Filistinliler bombaların gölgesinde su kuyruğunda bekliyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

İSTANBUL (AA) – Stockholm Memleketler arası Su Enstitüsü (SIWI) tarafından 1991’den beri organize edilen ve bu yıl 25-29 Ağustos günlerini kapsayan Dünya Su Haftası’nın teması “Sınırları Aşmak: Barışçıl ve Sürdürülebilir Bir Gelecek için Su” olarak belirlenirken, İsrail’in Gazze’de neden olduğu su kıtlığı, barışçıl ve sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarının önünde bariyer oluşturuyor.

İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı hücumlar nedeniyle binlerce kişinin öldüğü Gazze’de hayat güç kaideler altında devam ediyor. Taarruzlarda meskenlerini, topraklarını, geçim kaynaklarını kaybederek öbür bölgelere göç etmek zorunda kalan Filistinliler, yardım kuruluşlarınca kurulan çadırlar yahut barınma merkezine dönüştürülen okul ve hastanelerde hayatta kalmaya çalışıyor.

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam tarafından geçen ay yayımlanan “Su Savaşı Suçları” başlıklı rapora nazaran, acil durumlarda hayatta kalabilmek için bir kişi günlük 15 litre suya gereksinim duyarken, Gazzeliler yemek, duş ve paklık üzere gereksinimlerini karşılamak için 4,74 litre suya ulaşabiliyor. Bu sayı İsrail akınları öncesi periyotla kıyaslandığında, Gazze halkının ulaştığı suyun yüzde 94 azaldığını gösteriyor.

Gazze Şeridi genelindeki pak su üretimi, altyapının hücumlarda tahrip edilmesi, yakıt ve elektrik sorunu, su ve sanitasyon materyallerinin Gazze’ye girişi esnasında İsrail tarafından uygulanan kısıtlamalar nedeniyle 26 Mayıs prestijiyle yüzde 84 azaldı. İsrail, 3 Haziran prestijiyle Gazze kenti ile Han Yunus’taki su ve sanitasyon depolarının tamamını yok etti.

Ya uzun kuyruklarda bekliyorlar ya da suyu parayla satın alıyorlar

İsrail atakları öncesi Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati mülteci kampındaki 150 metrekarelik dairede, eşi Halla (39), kızları Sarah (16), Asmaa (10) ve Aya (7), oğlu İbrahim (14) ile olağan bir ömür süren 46 yaşındaki ziraat mühendisi Muhammed Abu Ouda’nın hayatı, taarruzların başlamasıyla birlikte büsbütün değişti.

Saldırılarda meskeni ve işini kaybeden, ailesiyle Han Yunus kentinin El-Mevasi bölgesindeki kız kardeşinin meskeninde kalmaya başlayan Ouda, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Yardım kuruluşlarının sağladığı dayanaklar sayesinde büyük zorluklarla da olsa hayatta kalabildiklerini, işini kaybettiği için bu yardımların kendisi ve ailesi için temel garanti haline geldiğini belirten Ouda, besin ve su bulma konusunda önemli düşünceler yaşadıklarını söyledi.

Su alabilmek için günde birkaç sefer kaynakların bulunduğu noktaya giderek uzun kuyruklarda beklemek zorunda kaldığını ya da para ödeyerek su alabildiğini lisana getiren Ouda, “Su doldurmak için sırada beklerken çok yakınımızda bulunan iki konut bombalandı ve bu iki sefer başımıza geldi. Allah bizi korudu lakin her seferinde çok korktuk zira roket modülleri ve maksat alınan konutlardan fırlayan modüller üzerimize yanlışsız geldi, beşerler yaralandı.” dedi.

Hem konut muhtaçlıkları hem de içmek için su bulma konusunda zorluklar yaşadıklarını, oğlu İbrahim ile her sabah erken saatlerde su aramak için dışarı çıktıklarını anlatan Ouda, buldukları su kaynağının önünde saatlerce kuyrukta bekledikten sonra meskende kullanmak için kişi başı bir litre su alabildiklerini kaydetti.

Gün içinde suya muhtaçlık duyulduğu öbür bir durum yaşandığında yine su kuyruğuna girmek zorunda kaldıklarını, bunun da su kaynaklarının meskenlerinden uzakta olması nedeniyle hem vakit hem de güç kaybına yol açtığını vurgulayan Ouda, şöyle konuştu:

“İkinci bir seçenek ise su satın almak. Konutta kullandığımız 20 litrelik su yaklaşık 25 cente satılıyor. Buna ek olarak pak içme suyunun farklı bir maliyeti var. 20 litrelik içme suyunun fiyatı 1 doları buluyor. Konutta kullanmak için günlük en az 160 litre suya gereksinimimiz oluyor. Yardımlara, fiyatsız su kaynaklarına ve maddi durumumuza bağlı olarak günlük alabileceğimiz su ölçüsü da değişiklik gösteriyor. Fakat meskende kullanmak için en az 100 litre, içme suyu olarak da 20 litre su bulabiliyoruz.”

Ouda, arıtma konusunda rastgele bir ekipmana sahip olmadıkları için suları bez yahut pamuk yardımıyla daha pak ve kullanılabilir hale getirmeye çalıştıklarını kelamlarına ekledi.

Muhabir: Yeşim Yüksel