Bulgar Komünist rejimi 1984-85 yıllarında ülkede ikamet eden Türk ve Müslüman Pomakların isimlerini silah zoruyla Bulgar ile Slav isimleriyle değiştirmişlerdi. İsimlerini değiştirmek istemeyen Türk ve Müslüman halkı seslerini ‘Bulgar makamlarının iddia ettikleri gibi’ gönüllü değil zorunlu olarak değiştirilmek istendiğini dünya kamuoyuna duyurmak için yerel düzeyde barışçıl mitingler düzenlemişlerdi. Gözü dönmüş Komünist yöneticiler Türklerin organize ettikleri barışçıl mitingleri bastırmak için dişlerine kadar silahlandırılmış Türk düşmanlığı ile doldurulmuş askerler gönderdi. Silahlandırılmış aşırı Bulgar sivil milliyetçileri başıbozuklar gibi o masum insanların üzerine ateş açarak dağıtmak istemeleri dünya kamuoyunda ciddi bir şekilde yer almıştı. 25.12.1984 tarihi Kırcaali iline bağlı Kirli Kayalıoba köyünde Türk düşmanlıyla doldurulmuş Bulgar milisin namlusundan çıkan kurşun annesinin kucağında 17 aylık Türkan bebeğin kafasına isabet ederek şehit edilmişti. Mestanlı ilçesinden Yeni Cuma’dan Mümün Ahat, Alibaykonağın’dan Yusuf Halilibrahim, Mestanlı kasabasından Mehmet Halil, Austalı Aliosman Ali, Göşlar köyünden İbrahim İbrahim, Şikemler köyünden Mustafa İbrahim, Ayvalı köyünden Mustafa Osman, Hayranlar köyünden Mustafa Ali ve Abdülazis Bekir gözü dönmüş askerler tarafından şehit edilmilerdir.
CEBEL OLAYLARI
1989 yılı Kuzey Doğu Bulgaristan’da Türkler Bulgar ve Slav isimli pasaportları taşımaya alışamadıklarından dolayı Türk ve Arap isimlerini geri almak için mitingler düzenledi. Yine o gözü dönmüş asker ve milis katillerin silahlarından çıkan kurşunlarla şehitler verildi. Şehitlere her yıl anma törenleri düzenleniyor mevlitler okunuyor. Cebel olayları her yıl Mayıs ayının 18 günü anma törenlerle anılmaktadır. Bulgaristan devletinin her ülkenin olduğu gibi hukukunda zaman aşımı kavramı var. 18.12.2014 yılı soya dönüş projesi zaman aşımının acizliğine uğrayıp sorumlular cezalandırılmaktan kurtuldular. Belene mağdurları 25 yıldır Bulgar adaletinde adalet arasalar da neticeye ulaşılmadı. Askeri savcılık soya dönüş mimarlarını adaletin önüne çıkarılmamak için hukukun her kurnazlığını kullanarak dava açılmasını önlemişlerdir. Belene mağdurlardan bir grup Bulgaristan Adalet Bakanı’nı ziyaret ederek soya dönüş sürecinin zaman aşımına önlemek için başvuruda bulunmuşlardı. Süreç devam ediyor.
Türkler 1990 yılında Hak ve Özgürlükler Hareketi’ni kurdu. Zaman içinde harekâta önemli “nüfuzlu” Bulgarlar vatandaşlar da katıldılar. 25 yıldır HÖH parlamentoda üçüncü güçtür. Üç dönem hükümet ortaklığı yapmalarına rağmen ülkede yaşayan azınlıkların kaderlerinde pek fazla değişim olmamıştır. HÖH yönetimi soya dönüş mimarlarını adaletin önünde hesap vermeleri için tek bir girişimde bulunmamışlardır. Bulgar Sosyalist partisi, Bulgar Komünist Partisi’nin uzantısıdır. HÖH ile BSP hükümet ortaklığı yapmışlardır. İki parti ittifak yaparak soya dönüş projesinin mimarları adaletin önünde hesap vermeleri önlenmiştir. Bu gün GERB lideri ve başbakan Boyko Borisov “Türk ve Müslümanlara karşı uygulanan baskı ve insanlık dışı muameleleri aşmak” adını taşıyan bir rapor yayınlayarak, işlediği en ağır suçun izlerini silmek istediğini vurguladı. Bu tür suçlar için “siyasi af ve yargıda zaman aşımı olamayacağının” altını çizen Borisv, “Ne kadar da geç olsa adalet aranmalıdır. Bu tür suçların işlenmeyeceğine dair en büyük garanti ise gerçek demokrasidir” ifadesini kullandı. Her yıl 26-27 Aralık ayında Bulgaristan Türklerin tarihinde bıraktığı en acı günleri anmak için anma törenleri düzenlenmekte. 25 yıl
öncesindeki gibi yoğun katılım olmadığı gözlenmekte son yıllarda anma törenleri sönük ve ilgisiz geçmekte. HÖH yönetimi kendileri tarafından yönetilen belediyelerden anma törenlerine insan taşıyarak, Türkiye’de faaliyet gösteren dernek yöneticilerinin masrafları karşılanmak suretiyle davet edilerek kalabalık katılım sergilenmek istenmekte. Belene gazileri HÖH yönetimi Türk ve Müslüman Pomaklarını temsil etmediklerini inanarak anma törenlerini boykot ederek katılmamaktalar. Bulgaristan’da Türk nüfusu her geçen gün Türklerin yoğun yaşadıkları bölgelerde yatırımlar olmadığından ekonomik sebepleriyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalarak azalmaktadır. 25 yıldır bugünkü HÖH yönetimi Türklerin sorunlarını çözmekte aciz kaldığından dolayı acil olarak radikal değişime giderek oy aldıkları toplumun yine 25 yıl öncesi gibi güvenini sağlayabilirler diye düşünülmektedir.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce