16 Temmuz 2024 Salı
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Sevgili Meslektaşlarımızla, bir “10 Ocak Gazeteciler Günü”nü daha içimiz buruk ve hüzün içinde karşılıyoruz!,
“Kutluyoruz” diyemiyoruz çünkü, basın çalışanları, önceki yıllara göre daha
“iç karartıcı” bir ortamda giriyoruz.
2024’ün ilk haftasında geriye dönüp de geçen yıllara baktığımızda tablo mesleğimiz adına hiç de iç acıcı değil.
2024 Yılına dönüp baktığımızda da yaşam, geçim riskinin yanına bir de işsizlik eklenerek 2024 yılına girmiş bulunmaktayız.
Başta savaş halindeki Ukray’na ve Rusya’da görev yapan meslektaşlarımız olmak üzere birde sahneye katliamları ile İsrailin çıkarak, Pervasızca katlettiği masum Çocuklar, Kadınlar, Yaşlılar, sivil insanlar yetmiyormuş gibi Gazze’de yaptığı insanlık dışı işgal, yağma, işkence ve katliamları dünya’ya haber olarak duyuran gazetecileri de vahşice davranıp işkence ederek, sert şekilde darp ederek Filistin de meslektaşlarımızdan 112 Gazeteciyi gözlerini kırpmadan Şehit etmişlerdir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu şekilde organize bir cinayete Gazeteciler uğramamıştır.
Bu Katliamcı İsrail’i Tüm Dünya ki meslektaşlarım adına şiddetle kınıyor, bu işlediği soykırımı ve cinayetlerinden hesap sorulmasını Uluslararası Ceza Mahkemesinden talep ediyorum.
Dünyanın dört bir tarafında her türlü zorlu koşullarda doğal afetler, depremler, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar, ekonomik buhranlar gibi çok zor şartlar altında görevini ifa etmeye çalışan meslektaşlarımıza yapılan mesleki, fiziki saldırılar, ekonomik baskılar, iş kısıtlığı, işsizlik kısaca tüm baskılamaların ve çatışmaların içinde görev yapmaya çalışırken bişekilde dolaylı veya dolaysız zarar gören, yaralanan, can veren,
Aralarında esir alınan, İşkenceye maruz bırakılan, yaralanan, sakat kalanlar, hayatını kaybedenler olmak üzere işlerinden edilen, işsizliğin üzerinde baskı aracı olarak kullanılan, Yaşam kaygısı yanında birde geçim kaygısıyla savaş veren, Basın çalışanları dünya da sayıları yüzlerle ifade edilebilecek oranda işsizliğe mahkum olmuşlardır.
“Çalışan” gazetecilerin ise (Gazeteci her zaman gazeteci’dir. Çalışsa da, çalıştırılmasa da, yaşlanıp emekli olsa da, çalışan gazeteciler diyerek ayrıştılmayı da anlamış değilim doğrusu)
ne yazık ki “iş güvencesi” mensubu oldukları kurumlarının yönetimi ile ters düşersem işimden olursam kaygısı içinde, Diğer yandan “yıpranma hakkı” bişekilde olamayanlar
Ve yasaklar, vs uydurma nedenlerle Gazetecilerin artık yasaklanmaya da başlandığını duyuyoruz,
Birçok ülkelerde meslektaşımızın akreditasyonu iptal edildiklerini duyuyoruz haklı nedenlerin dışında bu uygulamaları kabul etmiyoruz.
Bağlı kuruluşlara da “Yasaklı gazeteciler” alınmıyor deniliyor gerekçelerini öğrenmek istiyoruz. Elbette ortada bir suç varsa, suçlusu da vardır. Hiçbir bireye suçlu ise farklı davranılamaz, Ama suçu olmayanlara da keyfi uygulama yapılamaz.
Basın çalışanları 2024’yılına daha çok işsizlik ve daha çok hak kaybı ve yaşam riski ile giriyorlar.
”Çalışan Gazeteciler Günü” Tarihçesi :
Meslektaşlarımızın ve ilgili kişilerinde bildiği gibi 1961 yılında ilan edilmişti.
O tarihte gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldılar.
Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla, sendika binası önünde toplanarak Vilayet’e kadar bir yürüyüş yaptılar.
Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise Sendika’nın öncülüğünde, ”BASIN” adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar.
O tarihten sonra 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlandı.
1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak, “Bayram” olmaktan çıkarıldı ve “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.
Aradan tam 63 yıl geçti…
ama Basın çalışanları bugün de “Bayram” yapamıyor.
“Çalışan Gazeteciler Günü”nü bile kutlayamıyorlar.
Gerçi dünyada birçok susturulmuş dünya ülkelerindeki meslektaşlarımızında daha kötü koşullarda olduğununda farkındayız.
Unutulmamalıdır ki, gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden söz etmek mümkün değildir…
Gazetecilerin susturulduğu toplumlarda sokaktaki insan “kör ve sağır” demektir.
Ayrıca Ülkeleri ve Dünya Kamuoyu adına görev yapan tüm meslektaşlarımızıda bu bağlamda kucaklıyor, onlarıda kendi ülkelerinde hiçbir kaygı ve korkuya kapılmadan dünya kamuoyunu bilgilendirme görevlerini yerine getirebilmeleri imkanına kavuşturulmalarını diliyorum.
Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmakta olduğum Avrupa Gazeteciler Derneği olarak dünyanın heryerinde geçmişte olduğu gibi, bugünde “İşsiz, Yasaklı, Susturulmuş Gazeteciler Günü” olmaması temennisi ile Ülkemiz ve tüm Dünya Gazetecelerimizin çalışanlarımızın veya çalışamayanlarımızın da buruk da olsa Gazeteciler gününü kutlarım…