Bandırma
Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun, “sabah kahvaltısına gelin dedi. Bu 10 Ocak gününde yine ayrım gayrım yok” dedi durdu. Siyasi göndermelerle “onlar yapamadı biz yapıyoruz” dedi. Seçmenlerine hitap eder gibi göndermeler yaparak, gazetecilerin günü ile ilgili birtakım süslü cümleler kurdu. Kahvaltıya gelen bazı gazeteciler dağıttığı hediyeleri beğenmedi. Kimi kızdı, kimiyse “başka var mı?” dedi. Tahmin edersiniz ki bu “başka var mı?” diyenler gerçek gazeteciler değil, çakma beyanlarla belediyelere dadanan sarışın güzellerden ibaretti. Bir zamanlar vefalı yurttan kovulan, Balıkesir’de ayılıp bayılanlara takılan zevat, takmış koluna sepeti, Neyse şaka gibi…
Edremit
Edremit Belediye Başkanı Hasan Selman Arslan, geçmişten ders almış gibi, seçimden yılmış gibi konuşmalarla hafızada kaldı bu 10 Ocak’ta. Buraya bizzat katılmadım ancak arkadaşlar dedi ki; Kahvaltı menüsü fena değil, ama masalardan elimizi çekemedik. Bir elimiz masadan tabak düşmesin diye masayı, diğeri yiyebilmek için çatalı tutuyordu…
Başkan konuşurken eleştirilmekten fazla korkuyormuş. Hiç basınla arası kötü olamazmış, olmazmış artık. Hatta mahkemelik olduğu kimse yokmuş. Mahkemelik biri varmıştı dosyasını geri çekmiş… Niye ki?
Bir laf vardır korkunun ecele faydası yok diye. Burada hatırlatmam gereken bir toplantı notu var. Çünkü 10 Ocak konuşması, bana başkan yardımcılarını görevden aldığını açıkladığı toplantıyı hatırlattı. Bende geç döndüğümüz için yazamamıştım detayları ama neyse ki görüntüyle kaydetmiştim o anları.
“Hata yaptım” diyordu. “Bende anlamadım başıma saksımı düştü” ne oldu diyordu…
Garip ama o gün görevden aldıkları bugün yine göreve getirildi. Bir ilginç detayda 10 Ocak kahvaltısında başkanın aday yapılmayacağını söyleyen ama değişmesini istemeyen bazı basın mensuplarının olmasıydı…
Burhaniye
Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler yine geçtiğimiz yıl aynı yerde Blue Otel’de kahvaltı sundu. Bu kez self servis değil, herkesin önüne konan sıcak menülerle başladı konuşması. “bu gün sizin gününüz, ben neler yaptık diye Belediyenin hizmetlerini anlatmayacağım, sizlerin sorusu olursa yanıtlamak isterim” dedi.
Başkan gelen basın mensuplarını tek tek yarım saat ayakta karşıladı. “Hoş geldiniz bir eksik ya da sorun var mı” diye de sık sık tekrarladı. Bence buradaki sorun, neyi nerede konuşacağını bilmeyen ve Gazetecilerin gününü 23 Nisana benzeten Aziz Han’ın tavırları oldu. Böyle etiketlemeleri basın gününe yapıştırmak hiç hoş değildi bana göre. Bugün çalışan gazeteci için özeldi, hak hukuk mücadelesinin yanında, sahada olanlara gösterilmesi gereken ilgi, özen, teslim edilmesi gereken hakkın günüydü ve bu ilgililerine iletilmeliydi….
Belki de en iyi hazırlanmış 10 Ocak programıydı bu program. Ancak sorun, bu kez bir belediyeden değil, mesleğin içinde yıllarını verenler ve dün mesleğe girenler konuşmaya başlayınca ortaya çıktı.
Gazeteci Aziz Han, “burası bir platform olsun” dedi. Ancak orası bir belediyenin Çalışan Gazeteciler için kahvaltı düzenlediği bir salondu. Gazetecilerin, söz konusu kahvaltıyı düzenleyen belediye ile ilgili, varsa eğer sorunlarını elbette muhatabı ordayken gündeme getirmeleri doğal.
Ancak gazetecilerin genel sorunları ile ilgili konuları, gazetecinin sesi olan “kalemiyle” kendi sütunlarında, kendi gazetelerinde, kendi resmi dijital yayın mecralarında dile getirmesi gerektirdiğini ısrarla hatırlattım. Ayrıca bir gün önce bu konuda yazdığım köşeyi de örnek göstererek “sorunlarınızı neden yayınlarınızda yazmıyorsunuz” diye sordum aynı zamanda. Ama sanıyorum planlı, ya da plansız bir şekilde Bizi değil ama başkalarını hedef alan bir provokasyon hedefi vardı.
Zira Platformun yeri burası değil dememe rağmen, Aziz Han “başka yerde toplanamıyoruz dedi. Ardında da, Büyükşehir Belediyesinin verdiği kahvaltı özelinde, Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir’e yönelik salvolar geldi.
Salonda bu kaos ve karmaşa sürerken, tam bu esnada programda olan meslektaşım Mustafa Karakaş’ın annesinin yoğun bakıma alındığı haberi gelince, kendisi ile ilgilenip uğurlamak için salondan kısa bir süre ayrıldım. Döndüğümde salonda ki karmaşa daha da büyümüştü.
Başkan mikrofonu bana uzattı, tanımadığım bir CHP’li her şeyin başkanı ben sandı.
Bende Karakaşları uğurladığım esnada bir şey mi oldu dedim, çıt çıkmadı. Meğer bizim Ramazan Demir’e takmış adam kafayı ha bire söyleniyor. Bizim İlyas, Kamil, Fatih adama bu o başkan değil dese de, elimde mikron bir geldi PİR GİTTİ…
Aziz Han devreye yeniden girip konuşmaya başlayınca, Büyükşehir Belediye Yemeği konuşulunca burası değil yeri dedim, bende tepki gösterdim. Büyükşehrin yemeğini orada konuşmadıysanız burada da konuşmayacaksınız dedim. Biliyorsunuz bu konudaki düşüncemi de bir önceki yazımda dile getirmiştim.
Levent Özenç ben yazdım dedi bazıları ben söyledim dedi. Bizim Ramazan ve ekibi ilk defa sessiz sessiz “rezalet” demekle yetindi burada.
Birde Balıkesir’de cılız yönetimini toplayıp gelen Ramazan Demir’e üyeleri tepki verince, sallanan cemiyet başkanı Ramazan Demir, şaibeli işim yok ispat edin istifa ederim deyiverdi. Sizce eder mi? Rezalet olan neydi? Göremeden ve görmeden Altıeylül’e gitti. Konuştuklarıyla yaptıkları bir değildi, haliyle üyeleri rahatsızdı bu durumdan. Ve bir cemiyet gerçekten dedikleri gibi parti temsilciliği oyununu oynamamalıydı. Kaldı ki o partiden biride değildi sadece pişen sütün kokusunu alıp içmeye gidendi.
Ama olaylar burada da bitmedi maalesef, Büyükşehir Belediye Basın Daire Başkanı Taner Korkmaz’ın da adını taşıdı bazıları bu kahvaltıya. Kahvaltı bitti masa dağıldı.
Ama yapılan bazı konuşmalar usul ve üslup bozukluğu yaratınca, kimileri dışarıdan izlemeyi tercih etti. Ardından da Mesajlar dolaştı birden masadan masaya “Nevzatı yumrukladılar Tetik girdi araya dedi” İbrahim.
Öncelikle bilgi vereyim Balıkesir’de 3 tane basınla ilgili cemiyet bulunuyor. BGC, GADİYAC Ve Başkanlığını yaptığım Balıkesir Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti (BGYC). 1 Milyon 200 bin nüfusu olan Balıkesir için bu sayı sizce çok mu? Balıkesir Haber’den Ramazan Karaca ve az sayıda meslektaşım bu sayıyı çok buluyor. Kendisini severim, ancak siyah beyaz tv zamanlarından kalan konuşmaları maalesef bugün bizi renklendirmiyor.
Bir başka önemli konu ise;
Gazeteci Erdinç Saraç Burhaniye Belediyesi’nin 10 Ocak gününde şahsımla ilişkilendirilen bir cümle kurdu. Kendisine teşekkür ederim. Ancak bir yanlış algı olmaması için şunu net ifade etmek isterim. Tüm meslektaşlarımın da iyi bildiği gibi Şahsımın Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti’nde (BGC) bir başkanlık düşüncesi hiç olmadı. Üyesi olduğum dönemlerde BGC’de zihnimin ardında hiçbir plan ve gaye taşımadım. Bugün Balıkesir Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti’ni (BGYC) bazı meslektaşlarımın isteği üzerine birlikte kurduk. Birlikte başardık. Hatta BGC’de harekete geçer canlanır ve hep birlikte güçleniriz demiştik.
Hiçbir şekilde BGC’yi ötekileştirmeye dair bir yaklaşım içinde de olmadık. Sadece kurduğumuz cemiyette mesleğe dair naif ve etkili organizasyonlara imza attık. Bu etkinliklerimizde başta meslek camiamız olmak üzere hemen her kesim tarafından takdirle karşılandı. Ayrıca BGC ile aramızda Burhaniye’de ki kahvaltıda yaşananlar da dahil olmak üzere hiçbir aleni yada örtülü bir çatışma yaşanmadı.
Yani gelişmeleri artık sadece masa başından izleyerek, gazeteciliğin en önemli ilkesi olan 5 N 1K ilkesini artık unutan Emin Buldan’ın dediği gibi bir CEMİYET SAVAŞI yaşanmadı. Burhaniye’de yaşananlar BGC üyelerinin bizzat muhatabı olan BGC Yönetimi ve Başkanı Ramazan Demir’e yapılan eleştirilerdi.
Altıeylül
Alteylül Belediye Başkanı Hasan Avcı 10 Ocak günü Konakpınarda soğuk kış günü ateşi yakmış etrafında basın mensuplarını toplamıştı. Gelip burada dilediğiniz gibi kalabilirsiniz diyerek yaptığı bungalov evleri gösteriyordu. Yemeğe gelince oda oda hazırlanan masalarda yemek servisleri yapılıyordu, ancak bir sorun vardı. Oda bazı gazetecilerin ayakta kalması oldu. VS. VS… Darbuka ve klarnetçiler çaldı müzik eşliğinde fotoğraflar alındı hediyeler alındı gece son buldu.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce