DOLAR 34,3499 0.01%
EURO 37,3921 -0.02%
ALTIN 3.020,95-0,05
BITCOIN 2334480-0.89901%
İzmir
16°

AÇIK

06:06

SABAHA KALAN SÜRE

200 okunma

9 bin yıl öncesinin sağlıklı yaşam sırrı

ABONE OL
03/09/2020 00:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İngiliz bilim adamı Prof. Dr. Ian Hodder, yaklaşık 100 kişilik ekiple 16 yıldır Çatalhöyük’te sürdürdüğü kazı çalışmaları sonucunda, 9 bin yıl önce yaşamış insana ait ayrıntılara ulaştı.

Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan, Neolitik Çağ yerleşim yeri Çatalhöyük, dünya arkeoloji çevrelerinde merak uyandıran bir kazı alanı.Orta Doğu ve Akdeniz çanağında ilk kez insanoğlunun topraktan kap yapmaya başladığı yer olan Çatalhöyük, ilk kez buğday yetiştirmeye başlamaları ve evlerde dini inançları doğrultusunda çizilen duvar resimleri ve öküz başlarıyla ön plana çıkıyor.İnsanoğlunun dünyadaki serüvenine ışık tutmayı amaçlayan Çatalhöyük kazısının 16 yıldır başkanlığını yapan İngiliz bilim adamı Prof. Dr.  Ian Hoddder, sadece kazı değil, farklı bilim dallarından uzmanların katılımıyla kurulan çok sayıda laboratuvarda araştırma yapılmasını da sağlıyor. Çatalhöyük’te bugüne kadar denenmemiş bir arkeoloji okulu oluşturuldu. Burada yapılan kazı ve laboratuvar çalışmalarına bazı firmalar sponsorluk desteği veriyor. Ian Hoddder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzden 9 bin yıl önceki insanların huzur içinde yaşadığı Çatalhöyük’ün, bugün Avrupa’da yaşayan halkların bile ataları olabileceğini, bu insanların beslenme şekilleri, kemik yapıları, genetik özelliklerine ilişkin her yeni bulgunun, günümüz modern insanının bilinmeyenlerine kapı araladığını söyledi.Hodder, Çatalhöyük’te yapılan çalışmaların hemen her bilim dalını ilgilendirdiğini ancak, burada tespit edilen bulguların, son dönemde organik besinlere ve doğal yaşama yönelişle birlikte, daha yoğun ilgi göreceğini tahmin ettiğini belirtti.

ÇATALHÖYÜK İNSANI NASIL KİLO ALMIYORDU?

9 bin yıl önce burada yaşayan, tarım faaliyetlerine yeni başlayan insanların 1,70 metreden kısa olduklarını ancak, günümüz insanına göre çok daha güçlü olduklarını savunan Hodder, şunları söyledi:”Burada çok sayıda mezar, iskelet buluyoruz. Sadece bir evin tabanına gömülmüş 8-10’ya yakın iskelete rastlıyoruz. Burada bulduğumuz kemikleri ve bu insanların tuvalet olarak kullandıkları yerlerdeki 9 bin yıllık dışkıları çok detaylı inceliyoruz. Böylece ne yeyip ne içtiklerini, vücut ve kas yapıları hakkında detaylı bilgilere ulaşabiliyoruz. Çatalhöyük insanının vücudunda yağ sorunu yoktu. Çünkü, yoğun şekilde et, balık, elma gibi çeşitli meyvelerle besleniyorlardı. Ayrıca, günlük yaşamlarında oldukça hareketliydiler. Buğday yetiştirmeye başlamışlardı ancak, karbonhidrat tüketimleri yok denecek kadar azdı. Ayrıca, böğürtlen gibi çalı türü bitkilerin meyvelerini yiyorlardı. Evlerine çatıdaki delikten girip çıkıyorlardı. Isınmak ve yemek pişirmek için evin içinde bulunan ocaktan çıkan duman, tıpkı sigara içme etkisi yapıyor, onların sağlıklarını olumsuz yönde etkiliyordu. Bu nedenle pek çok insan 40 yaşına kadar ancak yaşayabiliyordu. Tifo ve dizanteri gibi hastalıklarla baş edemiyorlardı. Ölüm nedenleri de buydu. O dönemin bu denli zor şartlarına rağmen, 70-75 yaşına kadar ulaşan kişileri tespit ettik. Oysa bugün özellikle gelişmiş ülkelerde insanların çoğu şişmanlık sorunu yaşıyor. Belki de 9 bin yıl öncesinde bu sorunu yaşamayan insanların yediklerini daha yakından incelememiz gerekiyor.”

-DİŞLERİ DE SAĞLAM ÇIKTI

Yapılan araştırmalarda, Çatalhöyük’te yaşayanların dişlerinin çok sağlıklı olduğu bilgisine ulaştıklarını anlatan Hodder, ”Çünkü, bulduğumuz iskeletlerin dişlerinde de önemli bir diş sağlığı sorunuyla karşılaşmadık. Çenelerin çoğunda dişlerin varlığını devam ettirdiğini gördük. Bu durum insanların o dönemde natürel olarak beslenmelerinden kaynaklanıyordu” diye konuştu.Hodder, 9 bin yıl önce Konya bölgesinde bataklıklar ve vahşi yaşam nedeniyle hayatın onlara daha acımasız davrandığını belirterek, ”Özellikle çocukların yaşamı çok zordu. Bir kişi, o şartlar altında çocukluk evresini ve ileri dönemlerde tifo, dizanteri gibi ölümcül hastalıkları atlattıklarında uzun süre yaşayabiliyordu. Bulduğumuz iskeletlerin ölüm yaşı genellikle çocukluk dönemlerinde yoğunlaşıyor” dedi.

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP