16 Temmuz 2024 Salı
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Dr. Hakan TARTAN (*)
2018 yılıydı sanırım. İlk çalışmalar başladığında, katıldığım toplantı ve programlarda Peljesac köprüsünün Bosna Hersek için ileride sorun yaratabileceğini söylemiştim.
Başka akl-ı selim sahiplerinin değerlendirmelerini de hatırlıyorum.
Ama..O günlerde bu yorumlar, pek de dikkate alınmadı.
Ta ki, bugüne gelinceye dek.
Yani ..Yumurta kapıya dayanınca..
Bilen bilir, bilmeyenlere açıklayayım, Neum; Bosna Hersek’in denize kıyısı olan tek şehridir.
21 kilometre uzunluğunda nefis bir kıyı şeridi.
Bu alan Bilge Devlet Adamı Aliya İzzetbegoviç’in Bosna Hersek adına zorlu süreçlerden sonra elde ettiği bir kazanımdır.
Bir ‘nefes’tir.
Özgürlük şerididir.
Geçmişte havadan – karadan yaşatılan acılı coğrafyanın ambargolara karşı bir ‘kurtuluş limanı’dır.
Kolay kazanılmamıştır.
Öyle havadan, keyfe keder elde edilmemiştir.
İleri görüşlülüğüne hayran olduğum, tanımaktan onur duyduğum Bilge Kral, Neum’u kazandırarak Bosna Hersek’in deniz bağlantısını sağlamıştır.
Dayton anlaşması da bu kazanımı teyit etmiştir.
Hırvatistan’ın Peljesac köprüsü ulaşım anlamında önemlidir, belki ama Bosna Hersek’in deniz güvenliği ve bağlantısı anlamında da bir tehdittir. Tıpkı Bosna sınırında kurulan Nükleer Atık Deposu gibi.
Ne yazık ki, bugüne dek özellikle Uluslararası arenada ciddi ve yeterli tepkiler gösterilmediği inancındayım.
Ortada bir ‘hukuk ihlali’ vardır, ama çalışmalar devam etmektedir.
Görünen o ki, kaynaklar aktarılırsa bu köprü 2022, taş çatlasın 2023 yılında hizmete açılacaktır.
Ondan sonrası daha zordur.
Aslında diplomatik girişimler için geç kalınmış olsa da, bugün de bir fırsattır.
Daha da geç olmadan.
Türkiye’nin bölgesel gücü de göz önünde tutularak oluşturulacak yeni bir ‘diplomasi seferberliği’ Bosna Hersek’in ‘ayaklarına zincir vurulmasına’ engel olabilecektir.
İş işten geçmeden.
Yoksa.. Daha sonrası karanlık ve zor ilişkiler, mücadeleler hatta çatışmalar sürecidir.
Büyük acılar yaşanmış bu bölgenin yeni gerginlik, korku ve çatışmalardan uzak tutulması sadece Türkiye’nin değil, herkesin görevidir.
Artık biraz sağduyu..
(*) Gazeteci – Yazar – Akademisyen
Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı