DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3409407-0.85267%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

167 okunma

Türkiye-Yunanistan ilişkilerine bir bakış 1

ABONE OL
31/05/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye ve Yunanistan, ulusal bağımsızlıklarını kazanmalarına kadar uzun bir tarihsel birlikteliği paylaşmışlardır. İstanbul’un Türkler tarafından fethinden 19. yüzyılın sonlarına kadar Yunan ulusu, Türklerin egemenliği altında Osmanlı Devleti’nin sosyo-ekonomik yaşantısında olduğu kadar, askeri ve siyasi yaşamında da etkin roller üstlenerek aynı kadere ortak olmuşlardır. Böylesine uzun bir süre birlikte yaşamış olmasına rağmen, Osmanlı Devleti içerisinde Yunanlıların ulusal kimliklerini koruyabilmiş olmalarının belki de en önemli nedeni, Osmanlı toplumsal sistemindeki yapılaşma olsa gerek.

Yunan kökenli halklar içerisinde ulus bilincinin yerleşmeye başlamasıyla birlikte, Osmanlı Devleti’ne karşı yoğun bir bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. Yunan ‘başkaldırısı’ Osmanlı Devleti’nin Avrupa ve Balkanlar’dan atılmasında çıkarlarının gerçekleştirilmesi açısından yarar gören İngiltere ve Rusya gibi diğer devletler tarafından da desteklenmiştir. Yunan başkaldırısı, ancak 1830’larda ulusal bağımsızlığın kazanılmasıyla başarıya ulaşabilmiştir.

1830’lardan başlayarak, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da toprak kaybetmeye başlamasıyla birlikte, Yunanistan’la Osmanlı Devleti arasında büyük oranlarda insan değişimleri, göçler yaşanmış ve giderek karşılıklı bir azınlıklar sorunu ortaya çıkmıştır. 1830 yılında hazırlanan Londra protokolü ile Yunanistan sınırları içinde kalan Müslüman toplumunun azınlık hakları garanti altına alınmaya çalışılmıştır.

1912-1913 Balkan Savaşları ile birlikte, Osmanlı Devleti’nin toprak kayıplarından Yunanistan sürekli olarak genişleyen taraf olarak kazançlı çıkmıştır. Bu çerçevede yeni kitlesel göçler yaşanırken, azınlıklar sorunu giderek daha derinleşmiştir. Bu bağlamda, Yunanistan’ın dış politikasında uzun dönemli etkileri gözlemlenen ‘Megali İdea’ politikasının bu dönemde hızlı bir gelişme gösterdiği söylenebilir. (Megali İdea; Büyük Düşünce yani Büyük Yunanistan terimine karşılık gelmektedir.)

Tarih boyunca Yunanistan’la bizi karşı karşıya getiren birçok sorun olmuştur. Bunlar tarihsel süreçleri sırasıyla; azınlık sorunu, Kıbrıs sorunu, Ege Denizi’ne ilşkin sorunlardır. En önemlisi ise Türkiye’nin sessiz kalarak ve en acısı mücadele etmeden verdiği 12 adalarımızdır…

Türkiye belki de hiçbir ülkeyle bu kadar antlaşma yapmamış ve sorun yaşamamıştır. Yunanistan’la Türkiye’nin sırasıyla tarihte yaptığı antlaşmalar;

 

1913 TARİHLİ ATİNA BARIŞ ANTLAŞMASI

Balkan savaşlarından sonra, 1–14 Kasım 1913 tarihlerinde Atina’da Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında görüşmeler başladı ve 1913 Atina Barış Antlaşması, Türkiye ile Yunanistan arasındaki savaş halini ortadan kaldıran antlaşma olarak imzalandı. 1913 Atina Barış Antlaşması’nda, Yunanistan’a terk edilen topraklarda kalan, Yunan uyruklu Müslüman Türklerin korunmasına ve özellikle başmüftülük, müftülükler ile vakıflara ilişkin hükümler dikkat çekicidir.

SEVR ANTLAŞMASI

1920 tarihli Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına Dair Sevr Antlaşması’nın 14.maddesine göre, Yunanistan, Müslümanların aile ve kişisel hukuk ile ilgili sorunlarının Müslüman örf ve adetlerine uygun olarak çözülmesi için gerekli bütün tedbirlerin alınmasını kabul eder. Ayrıca Yunanistan camilerin, mezarlıkların ve Müslümanlara ait diğer dini kurumların korunmasını karşılamayı üstlenir. Şu anda var olan vakıflar ve Müslümanlara ait dini kurumlarına tam olarak tam tanıma ve bütün kolaylıklar sağlanacak ve Yunanistan bu çeşit özel kurumlara garanti edilen gerekli kolaylıkların yeni dini ve hayır kurumlarının sağlanmasına karşı çıkmayacaktır.

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI

Lozan Barış Antlaşması’nın 42.maddesine göre, Yunanistan hükümeti, Yunanistan’daki ‘Müslümanların’ aile durumlarıyla statüleri ile ve aile hukuku ile kişisel durumların statüleri, kişi halleri konusunda, bu sorunların, söz konusu ‘Müslümanların’ Batı Trakya Türk azınlığının gelenek ve görenekleri uyarınca çözümlenmesine elverecek bütün tedbirleri kabul eder. Bu tedbirler, Yunan hükümeti ile ilgili azınlığın temsilcilerinden kurulu özel komisyon tarafından düzenlenecektir. Anlaşmazlık çıkarsa, Yunan hükümeti ile Milletler Cemiyeti Meclisi, Avrupalı Hukukçular Batı Trakya arasından birlikte seçecekleri bir üst hakem atayacaklardır. Yunan Hükümeti söz konusu Batı Trakya Müslüman Türk azınlığına ait camilere, mezarlıklara ve diğer dini kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığın Batı Trakya’daki vakıflarına dini kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Yunan hükümeti, yeniden dini kurumlar kurulması için gerekli hiçbir çabayı engellemeye çalışmayacaktır.

Dikkat edileceği gibi, Lozan Barış Antlaşması’nın 42. maddesi ile Sevr antlaşmasının 14. maddesi benzerlik göstermekte olduğu gibi, Yunanistan’daki azınlıkların korunmasına yöneliktir. Ancak tarihe bakıldığında maalesef Yunan hükümeti Lozan Antlaşması’ndan hemen sonra bu maddeleri ihlal ettiği gibi. Kamulaştırma bahanesiyle Yunanistan daki bir çok cami, mezarlık ve vakıf mallarına yıkmıştır….

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP