DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34179270.14969%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

158 okunma

2009 Bitti Gelelim 2010’a

ABONE OL
16/01/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu yazıma başlarken daha önceki yıllarda yazmış olduğum yazılarımı şöyle bir taradım. Ancak büyük bir ümitsizliğe düşerek 2006, 2007, 2008 yıllarındaki ve bitirdiğimiz 2009 yılında Türkiye ve Dünyadaki sorunların aynen devam ettiğini gördüm. Nitekim, global likidite sorunları, yüksek enerji fiyatları, sıcak savaşlar, bloklaşmalar, giderek yine artma trendine giren hammadde ve petrol fiyatları, işsizlik, enflasyon, gelir dağılımındaki bozulmalar, Türkiye başta olmak üzere iç-dış borç artışları, dış ticaret açıkları, bütçe açıkları… 2009 yılının en gözde aktörleri olmuştur.
2009 yılı tüm ülkeler açısından global krizin etkisinde kalmıştır. Maalesef Türkiye’de bu kötü tablodan nasibini almış büyüme duraklamış, enflasyon oranlarıyla ne kadar oynanırsa oynansın (revize edilsin) tekrar çift haneliye doğru koşmaya başlamış, kronik işsizlik artmış, aynı şekilde çeşitli “revize”lerden sonra bütçe ve dış ticaret açığımız artmıştır.
Öte yandan özelleştirmeler hız kazanmış, şirket evlilikleri, taşınmaz alımları (yabancılar), hisse senedi ve portföy yatırımları için getirilen sermaye “sıcak para” tehlikeli bir şekilde artmıştır.
Diğer taraftan yavaşlayan büyüme (resesyon+stagflasyon) ve yükselen dış ticaret açığının gölgesindeki ekonomi işsizlik artışını da çözememiş, enflasyon yükseliş trendine girerken, borçlanma ve sıcak parayla cari açığın finansmanına devam edilmiştir.
Ayrıca, 2009 yılı yine riskli konuları gündeme taşımıştır. Ermenistan, Kıbrıs’ta Türk ve Rum Kesimler arası ilişkiler, AB’nin istediği reformlar, Ordu-Hükümet gerginliği, Terör (PKK), Medya-İktidar savaşları, 2010’da erken seçim, Siyasi Parti kapatmaları, Muhalefet-İktidar arena savaşları, kurumların dejenere edilmesi, Deniz Feneri, Ergenekon davaları, basın özgürlüğü konusundaki endişeler… Türkiye ve Dünya ülkeleri ve halkları üzerinde güven bunalımı yaratmıştır.
Sonuç olarak Türkiye acil olarak gecikmiş bazı önlemleri almalıdır. Öncelikle hükümet güven ortamı yaratarak yerli ve yabancı girişimci yatırımcının önünün açmalıdır. Bu kriz döneminde bu fırtınada ayakta kalabilmek için; şirketler bir araya gelerek büyümeli, çevre ülkelere küçük hacimli hızlı teslimat yapılmalı, stratejik düşünülmeli, şirketler (reel sektör) finans sektöründe olduğu gibi şeffaflaştırılmalı, reel sektörün enerji maliyetleri düşürülmeli, kamu yatırımlarına ağırlık verilmeli, devam eden diğer yatırımlar için yeni teşvikler getirilmeli, konut kredi faizleri gelir vergisi matrahından düşülmeli, kredi kartı faizleri indirilmeli, özelleştirmeler OVP (Orta Vadeli Program) çerçevesinde durdurulmalı, vergi reformu (oranları düşürecek+sistemi basitleştirecek) bir an önce gerçekleştirilmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, Eximbank ve diğer kamu bankalarının kaynakları arttırılmalı, (unutulmamalıdır ki dirençli bankacılık sektörü ve bu sektörün aldığı önlemler ile ekonomik kriz biraz daha hafif geçmektedir) nihayet uzun vadeli enflasyon hedefinden sapmamak kaydıyla, belli marjlar içinde, para politikasının esnetilme (biraz gevşetme) imkanları kullanılmalıdır. Bu yurt içi talebi de canlandıracaktır.
2010 yılı için Türkiye bölgesel güvenlik, enerji koridorlarının merkezinde oluşu, medeniyetler arası kavşak noktada bulunuşu ve bu diyaloglarda önemli rol oynayışı, jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik öneminden genç nüfusundan, kalifiye elemanlarından yararlanarak başarılara imza atmasını beklemek hepimizin ümidi ve arzusudur.
2010 yılının, Ülkemize ve tüm Dünya’ya barış, huzur, mutluluk ve ekonomik gelişme getirmesini diliyorum.

*İstanbul AREL Üniversitesi İİDF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı
*İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Yön. Kur. Üyesi

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP