Müzik aşkı ait olduğun millette göre doğmaz, müzik kişisel bir ihtiyaçtır. Ayrıca, Makedon müziğini çalmak ve sevmek için Makedon olmak gibi bir ayrıcalık gerekmez.
Nenad GEORGİEVSKİ
Lyuboyna müzik grubundan Vera Miloşeska ve Oliver Yosifovski ile röportaj: “Makedonya’ya geldiğinde folklor oynama ve şarkı söyleme” Makedonya efsaneleri artık geçerli değil.
Balkon3 portalına röportaj veren Vera Miloşeska şunları kaydetti: Lyuboyna’nın müziği bir araştırma müziğini oluşturmaktadır. 15 yıl boyunca grup müzik anlamında birçok aşamadan geçti, grubun üyeleri de sık sık değişti ancak yine de 5 farklı albüm hazırlandı. Tamda bu araştırma tutkusu, hepimiz ayrı ayrı karar verirken, ardından da ortak kararlar alırken hayatımızda önemli değişiklikler yarattı. Müzik yaşadığımız en gerçek bir tutku ve en sadakatli bir şekilde müziğe tanıklık edebiliriz. Daha sonra, aynı sevgi ve sonsuz araştırma hevesi bizi başarılı bir ekip olarak birleştirdi. Birkaç kişinin çeşitli yaratıcı enerjisinin bir araya getirilmesi ihtiyacı doğdu. Böyle Makedonya’da yeni bir müzik sesinin oluşmasının başlangıcı oldu. Burada “etno” olarak adlandırılan müzik söz konusu değil, gerçek Makedon çağdaş müziğinden bahsediyorum. Bizim eğilimlerimiz büyüdükçe müziğimiz de büyüdü. Hemen hemen tüm aşamalar özel CD’lerde bulunmaktadır. Bütün bu süre boyunca Lyuboyna grubun üyelerini değiştirmiyor aksine grubun altyapısını oluşturuyor. Bu çalışmalar şimdiye kadar üç farklı grubun oluşmasına neden oluyor: çalgıcı, akustik-elektrik rock grub ve brass fantasy. Böylece Lyuboyna güçlü bir müzikal kurum haline geldi. Lyuboyna’nın müziği genç ile yaşlılar arasında bir köprü oluşturmaktadır. Lyuboyna başlattığı misyonla eski ve yeni , “halk” ve “pop” arasındaki engelleri kırmayı başarmaktadır”.
Folklor sevgisi nereden kaynaklanıyor?
Vera: Sorunun geçen yüzyıla ait olduğunu düşünüyorum. Hala denemelerin olduğu ve dünyada hala keşfedilmemiş müziklerin olduğu dönem. Bugün bunun sorulması çok saçma. En çılgın eserler dahil, bütün dünya foklorla büyüdü! Folklor hayat veren bir mirasdır. Bundan dolayı hayatınızda ayırmanız mümkün değil. Makedonya’daki insanlar şu yerleşmiş ifadelerle Wow, how lovely, how pure!? (Vay be, ne kadar güzel, ne kadar saf!?) kendi kültürüne yabancı gibi davranıyorlar. Lyuboyna’nın yaptığı müzik eski müzik ustalarından kaynaklanmaktadır ve bu durum müziğe en doğal bir şekilde tanıklık yapılmaktadır. Lyuboyna foklor geliştirmiyor ne de oluşturmaktadır. Grubumuz “Ortodoks sihri” tarzında bazı çağdaş müzik yapmaktadır. Müzik aşkı ait olduğun millette göre doğmaz, müzik kişisel bir ihtiyaçtır. Ayrıca, Makedon müziğini çalmak ve sevmek için Makedon olmak gibi bir ayrıcalık gerekmez.
Grubun liderleri dışında, siz karı kocasınız. Birkaç başarılı albümün yanı sıra sayısız konserler, film ve tiyatro müziğinde de başarılı oldunuz. Çalışmaların hem kişisel hem de profesyonel düzeyde başarı olmasını neler sağlamaktadır?
