16 Temmuz 2024 Salı
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Kendimi bu yaşıma kadar böyle bir vahşeti seyrederken hiç görmedim. Sadece tarih kitaplarında yazan ve dünyanın ders aldığını düşündüğüm savaş silsilesi.
Geçtiğimiz 6 ay boyunca elim bu konuda yazmaya dahi gidemedi. Bütün bu yaşananları kelimelere dökmek çok zordu. Yazabileceğim her kelimenin mecalsiz kalacağı, ifade edememek kaygısı, karşılığı olmayan kelimeler ile katledilen çocuk şehitlerin bir zamanlar yaşadığı, savaşılan değil, direnilen toprak parçası Filistin…
Mazlumların halini en iyi mazlumlar anlar derler. Gazze’de çocuklar yemek bulamazken, oruç tutanlar , ot çorbası ile iftar açarken, sosyal medyalarınızda görkemli iftar sofralarını paylaşmak vicdanı duyguların köreldiğinin kanıtıdır. Medeniyet sarmalının içinde yer aldığını düşündüğünüz bazı toplumlar, medeniyeti sadece kendi uhdesinde sanma yanılgısına düşerek insanlığını kaybetmiştir.
Zulüm aylardan beri çoktan ayyuka çıktı. Masumların , mazlumların feryadı cihanı titretti. “Dünya neden dönüyorsun dur” demek istiyorum. Dünyanın da kainatın da Filistin’ in de malum bir sahibi var. Oradaki mazlumlar özellikle günahsız çocuklar gerçekten çok yoruldu. Dünyanın en büyük acılarını tattılar.
Bir Gazze’linin söylediği yürek burkan sözler: ” Gazze’de ailemle kaçabileceğim güvenli hiç bir yer yok. Her yer korku dolu. 17 akrabamı kaybettim onların ölülerini dahi bulamadık. Sadece kız kardeşim ve annem kaldı. Onları da kaybetmek istemiyorum.”
Ölümsüz dünyadan bir gün hepimize sorular gelecek. Toprak ise mesele, Filistinli bir gencin artık tek arzusu : ” Sadece tek dileğim, ölmüş olan yakınlarımı bulmak ve onları toprakla onurlandırmak ” Toprak son nokta ise, bazen bir katliamda yok olduğunda belki de asla kavuşamayacağın bir yer!
Lütfen bu soykırıma katkıda bulunan materyalleri almayın. En azından bunu yapın.
40 bin çocuk ve insanın yok edilmesinden sonra artık Filistin ülkesi, sadece işgal edilen Filistin ülkesi değildir. Tüm dünya artık Filistin deki o çocuk mazlumların kaderine de ortaktır.
Filistin ülkesi sadece bir ülke değildir. Artık tüm dünya Filistin’dir.
Gülsen Demirli
Kurtuluşa kadar giden büyük bir mücadele ve yolculuk.
Atatürk şöyle demisti:
” Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde hiç bir maddi kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım. “
Mustafa Kemal ATATÜRK
19 mayıs ruhu özünde ve mücadelesinde tam bağımsızlık şiarı vardır
19 Mayıs 1915 günü Bandırma vapuru ile Samsun ‘a kurtuluş ruhunu yaymak için adım atan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onunla beraber olan kahraman silah arkadaşlarını saygı ve özlemle anıyoruz.
O gün de bu günde bundan sonra da Samsun ‘a adım atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının fitilini ateşlediği tam bağımsız Türkiye yolundayız.
Onları kahraman milletin kahraman evlatları olarak bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz.
Bir ülkeyi ayakta tutan bu ruhtur.
“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız… Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.” diyen bir kurtarıcımız var. Çok gururluyuz.
Bu vatanı emanet ettiği gençlere, bayram hediye eden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah ve fikir arkadaşlarını her zaman saygı ve minnetle anıyoruz.
“Gençler! Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve enerjisine bağlanmıştır”
diyen Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Atam
Bir güneş gibi var oldun
Türkiye’nin kurucusu oldun
Kahramanlar ölümsüzdür
Kalbimizde sonsuza kadar
sönmeyeceksin
Ordu yok dediler,
-Kurulur dedi.
Para yok dediler,
-Bulunur dedi.
Düşman çok dediler,
-Yenilir dedi.
Aldanmadı, mağdurum demedi,
Ve tüm dediklerini yaptı.
Daima minnetarız büyük komutan
Saygıyla …
Kesilen bir çam ağacının kütüğündeki halkalar gibidir hayatının iniş çıkışları.
Zamanını nasıl tükettiğini kendine döndüğünde anlarsın.
Sana varlığımı değil , bir hediye değil , çok daha büyülü ve muhteşem bir hediye sunmak zorundayım: Zamanın dokunaklı güzelliği
Bir fotoğraf düşün, 1960 yılından bir yılbaşı gecesinden , yani tam 63 yıl öncesinden taç takan bir prenses , topuzunu süsleyen elmasları görünce ve gece 12 yarısı çoktan çalmıştı. Ne kadar güzel ve zarifti !
Yürüyüş yolları , çiçekler , inciler ,mücevherlerle süslenmiş elbisesiyle gece parlayan prenses hayal ettiğim gibi , değilse de olur.
