejim olması nedeniyle sadece
Türk gençliğine değil, Bulgar gençli-
ğine de ibadet yolları kapalıydı. Ne
Türk gençleri camiye gidebilirdi ne
de Bulgar gençleri kiliseye.
Kasabada büyüdüğüm için bayramlar
sönük geçiyordu. Kasabamızda
hem Cami hem Kilise bulunuyordu.
Her iki mabet arasında mesafe
yaklaşık iki yüz elli metre civarındaydı.
Kilise çanı her pazar Hıristiyanları
ayin için kiliseye davet ediyordu.
Zamanla kilise çanının pazar ayini
için sesi daha az duyulmaya başladı.
Ancak Hıristiyanlardan birisi ahirete
göç ettiğinde, kilise çanın sesi
cılız da olsa duyulurdu. Caminin minaresinden
yükselen ezan sesi ise bir
daha duyulmayacak şekilde susturulmuştu.
Bulgaristan’ın Kırcaali bölgesi
köylerinin nüfusunun yüzde yüz Türk
olması nedeniyle kasabadaki durum
diğerlerinden daha farklıydı. Bayramlar
daha coşkulu kutlanıyordu. Çocuklar,
bayramı doyasıya yaşabiliyorlardı.
Köylerde bayramlar üç dolu gün
kutlanır ve Arife günü öncesine
“akıtma günü” denirdi. Akıtma gününde
ocaklara saç kayası konur, sı-
vılaştırılmış hamur saç kayasının üzerine
belirli miktarda dökülerek pişirilir,
pişirilen akıtmalardan komşulara
ikram edilirdi.
Çocuklar ise yeni kıyafetleriyle
bayram hazırlıklarına başlarlardı.
ikinci gün ise “pişi” pişirilirdi. Çocuklar,
özel yapılmış olan pişileri
düşmemesi için değneklerle köy içinde
toplarlardı. Kasabadaki yaşlılar
bayram günü namaza giderler, köylerdeki
gençler ve çocuklar da kontrol
olmadığından dolayı büyükleriyle
birlikte bayram namazına katılırlardı.
Bu durum 1984 yılının sonuna
kadar sürdü. O sene Bulgar Komünist
rejimi ülke içinde Türk ve Müslüman
olmadığına karar verip, isimlerini
Bulgar ve isevi isimleriyle değiştirmeye
karar verdi. Türklerin mevtaları
Hıristiyan adetlerine göre defnedilmeye
başladı. islam âleminin baskı-
ları neticesinde sadece merkezi camiler
açık kalırdı. Bu durum 1990
yılında Komünizmin çökmesine kadar
devam etti. Bugün, doğduğum
kasabada camiden yükselen ezan sesiyle
birlikte kilise çanının neşeli sesini
duyabilirsiniz. Bu güzel birlikteli-
ğin tekrar kör emellere kurban gitmesine
hep birlikte müsaade etmeyelim.
Tekrar o karanlık yıllara
dönmemek için kör ve sağır
milliyetçiliğin önünde var gücümüzle
duralım. Dünya hepimizin
dünyasıdır.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce