DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Adnan Fişenk

Adnan Fişenk

16 Temmuz 2024 Salı

    BÜYÜK TÜRKİYE

    BÜYÜK TÜRKİYE
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Adnan Fişenk

    Türkiye içeriden ve dışarıdan bir kuşatılma karşısında bir mücadele ortaya koyarken. Malum mülteci akını sonucu bunların ekonomik ülkemize maliyetleri, ülke içindeki düzeni ister istemez bozmaları, Türk halkını bezdirdikleri kadar devleti de zor durumda bırakmaktadır.
    Ayrıca devlet
    Bir taraftan Covit ile boğuşurken, diğer taraftan tarihinde ilk defa böylesine büyük oranda karşı karşıya kaldığı Orman yangınları ( Pkk’lı hainlerin taşeron olarak kullanıldığı sabotajlardan bahsedilmektedir) diğer yandan yaşanan Türkiye tarihinde ilkler anlamında büyük felaketlere kendi gücü ve imkanlarının akıllıca yönetilerek karşı koymaktadır.
    Türkiye biranda beklenmedik bir şekilde neredeyse Doğal afetlerle yaşar hale gelmiştir, bu kadar büyük sıkıntılarla süper güç dediğimiz devletler bile baş edemezken, hamd olsun Ülkemiz bunca sorunlara ve güçlüklere karşın heryere herşeye Hızır gibi yetişmekte vatandaşlarının yaralarını anında sarıp sarmalamaktadır.
    Bunca Denizlerimiz de ki Müsilaj, Ülkemizde ki Depremler , Heyelan, Aşırı yağışlar nedeni ile meydana gelen su taşkınları, akabinde ortalığı perişan eden seller, Kıbrıs ve Mavi Vatan mücadelesi, Karabağ da üstlenmiş olduğu rol, bu kadar sıkıntıya ilaveten sıkıntılar bittimi, bitmedi ayrıca akın, akın gelen insanların oluşturduğu İnsan seli, bunların doyurulmaları, barındırılmaları gibi Türkiye üzerine akan düzensiz göçlerede göğüs germeye devam eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
    Bu olağan dışı farklı felaketler neticesinde büyük bir maddi maliyeti de Türkiye’nin sırtına yüklemiştir, bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye dimdik ayaktadır. Bütün bu olumsuzluklar olmasına karşın Türkiye her alanda mevcut öz kaynaklarını iyi yöneterek her alanda başarılı olarak engelleri birer birer aşmaktadır.
    Bunun yanı sıra; adı müttefik olan ülkeler bu doğal felaketlere ve bilinçli provokasyonlara karşı her zaman ki gibi ilgisiz ve görmemezlikten gelmektedirler. İlahi adalet kendilerini de küresel iklim değişikliğinin içinde kıstırmıştır. Terör örgütü hamisi bu Emperyalist, sözüm ona adı müttefik güçler dostane maskelerinin ardındaki gerçek yüzleri olan hasmane yaklaşımlarına aralıksız her alanda devam etmektedirler.
    Türkiye bu numaralara kanmamaktadır.
    Türkiye bu Emperyalist güçlerin bu örgütlere sağlamaya hız kesmeden devam eden her türlü silah, finans desteklerine karşı geçmişten günümüze kadar hala Osmanlı tokadını ağızlarının ortasına çakmaktadır.
    Bu organize terör örgütleri ile Pkk-Pyd, Feto terör örgütü, Deaş, Dhkp/c gibi irili ufaklı pekçok terör örgütlerine karşı büyük Türkiye her alanda dağda, şehirde, ekonomide, eğitimde, yurt içinde, yurt dışında, sınır ötesinde mücadeleler içindedir. Türkiye için Yugoslavya tuzağı kuran Emperyallere ve onların işbirlikçisi maşalarına bugün Afganistan çok iyi bir örnektir. Amerikancı Afganlar şuanda dapdazlak orta yerde o güvendikleri Amerikalılar tarafından orta yerde bırakılmışlardır. İşte tamda bu bağlamda İrak da Saddam zamanında bişekilde içimize mülteci olarak soktukları, mülteciler arasına gizlenmiş Pkk lı hainler ile, sonrası aynı numara İle Suriye’den öyle veya böyle mazlum insanların arasında yine bizim üstümüze yıktıkları, yine Taliban baskısı İle Amerika İçin şimdiye kadar savaştırdıkları Amerikancı işbirlikçilerini de gelen Afganlılar arasına serpiştirerek ülkemize sokabilecekleri hainleri tespit ederek, mazlum mülteciler arasından ayıklanmalıdır. Aksi takdir de ülkemizin düzeni bozularak, bizleri hem mevcut hainler ile hemde mülteci adı altında aralarına sızan provokatörlerle geçmişte ve günümüzde içimize sokarak adeta serseri bir mayınlarla yaşamaya zorlamaktadırlar.

