DOLAR 34,6189 0.16%
EURO 36,3242 0.03%
ALTIN 2.917,330,00
BITCOIN 3272643-3.55924%
İzmir

PARÇALI BULUTLU

12:56

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

230 okunma

Yaklaşımın Şaşısı

ABONE OL
09/05/2016 09:25
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Makarios, Nea Politika gazetesindeki beyanatına başlarken: Türkler hiçbir sebep yokken Rumları öldürmüşler, mallarına el koymuşlardı…! ‘gazetenin diğer satırlarını okumadan bu cümle, Kıbrıs sorununa inceden inceye vakıf herkesi çılgına döndürmeye kafidir. Cüretin ve yalanın bu kadar korkusuzca işlenmesi ve söylenmesi karşısında akıllar durur, işlemez hale gelir’.

1963 hadiselerinin yazarı bunlar, sahneye koyanı ve oyuncularını bilmeyen kalmadığı bir zamanda Makarios’un bu kanlı dramı Türklere yükletmeye kalkışması, hüsnüniyet ve samimiyetin hudutlarını göstermeye kafidir.” 1969

                                                                                   Dr. Fazıl KÜÇÜK

İslam ülkelerini çatısı altında tutmaya çalışan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı bir süre önce İstanbul’da yapıldı. Bu toplantının hedefini Türkiye, “Adalet ve Barış İçin Birlik ve Dayanışma” olarak belirlemişti. Buna karşın Türkiye’nin sorun yaşadığı ülkeler katılımlarını düşük düzeyde tutmayı yeğlediler. İlişkilerde sorun yaşayan yalnız Türkiye değildi. Suudi Arabistan ile İran arasında da sorun yaşanıyordu. Bu nedenle toplantı sonrasında beklenen sonucun alınmadığını, Suriye’nin üyeliğinin askıya alınmış olmasını ciddiye alınacak tek karar olarak okumak durumundayız. Toplantılar sırasında Dışişleri Bakanlarının görüşmelerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin daha önce alınmış olan ve Mısır’ın dönem başkanlığı sırasında askıya alınan alt düzeydeki üyeliği konusunda bile net bir sonucun alınmadığını kaydetmek istiyoruz. Türkiye’nin dönem başkanlığında yaşanan bu sıkıntının aşılacağını umuyoruz.

Yayınlanan bildiride Annan’ın belgesindeki gibi tanımlanan ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ile maddi ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi çağrısı’ yapılıyor. Bu çağrı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yok sayıldığının da göstergesidir. Bu nedenle söylemi suya tirit bir çağrı olarak tanımlıyor ve şaşı bakışın örneği olarak görüyoruz. Yaşanan bütün olumsuzluklara karşın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Filistin Devleti örneğinde olduğu gibi uluslararası kuruluşlara üyeliğinin gerçekleşeceğini düşünüyor ve istiyoruz. Türkiye’nin iyi niyetli olarak İslam ülkeleri arasında başlatmak istediği barışı, birliği ve dayanışma çabalarının da uzun sürede gerçekleşebileceğini de ummak istiyoruz.

BARIŞ ÖDÜLÜ

 Dışişleri eski bakanları İsmail Cem ile Yorgo Papandreu tarafından uygulamaya konulan “Cem – Papandreu Uluslararası Barış Ödülü” bu yılda sahibini buldu. Tören sırasında yapılan konuşmaların alanda uygulanmasının zor değil olanaksız olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Tarih kitaplarının yeniden yazılması gibi. Konuya ilişkin olarak karşılıklı görüşmelerin devam etmesini istemenin de iyi niyetli bir dilek olarak kalacağını kaydetmek durumundayız. Bu iyi niyetli düşünceler dillendirilirken Ortodoks Kilisenin uygulamadaki yerinin de netleştirilmesi gerekiyor. Aksi halde yukarıdaki istekleri ve söylenenleri buzun üzerine yazılmış düşünceler olarak kabul edeceğiz. Ada’da çözüme yönelik olarak müzakereler ağır aksak da olsa yürü – tülüyor. Yapılan açıklamaların içerik olarak doyurucu olmadığı kabul ediliyor. Ada’da yaşanmakta olan gerçekleri anlatması için Avrupa Parlamentosu’nda konuşma yapması istenen BM Genel Yazmanı’nın Özel Temsilcisi Bay Espen Eide, mendil büyüklüğündeki ülkenin engeli ile karşılaştı. Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Bay Elmor Brok’un da çabaları ile konunun şu aşamada adı geçen parlamentoda özel bir toplantı yapılarak görüşülmesinin uygun olmadığı düşüncesi ile şimdilerde buzdolabına konuldu. Bay Espen Eide’nin görevini ne olduğunu hemen herkes biliyor. Daha ne konuşacağı dahi bilinmeden konuşmasının engellenmesi karşı tarafın gerçeklerin öğrenilmesini istenmemesinin tipik bir göstergesidir. Kıbrıs Türklerini hiçbir neden yokken Rumlara saldırdılar diyenlerden de daha fazla iyi niyetli olmalarını beklememek gerekiyor. Buna karşın anılan kuruluşun önde gidenleri Türkiye’ye adadaki çözüm için baskılarını yapmaya devam ediyorlar. Adadaki çözümsüzlüğün kim veya kimler tarafından engellediğini de böylelikle kanıtlamış oluyorlar.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP