10 Şubat 2020 Pazartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Bizler; Ninelerimizin ve Dedelerimizin anlattıkları ”Çanakkale Savaşları” ile ilgili destansı hikâyeleri dinleyerek büyüdük. Anneannem, savaşta düşman askerlerinin; ” Bizler öyle bir ordu ile savaştık ki!, askerlerin boyları devasa ve sarıklı idiler. Onlara kurşun işlemiyordu” diye başlayan efsaneyi anlatırdı. Çanakkale Savaşları’na katılan ve Gazi olarak geri dönen atalarımız, Mustafa Kemal Paşa’yı anlata anlata bitiremezlermiş. ”O, öyle bir kumandan idi ki !.
Ona kurşun bile işlemiyordu. Allah onu hep koruyordu. Düşman kurşunlarının sigara tabakasına isabet ettiği ve ölümden kurtulduğu öyküsünü anlatırlarmış.
Babam ise, ilkokula başladığında dershanelerinde Sırp Kralı’nın ve Atatürk’ün fotoğrafları asılıydı. Biz, Atatürk’ün fotoğrafına bakıp Türkiye’nin bizim Anavatanımız ve garantimiz olduğunu hatırlardık. Türk Bayrağı’nın rengini şehit kanlarından aldığını anlatırlardı. Düğünlerimizde Debre’den Davul-Zurna ekipleri çağırırdık. Bizlere düğün evinin önünde ilk önce Ezgiye ( Ezgi ) dediğimiz ağır kahramanlık şarkıları çalarlardı. Bu şarkılar, Debreli Hasan, Osman Paşa ve Çanakkale içinde aynalı çarşı idiler. Türkiye sevgisi kalplerimize öylesine nakşedilmişti ki, her evde Atatürk ve Türkiye konulu
Duvar halıları ve fotoğraflar bulunurdu.
BAYRAK TÖRENİ
Türkiye’ye göç edip yerleştikten sonra, Manisa’mızda her Cumartesi günü mesai bitiminde Hükümet Konağı’na göndere bayrak çekilmesi törenleri düzenlendiğini öğrendik. Ben her hafta sonunda Babaannemi, Anneannemi ve Annemi alıp bu törenleri izlemeye giderdik. O yıllarda Vali Konağı önünde toplanan Askeri Bando ve tören kıtası tören yürüyüşü ile Hükümet Konağı önüne gelirdi. Burada bayrağımız öpülüp alına götürüldükten sonra, komutla göndere çekilirdi. Ben bu anları izlerken tüylerim diken diken olurdu.
Hele yaşlı büyüklerim izlerlerken hüngür hüngür ağlarlardı. Sözün özü; biz kendimizi daima bu vatanın asli unsurlarından birileri olarak gördük.
Türklüğümüzle ve Türk Vatandaşları olmaktan her zaman gurur duyduk.
Benim halam Yugoslavya’da Gostivar şehrinde kalmıştı. Türkiye’ye bizi ziyarete geldiğinde hep Manisa’da ölmesi için Allah’a dua eder yalvarırdı. Rabbim dualarını kabul etti. 1984 yılında Manisa’da hastalanıp vefat etti. Ben vasiyetini yerine getirip ellerimle defnettim.
TÜRKİYE’MİN GÜZEL İNSANLARI
Bu güzel vatan o kadar büyük ki !!! Hepimize yeter … Türk -Kürt -Laz-Çerkez- Arnavut-Torbeş-Boşnak -Pomak ve diğerleri, bu toprakların zenginlikleridirler.
Atalarımız Balkan Savaşları’nda, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşları’nda düşmanla savaşırlarken etnik kimliklerine mi bakıldı ..!!!
Bu vatan hepimizin. Bayrağımızın al renginde Atalarımızın kanları var.
Unutmayalım ki ! Bizlerin göç edecekleri başka bir Türkiye daha yok .!
Allah bizlere başka göçler nasip etmesin …
İnsan, vatanının kıymetini vatansız kalınca çok iyi öğreniyor ..!!!