Vera: Lyuboyna’ya başlarken, tabii ki kendimizi kurban edeceğimiz sözünü verdik. Biz sadece liderler değil, aynı zamanda grubun halkla ilişkilerinden de sorumluyuz, bu çok zor bir iş. Ne yazık ki, sadece müzikle ilgilenme gibi bir ayrıcalığımız yok, ancak yine de her şey elimizde ve çok kolay bir şekilde hareket ediyoruz. Yaşamın bu şekilde devam etmesine alıştık, görünüşte bir aile gibi, ancak neredeyse hiçbir aile hayatına benzemiyor. Ayrıca yaşamın standart hızından da çok farklı. Başarının formülü değişken bir kategori ve çok bireysel bir durum. Bizim formülümüz ekipten oluşmaktadır: İyi bir şarkıcı ve iyi bir söz yazarı. Her ikisi de özel hayatta da müzik konusunda aynı fikri tartışıyor.
Makedon Halk şarkılarını seçtiğinizde farklı bir şey var, vurguyu Ege Makedonya şarkılarına yapıyorsunuz. Standart şarkılara göre nispeten bilinmeyen bu şarkıları repertuarınıza dahil etmek için sizleri derinden neler çekti?
Vera: Gerçekten “Tvoite oçi Leno” ve “Mori çupi Kosturçanki” başından beri Lyuboyna’nın markasını oluşturuyorlar. Bu şarkılarda evrensel müzik mesajı var, bir milli marş, yada gizli bir erotizm var, bunu seyirciler kişisel olarak algılamaktadırlar. Diğer yandan ise geniş bir repertuara sahip olan Makedon şarkılarından genelde Ege şarkılarını seslendirmekteyim. Şarkılar spontan bir seçimdir. Şarkılardaki Akdeniz lirizmi ve aynı zamanda güçlü Slav duygusunu çok beğeniyorum. Sözkonusu müziğin örneğin bende dokuma güneş ışınlarını, zakkum çiçeklerini, portakal bahçelerini ve altın küpeleri ifade etmektedir.
Geçen yılki konserlebando (üflemeli çalgılar) müzikleri ileilgili bölümü bitirdiniz mi?
Oliver: “Bitti” veya “başladı” kelimeleri söylemek benim için çok zor, cevap müzik ifadesi, müzik tarzı, yönü ile bağlantılı. Ne zaman başlayacağı, olgunlaşacağı, sona ereceğini bende bilmiyorum. Sadece şundan eminim, eğer beğendiğim, kalbime işlediği bir müzik duyduğum takdirde, ilerideki çalışmalarımın bir yerinde mutlaka yansıyacaktır. Örneğin dün gece Üsküp’teki otoparkta omzunda bir kasetçalarla (çok çeşitli renklerde parlayan ve omuzda taşınmaktadır, 80-lerde gibi) genç bir çocuk yaklaştı ve sordu: “Bir müzik parçası dinlemek ister misiniz” dedi. Biz evet diye cevap verdik. “Cemail adındaki şarkıcıyı tanıyor musunuz?” diye sordu. “Biz evet, tanıyoruz” dedik.
“Eğer dinlemek isterseniz bana 50 denar verin”. Böylece Üsküp’te önemsiz bir otoparkta, gece yarısı, 6 renkte parlayan kasetçalarda Cemail’den müzik dinliyorduk. Müzik canlı söylenmişti, ustalıkla söylenmiş. Ali ise inanılmaz bir sevgi ve tutku ile bize Cemail’den müzik çaldı ve bilgiler verdi. Ardından gece boyunca acaba ben Ali kadar müziği seviyor muyum diye kendime sorular sordum?. Müzik bazen mantıksız alanlarda ve zamanlarda çıkabiliyor. Hadi şimdi söyle, sen Cemail’ı tanıyor musun? :-)))
Sizin albümleriniz toplumumuzda değerlere saygı gösterilmediği bir döneme rastlamaktadır. Uzun zamandır toplumun tüm bölümlerinde kiç, ucuz ve kitlesel eğlenceler yerleşmiş, gerçek çalışmalar ise marjinalize edilmiş ve karanlık sokaklara itilmiştir. Sizin müziğiniz insanlarda tekrar güvenin gelmesi için yardımcı olabilir mi?
