30 Aralık 2023 Cumartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Analitik bir beyin yapısına sahip olduğumu düşünmekteyim. Zaten bu nedenle de ana bilim dalım, matematiğe dayalı olan mühendislik. Araştırmacı oluşumun da kökeninde bu analitik kafa yapısı yatıyor. Tasarımcı ve yaratıcı bir mühendis olmam nedeni ile de olaylara bakış açım çok yönlü. Buna dairesel de diyebilirsiniz. Bir konunun etrafında dört dönüp, konuyu farklı açılardan değerlendirebiliyorum. Dünya güzeli KKTC’mizdeki kanser vakaları ile ilgili olarak geçen hafta içinde Kanser Hastalarına Yardım Derneğinin, “Kansere Karşı Farkındalık Ayı” dolayısıyla düzenlediği “Dünyada ve Türkiye’de Kansere Karşı Mücadele” konulu seminerde Sağlık Bakanımızın yaptığı konuşma ve bu konuşmaya getirilen eleştiriler, uzun zamandır aklımda olan bu olaya başka bir açıdan bakmama neden oldu. Tıp mensubu değilim, tıptan ve tıbbi konulardan da hiç anlamam. Ama buna karşın tıp dünyasında hizmet veren, halkımızın sağlıklı yaşayabilmesi için fedakârca çalışan doktoruna, hemşiresine, teknisyenine, uzman personeline ve diğer adını saymadığım tıp mensuplarına da büyük saygım ve sevgim var. Hepsine kolay gelsin. Kanser vakaları ile istatistiki bilgiler ise ilgi alanımın tam ortasında yer alıyor analitik kafa yapımdan dolayı. O rakamlar, grafikler ve istatistikler bana çok şey söylüyor aslında. Birçoklarından çok daha farklı bakıyorum, çoğu zaman bir anlam ifade etmeyen ve de bilgi içermeyen bu anlamsız gözüken birbiri ardına dizilmiş sayılara…
HAKLI KORKU
Basında çoğu zaman ve de sıklıkla yer alan “Kanser vakalarında dünyada beşinci sıradayız” veya da “Nüfusa oranla birinciyiz” sözleri veya da tanımları insanların içlerine bir korku saldı. Haklılar da bu korkuyu duymakta. Bana ise farklı hitap ediyor bu iki cümle veya tanımlama. Ve de tam tersine beni hiç korkutmuyor. Bu cesurluğumdan veya da fütursuzca ölüme meydan okuduğumdan değil tabii. Sadece kafamda “KKTC’de teşhis edilen kanser vakalarının sayısı” ile “KKTC’de kanser vakalarından ölenlerin sayısı”nı orantılıyorum ve dünya geneli ile karşılaştırıyorum, hepsi o kadar…
2013 yılında Avrupa Birliği’nde kanserden ölüm sayısı erkekler için 100 bin de 140.1 ve kadınlar için de 85.3. Bu bilgileri “cancer incidence and mortality rates” yani “kanser vakası ve ölüm oranı” başlıklı AB kaynaklı resmi yazıdan aldım. Bu verileri biraz daha açalım şimdi; 1990 yılında 15 üyesi olan AB’de kansere 706 bin 900 erkek ile 644 bin 200 kadın yakalanmış ve bunlardan 497 bin 500 erkek ile 398 bin 200 kadın aynı yıl kanserden ölmüş. Şimdi bu rakamları konuşturursak, AB’nin 1990 yılındaki toplam nüfusu yaklaşık ve yuvarlak olarak 331 milyon. O yıl AB’deki kanser vakası sayısı 1 milyon 351 bin 100. Nüfusa göre oranı yüzde 0.41. Aynı yıl kanserden ölenlerin sayısı 895 bin 700. Nüfusa göre yüzde 0.27. Kanserden ölenlerin kansere yakalananlara oranı ise yüzde 66.29. Bence önemli olan ve kıyaslanması gereken sayı ve orantı bu olmalı KKTC’nin kanser vakalarında nerede olduğunu tespit etmek için.
KKTC’de toplam kanser hastası sayısı yaklaşık 8 bin ve her yılda ortalama 700 kişi kansere yakalanıyor. Ortalama nüfusumuzu 300 bin olarak temel alırsak, kanser hastası sayısının nüfusumuza oranı yüzde 2.66. Bu gerçekte çok yüksek bir sayı olarak gözükse de bence farklı bir açıdan bakarak değerlendirmek lazım.
Bu oranın yüksekliği bana, insanımızın farkındalığını ve kansere karşı bilinçli olduğunu söylemektedir. Şimdi doğru oturup, doğruları konuşalım. Kanserden ölümlerde mi liste başıyız, yoksa kanser teşhisi ve tedavisinde mi? Yazımı bir daha okuyun ve siz karar verin bu soruya.