Ben öyle görüyorum . Bir ateş çukuru, mutlu bir kalp ve dolu bir ruh, özel bir günde sadece ona ait olan o gülümsemeyi ve gözlerinin yeşilinin altındaki “bebek gamzelerini” veren.
Hepsi zamanın inanılmaz çarkında yok olup gitti.
Bir insanin zaman ile olan yarışında içtenlikle söyleyebileceği tek dilek ; sağlıklı yaşamak.
Renkli bir dokunuş , biraz ışık dokunuşu ,biraz neşe ,bir gülümseme , kırık bir oyuncak ve siyah beyaz fotoğraf çekebilen bir makinadan çıkan sen . Kesinlikle muhteşemdi !
Hepsi bitti . Hepsi gecti.
Şu an var . Yarin bir daha olmayacak.
En doğru şeyi yap.
Kendini hep zamanla ödüllendir.
Bugun gunlerden ” Atatürk ”
Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu , Mustafa Kemal Ataturk’ü ebediyete intikal edişinin 84. yildönümünde saygı ve minnetle aniyoruz
Doğduğum günden beri her 10 kasım sabahı ben hazıroldayım.
SAAT 09.05 geçe,
Tüm Ülkenin , milyonlarca insanin ayağa kalkip saygi durusuna geçtigi o anın anlami çok buyuktur. Mustafa Kemal Atatürk e duydugumuz saygi kendi ulkemize ve tarihimize duydugumuz saygi durusudur aslinda.
“ATATÜRK’Ü SEVMEK MİLLİ BİR İBADETTİR” der
Celal Bayar.
“ALLAH BİR ÜLKEYİ ÖDÜLLENDİRECEĞİ ZAMAN ATATÜRK GİBİ BİR LİDER GÖNDERİR” der bir
İranlı Şair
İtalyan medyasi:
“SEZAR ,NAPOLYON AYAĞA KALKINIZ..
EN BÜYÜĞÜNÜZ GELİYOR”
diye duyuruyor Atamızın ölüm haberini..
İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük insanı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
”Benim nâciz vücûdum elbet bir gün toprak olacaktır;
Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Bu toprakları bizlere vatan yapan Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Ataturk
Babalar gününde, onları anmak ve şiir ile babalarımıza neler hissettiğimizi anlatmak ve içimizde kalanları bu şekilde dışa vurmak kadar insanı rahatlatan başka hiçbir şey olamaz. Baba şiirleri ünlü şairlerin kaleminden de oldukça fazla çıkmıştır.
Mesela baba şiirleri Nazım Hikmet için de önemlidir. O da çok özenerek yazar kelimelerini.
Can Yücel için de önemlidir. O da belki de kocaman bir özlemle almıştır kalemini eline ve mısralar su gibi akmaya başlamıştır kaleminin ucundan kim bilir? Öyle bir aşka gelerek yazmıştır ki özleminden içi acımıştır…
“Ben hayatta en çok babamı sevdim” derken kim bilir neler hissetmiştir.
“Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla ha düştü, ha düşecek…
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.”
Can Yücel
“Baba!
Her yılbaşında sana söyleyecek
bir tek sözüm var:
‘Seni ne kadar çok seversem
o kadar çok olsun ömründen geçen yıllar…’
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.”
Babasını hiç görmeyen,
babasını kaybeden,
baba hasreti çeken insanlar için yürek acıtan bir gündür.
Sosyal medyada özel günlerde abartılı kutlama yapan insanlar olmayalım.
Çünkü kimi için varlıklarını hissedebildikleri kutlama yaptıkları bir gün olurken, kimi için sevdiklerini hüzünle andıkları ve keşke burada olsaydı dedikleri bir gündür babalar günü.
İnsanın her zaman yüreğinin derinliklerinde olan, kimi zaman açıkça gösterilen kimi zaman sadece bir bakışın bile çok şey anlattığı, çoğu zaman da ayrılırken insanın boğazındaki düğümleri hissettiren, insanın içinden şelale gibi gelen, ama damla damla dışarı çıkan bir sevgidir bu.
Sevginizi çok ses etmeden gösterin.
Bir yanı eksik olanlar var…
Her yerde bu kadar çok paylaşılmasına karşı olduğum günlerden bir tanesidir, bir diğeri de anneler günüdür, anasız babasız kalmış küçücük çocuklar dışında, yetişkin insanların bile babalar günü reklamı izlerken gözlerinin dolduğunu gördüğümden bu yana hiç sevmediğim günlerdendir.
Tüm sosyal medya platformlarında babalarıyla çekilmiş fotoğraflarını paylaşan insanlar ve altına çarşaf çarşaf yorumlar. Yakın geçmişte yakın gelecekte fotoğrafı olmayanlar,
eski fotoğraflara baktığında canı acıyanlar, belki yeni babasını kaybedenler vardır.
Buruk bir babalar günüdür benim için. Herkesin babası yok. Yetimler de var. Bunu unutmamak lazım.
Nasıl özledim onu, bir önemi yokmuş gibi gelip geçen babalar günlerinin şimdi anlıyorum önemini.
Seni toprağa koyduğum gün yağdı ya yağmur üstüne. İşte o zaman o yağmur çöle çevirdi bir parçayı içimde babam. Tüm babaların babalar günü kutlu olsun. Hayatta olmayan babaların Allah taksiratını affetsin. Allah rahmet eylesin, mekânları cennet, kabirleri nur olsun.