Vera: Bütün bu yıllar boyunca Lyuboyna iyi bir vokaldan nasıl müzik oluşturulur doğrultusunda çalıştı. Vokalin farklı yüzleri olabilir ancak aynı Makedon ruhundan olmalı. Bizim tüm albümlerimizin farklı sesleri var, ancak aynı müzik ve aynı yaratıcı fikir sözkonusu. Şu anda Lyuboyna İsrail Filarmonisine benzeyen bir takımı var. Akustik çalgılar orkestrası, rock akustik-elektronik orkestrası ve bandosu bulunmaktadır. Ve hepsi çalışmaktadırlar. Bize ait programımız da var, bu program aynı zamanda geleneksel. Çok özgürleşmiş görülmektedir!? Bütün bunları yerel bir çerçevede düşünebiliyor musunuz? Gerilla romantizmi dışında, bugünün koşullarında başka bir şekilde nasıl başarılı olabileceğini bilmiyorum. Makedonya’daki insanlar Lyuboyna’nın müziği nasıl konserleri doldurduğunu inanamıyorlar. Bu arada müzik her zaman sürpriz oluyor. İnsanlar müziği seviyor, sahneden onları seven birinin olmasını seviyorlar, canlı olmak ve kendilerini mutlu hissetmek istiyorlar.
ŞİKÂYET ETME HAKKIMIZ YOK
Size göre böyle bir ortamda yaratıcılık ve onun getirdiği mesajlar için yer var mı?
Vera: Bu ortamı büyük ölçüde kendimiz yarattık, şikayet etme hakkımız yok. Birincisi Makedonlar yıllarıdır kendi müziğinden utanıyorlardı, dünya “kültür” müziği koridorlarında başıboş dolaştılar, bu kompleks Yugoslavya mirası olarak kalmıştır. Bireysel ve küresel bir şekilde kendimizle yüzleşmek zamanı geldiğinde, son yıllarda nasıl bir kültür ve nasıl markalara yarattığımızı düşündüğümüzde neredeyse boş bir sepette bulunduğumuzu görmekteyiz. Bu yüzden öyle yada böyle markalar icat etmeye başladılar. Hiçbir strateji olmadan. Bu ise kültürümüzü, her şeyin aynı seviyede olduğu kakafoni endeksine sürükledi, ne yazık ki hala orada çabalıyoruz. Sadece piyasada kendini sunan başarıyor, ancak bu her zaman kaliteli olduğu anlamına gelmiyor. Bugünün şartlarında beceri bir yaratıcılığı oluşturmaktadır. Eleştirilerin olmadığı bir ortamda her şey yaratıcık olarak satılabiliyor, bu ise yaratıcılığın ödenmediğini göstermektedir. Üstelik kapalı siyasi yön bizi boğuyor, anlık-yaşam ve onun çocuğu olan turbo-folk müziği üzerimize baskı kuruyor. Bundan dolayı müzik ürünü iyi müzik yaptığı zaman çok harika bir şey. Bu göz ardı edilemez.
Ana akım medyada ister dünyadan ister yerel çerçeveden baktığımızda diğer şeylerin yanı sıra küreselleşme dolayısıyla belirgin bir müzik sunulmaktadır. 21. yüzyılda Makedonya müziğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Vera: Evet, küreselleşme dünyayı yuttu, tabii ki Makedonya’yı da yutacak. Ancak bizim sahnemiz hiçbir dünya sahnesi ile karşılaştırılamaz, basit bir neden dolayısıyla, burada küresel düşünceler yok, her şey küçük bir pazar için tasarlanmış. Her zaman böyle bir eğilimin olduğunu söylememiz mümkün değil, ancak destek olmadan dünyayı düşünmek çok zordur. Bu ise nihai ürünün nasıl görüneceğinin belirleyici faktörlerinden birini oluşturmaktadır. Ne yazık ki, en büyük finansal yatırım tam da müziğe yapılmaktadır, müzik ise korkunç bir şekilde yerel ve Sırbistan dışında hiçbir yerde dinlenmiyor. Sadece kişisel çıkarlar için dünyayı “küçük” tutuyorlar. Ana akım denilen tüm sahnelerde aynı, özellikle turbo folk, şu anda en iyi ses ve video öğretimi var. Bu müzik çok güçlü bir dalga, rakibi adeta yok. İnsanlar bunu unutuyor. Eski parçaları tekrar gündeme getirmek ve “a la San Remo” gibi eski eğlenceli festivallerde yapay solunum vermekle nereye kadar? Sadece bunu mu yapabiliriz? Bütün kültürel yelpazeyi yutan bu tehditleri ciddiye aldığımızı sanmıyorum. Diğer yandan bu ortamlarda çok müzikal miras var. Demek ki çıkış önünüzde, siz ise inatla yan tünelleri kazıyorsunuz. Kendimizi aldatmayalım, dünyaya fikirleri sunmak isteyenlere şans tanımadığı takdirde ve strateji hazırlanmadan, iz bırakmadan batacağız.