    Oyun bununla da bitmemektedir, Ekonomisi bitmiş beş parasız kalmış Yunanistan ve onun kuyruğu Güney Kıbrıs’ı da zaman, zaman Türkiye’nin Hava, Deniz ve Kara sınır ihlalleri ile tahrik ettirmektedirler. Mültecileri itme adı altında Türkiye içine hapsetmektedirler, Yunanistan da Amerika tarafından bizzat atılan adımlar ve istihdam edilen silahlar Türkiye ye yönelik hamleler olduğu apaçık ortadadır. Onun için Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı yapılan geçmiş tarihte ki 15 Temmuz hain Fetö terör örgütü kalkışması bunun en bariz örneğidir. Buradan hareketle masumane görünen mültecilerin aşırı miktarda ilticaları ülkemize yönelik çok önemli Milli Güvenlik sorunudur, bunu göz ardı etmek saflıktır, ilerde telafisi imkansız sorunlara neden olmasını şimdiden görmek hayalperestlik değildir. Hulasa bu durumlara şimdiden sağ duyulu yaklaşımdan ziyade, aşırı dikkatli ve çok şüpheli yaklaşılmalıdır.
    Avrupa ülkelerinin mülteciler konusunda ki duyarlılığı, onlara karşı almış olduğu net önlemler konusu, ilkeleri gibi tedbirler, birebir bizde de uygulanmalıdır.
    Göç ederek ülkemize geçmişten bugüne, bugünden sonrası İçin gelecekler içinde çok sıkı takiplerinin yapılabileceği bir Göç Bakanlığı devreye alınmalıdır.

    Bu göç edilmeye mahkum edilenlerin herbirinin her adımı yakın takipte olması Egemenliğimizi çok yakından ilgilendiren hassas bir konudur. Vicdan elbette çok önemlidir, ama acımak adına acınacak bir duruma bu ülkenin düşmesi demek Büyük Orta Doğu (BOP) projesinin zaferi demektir. Bize bu ülkeyi diğer ülkeler gibi kimse hediye etmedi kendi egemenliğimizi kendimiz kanımızla canımızla bedelini ödeyerek emperyalist güçlerden Söke, Söke aldık onun İçin daha büyük sıkıntılar olmadan göç krizi ve düzensiz mültecilerle ilgili acil önlem planları derhal yapılarak uygulanmalıdır.
    Türkiye’nin göç konusunda tüm harcamaları BM tarafından karşılanmalıdır.
    Türkiye düzensiz göçmenlerin ciddi bir istihbarat çalışmasını öncesi ve sonrası takibi devam edilerek yapılmalıdır.

    Tespiti edilen Amerika İçin Afganistan da veya başka bir ülkede çalışan ajan veya savaşanlar, ayrıca terör örgütleri ve yabancı istihbarat örgütlerine ajanlık yapan ajan ve teröristler tespit edilmeli, tespit edilenler derhal sınır dışı edilmelidir.

    Ankara – Altındağ olayları bizim için çok önemli bir örnek olmalıdır. Halkımız ve Mülteciler arasındaki yaşam ve kültür farkının nelere mal olabileceği hiçbir zaman gözardı edilmemelidir, Bu geçici misafirlere Türk Milletinin hassasiyetleri, özellikleri, ananesi, toplumsal değerleri ilgili bilgilendirilmelidir.

    Yani misafir misafirliğini bilmelidir, tam tersi bir hava İle ev sahipliğine biranda soyunurlarsa, toplumun sinir uçları İle oynarlarsa kendileri için bir felaketin de fitilini ateşlemiş olurlar.

    Burada mültecilerin kendi içlerinde oluşan suç örgütüne yatkın olanlarına, çeteleşenlere, ırz düşmanlarına, katillere, hırsızlara bizatihi suç makinalarına kendileri de engel olmaları gerekmektedir.

    Gerçek anlamda sağ duyulu mülteciler ayrımcılığa uğratılmadan, onurlarıyla yaşamalarını sağlamanın önü açılmalıdır.
    Mültecilere karşıda nefret söyleminden kaçınılmalıdır.
    Herşeyden önce karşımızda evinden barkından, ülkesinden edilmişlerin bizim gibi bir İnsan olduğunu bizim ihtiyaçlarımızın onlar İçinde olmazsa olmazı olduğunu unutmayarak, onların yerine kendimizi koyarak empati yapmak bir insanlık görevidir.
    Özellikle nefret söylemlerinden kaçınmak İnsani bir görevdir.