Bu haftaki yazımı belki birçok İzmirli yazar gibi bende, 9 Eylül’e ayıracağım. Ancak 9 Eylül’ü, çocukluluğumun coşkulu kutlamalarının tatlı anılarının izlerinden arındırarak hatırlamak biraz zor. Yıllar önce Kestelli caddesinden geçen fener alaylarını ve resmigeçit törenlerini, söylenen marşlar eşliğinde cici parkın merdivenlerinde, büyüklerimin yanından izlerken, üzerime askerler ve tören katılımcıları tarafından atılan çiçek ve şekerleri hatırladıkça, 9/Eylül kendiliğinden damağımda bir tat, burnumda taze bir koku olarak zihnimden bana sesleniyor. Bugün o lezzet ve kokunun, yılların ötesinden bana seslenişine, törensellikten uzak, 9 Eylülün amaç ve neticelerini ele alıp inceleyerek cevap vermek istedim.
Fark ettim ki 9 Eylül asıl olarak “ilk hedefiniz Ak denizdir ileri!” emrinin gerçekleştiği tarihtir. Dikkatli bakılınca anlaşılacağı gibi ilk hedef olarak “Ak deniz” cümlesinde kodlanan mana açık bir şekilde tam bağımsızlıktır. Yani 9 Eylül sadece İzmir’in kurtuluşu değil, Türkiye’nin bağımsızlık hedefinin askeri ayağının fiilen tamamlandığı kutlu bir tarih dilimidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün izlediği politikalara bakılınca şunu fark etmemek mümkün değildir. Mustafa kemal T.B.M.M yi Ankara’da kurarak gelecekte adı TÜRKİYE olacak olan devletin siyasi başkentini belirlemiştir. Yine Atatürk, Lozan barış görüşmeleri tamamlanmadan yani Türkiye, yeni bir devlet olarak insanlık sayfasında resmen yerini almadan önce, 1. iktisat kongresini 17.02.1923 de yaklaşık bir ay boyunca İzmir’de topladı. Atatürk ve arkadaşları uzun yıllar boyunca genç Türkiye’nin ekonomik yapı ve kaderini belirleyecek kararların alındığı kongre yerini, İzmir olarak seçerken kurulmakta olan yeni devletin EKONOMİ başkentini de belirlemiş oldu. Mustafa kemal Türkiye devleti Cumhuriyet olduktan sonra, yüzyıllar boyunca siyasi başkent olmuş İstanbul’daki, sultanların ikamet ettikleri sarayları da müzeye çevirip halkın ve kültürün hizmetine verirken, açıkça anlatmak istediği şey, İstanbul’u 1500 yıllık birikimlerin aynası olmasından dolayı bir KÜLTÜR başkenti olarak düşünmesiydi. Böylece Mustafa kemal ülkenin hedeflerine yürümesindeki iş bölümünü kentlere bölüştürerek işi her zaman olduğu gibi zorluktan kolaylığa doğru yönlendirmişti.
9.Eylül.2009 a geldiğimiz bugünde, seksen altı yıl önce belirlenen hedeflerin 2/3 oranında gerçekleştiği görülüyor. Gerçekten de bugün Ankara, bölge ve dünya siyasetinde belirleyici ve yönlendirici bir siyasi başkent konumunda bulunuyor ve bu konumunu ebediyete akıp giden her gün ve saatte git gide güçlendirmeye devam ediyor. Yine 2010 da İstanbul’umuzun sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da kültür başkenti seçildiği düşünüldüğünde ve dünyanın önemli kültür mirası olan şehirleri arasında da başı çektiği hatırlandığında, açıkça görülüyor ki İstanbul, Cumhuriyetin kurucuları tarafından kendisine belirlenen vizyon ve misyonu, bugüne kadar gelen ve bugünde bu hedefe sahip çıkan emanetçileri tarafından gerçekleştirip geliştiren haklı bir öğüncün sahibidir. İktisat kongrelerinin yapıldığı İzmir ise kendisine gösterilen hedefi istenilen düzeyde gerçekleştirememiş ve Türkiye’nin ekonomi başkenti olamamıştır. Bugün bakıldığında bu üç başkentten Ankara, siyasi ve askeri bağımsızlığımızın bölgesinde ve dünyadaki abide başkentidir. İstanbul ise bin yıllık bağımsız Türk ve 8 bin yıllık medeni Anadolu ve binlerce yıllık hür insanlık tarih ve kültürünün sarsılmaz başkenti olmuştur. Bugün Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının kemaliyle zuhurunun gecikmesindeki en büyük neden, hiç şüphesiz İzmir’in ekonomi başkenti olma hedefine ulaşamaması ve bu hedefe uygun ekonomik açılımların İzmir’den yönlenmiyor olmasıdır.
“devam edecek…”
BALKAN YEMEKLERİ
21 saat önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024