BAŞKA BİR MESLEKTE GÖZÜMÜZ YOK
Bir besteci en iyi bildiği işi yaparak ülkemizde geçimini sağlayabilir mi?
Oliver: Şurada konuşuyorsak, demek ki yaşıyoruz. Şimdilik başka bir meslek yapmak gibi bir niyetim yok. Müzik mesleğini koşulsuz severek zevk alıyorum. Bazen başka bir ülkede yaşamak istiyordum. Ayrıca o ülkede yaşamam gerekseydi orada doğacaktım diye düşünüyorum. Herkes en iyi bildiği şeyleri yaparsa Makedonya yaşamak için harika bir yer olacaktır. Şimdilik ben bunu yapmaya çalışıyorum ve müzikle çalışmanın en güzel bir şey olduğunu düşünüyorum, ancak kimseye tavsiye etmiyorum.
Lyuboyna ile sık sık yurtdışında sahneye çıkıyorsunuz. Bir müzik grubunun kendi ortamında yükselmesi ve yurt dışında ve ülkesinde Kabul edilmesi için neler gerekmektedir?
Oliver: Müziğimiz dünyada yükseltmek ve tanıtmak için çok çalışmamız gerekiyor. “Makedonya’ya geldiğinde folklor oynama ve şarkı söyleme” Makedonya efsaneleri artık geçerli değil. Öte yandan, Lyuboyna ile yaptığımız çalışmalardan çok memnunum ve tabii ki bizim sınırlarımız dışında genişlemek için eğilim var. Burada uzun soluklu araştırma ve birikmiş enerjiden bahsediyoruz. Önümüzdeki dönemde hedeflerimiz arasında daha fazla müzik çalışmaları yapmak, ardından onları sınırlarımız dışında tanıtmak.
Sizi en iyi bir şekilde karşılayan seyircileri ayırabilir misiniz?
Vera: Hem yerli hem de yabancı müzikseverler birçok kez bizi şaşırttı. Pek çok konser vardı, hatırlayamıyorum….Roma’da bir kez birkaç kadın ağlayarak yanıma yaklaştı, bana sarılarak teşekkür ettiler. Bazı kulüp konserlerinde de Lyuboyna müziğin özelliğini tebrik etmek için içtenlikle yaklaşanlar oldu. Böyle müzik eleştirmenlerin olmadığı için çok üzgünüm.
DUYGU VE DÜŞÜNCELERE DOKUNMAK
Nerede sahne alırsanız alın, izleyicinin duygularına derin ve en dürüstçe neler dokunmaktadır.
Vera: Hitap şeklimiz. İzleyiciler onlara el uzatmanızı ve “hadi benimle” demenizi beklemektedir. Bunu yapmak çok zor, özellikle bugünkü şartlarda. İzleyicilerin duyguları ile manipüle etmez iseniz ve herkese tek tek samimi bir şekilde hitap ettiğiniz zaman izleyiciler size güvenmeye başlamaktadır. İlerideki bir konserde size ödüllendirecek ve bu daire sürekli büyüyecek.
Eğer Balkan müziğinin en iyi temsilcilerinden bir derleme yapılması doğrultusunda size bir ödev verilirse, buraya kimleri katarsınız ve neden?
Oliver: Oh. Bu benim için çok zor bir görev, yanlış yapabilirim. Bana göre her köyde hala bu grubu katılmayı hak edecek ve temsil edecek insanlar var. Bununla çuval dolusu müzik toplayabilirsiniz. Ancak sadece bu şekilde müzikle zengin bir evrenin olduğunu keşfedebilirisiniz. Ne zaman bilinmez ama mutlaka birgün gün ışığına çıkacağını düşünüyorum.
Balkon3web sitesinden alınmıştır
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce