Buçim, Kuzey Makedonya’nın doğusunda Radoviş’e bağlı, Makedonya vatandaşı Türklerin yoğun olarak (600 Makedonya Vatandaşı Türk’ün) yaşadığı bir köydür. Buçin de yaşayanların geçim kaynakları, Bağları, üzümleri ve tütün üretimi, hayvancılık, Yöre insanın maden ocağı yapılmadan önce temel geçim kaynağıydı.
Buçim de 1972 yılında kurulan işletmeciliğini Rusların yaptığı altın ve Bakır çıkarılan maden ocağı Bugün adeta Buçim’i yaşanmaz bir hale getirmiştir. Bu maden ocağı Radoviş’e 15 km uzaklıkta, Buçim köyüne ise sadece 300 metre uzaklıktadır. Bu maden ocağında çalışanların birçoğu Buçim’liler yerine dışardan seçilerek getirilmiş işçilerdir.
Bir zamanlar kendi yağlarında kavrulan küçük mutluluklar yaşayan Buçim’liler, bu maden ocağı yüzünden son 10 yıldır adeta yaşamları kabusa dönmüştür. Maden ocağının verimli ekili alanlara vermiş olduğu tahribat yüzünden bu verimli arazi sahipleri tarım yapamaz hale gelerek bir kısmı atıl hale gelen tarlalarını yok pahasına bu maden ocağına satmak zorunda bırakılmıştır. Arazilerini satmamak için direnenler ise işsizlik ve gelir yokluğuna boyun bükerek kendilerine Buçim madeninde çalışma vadi ile ellerinden değerli arazileri adeta bir nevi mecbur bırakılarak alınmıştır.
Maden ocağının çevreye vermiş olduğu olumsuz etkileri o kadar günden güne katlanarak devam etmektedir ki, Buçim köyünde artık temiz İçme suyu ve kullanım suyu bulunmaz duruma gelmiştir.
Buçim köyü artık doğal yollardan su bulamaz olmuştur. Maden ocağının tüm sulara hükmetmesi veya kirletmesi neticesinde 600 nüfuslu Makedonya vatandaşı Türk köyüne ise kendi sözde arıttığı suyu aktarıyor olması, suyun içinde çeşitli maddelere rastlanıyor olması İnsan sağlığı başta olmak üzere en büyük sorunların başında gelmektedir.
2014 yılında bu sudan içen 30 Makedonya vatandaşı Türk çocuğu sarılık hastalığına yakalanmıştır. 1 ay boyunca hastane de tedavi görmüşlerdir. Ayrıca Yöre halkı, Buçim köyü yakınlarında bulunan ve aynı adı taşıyan maden ocağının kanser vakalarının artmasına neden olabileceğini konuşmaktadır.
Küçük yaştaki çocuklardan daha yaşlılara kadar birçok kişinin son dönemde kansere yakalandığını kaydeden yöre halkı, maden ocağının çevredeki bitkileri ve yaşam ortamını da etkilediğini belirtmektedir.
600 nüfuslu Makedonya vatandaşı Türk ailesi ve köy halkı Sağlık sorunları haricinde Maden ocağında maden çıkartma maksatlı patlatılan dinamitlerin yapmış olduğu deprem etkisi, ses gürültüsü ve maden ocağından etrafa sıçrayan kaya parçalarından dolayı İnsanlar üzerinde ve evlerde kalıcı hasarlara neden olmaktadır.
Ayrıca maden ocağından her hafta köyün üzerini saran boğucu asitli toz bulutu insanları, canlıları ve çevreyi adeta yok etmeye yönelik bir dram yaşatmaktadır. Bu çevre kirliliği yüzünden, Su, Hava, Doğal yaşam, Yaban Hayvanları, Kuşlar, Böcekler kısaca tüm yaşam olumsuz etkilenmektedir.
Maden ocağının su kaynaklarını aşırı tüketmesi ve kirletmesi sonucu, fazla su istemeyen tütün ekimine yönelmek zorunda bırakılan Buçim halkı, mecburen Tarımı, Üzüm yetiştiriciliğini ve Hayvancılığı su yokluğundan azaltarak tütün ekimine yönelmiştir. Bu da ekonomik bir gelir sıkıntısına neden olmuştur. Bu ekonomik sıkıntıları aşmak isteyen Yöre İnsanın bir kısmı da Buçim dışında gurbette iş aramaya yönelmiştir, Maden ocağının tahribatından dolayı yapılamayan Tarım ve hayvancılıktan dolayı birçok genç işsiz duruma düşmüştür, işsizlik yüzünden evlilik oranlarında da gözle görülür bir düşüş yaşanmaktadır. Yaşam ekonomik ve sosyal anlamda günden güne Buçim’liler için dayanılmaz bir hal almaktadır. Bizler ise duyduklarımızdan dolayı sadece onlar için uzaktan burkulurken, bütün Balkanlarda ki tüm ızdıraplara sadece istemeden de olsa seyirci kalmaktayız. Kalbimiz buradan onlar için hiç birşey yapamadan sızlarken, Orda bir köy varsa, bacaları hala tütüyorsa, O köyün dağları varsa, ormanları varsa, madenleri varsa, Canlıları varsa bütün bunlar Sizin! O aziz topraklar, sizin! Babalarınızın dedelerinizin sizlere armağanıdır ….
Bu yaşananlar karşısında şairimizin şu dizeleri aklımıza gelmektedir bütün aynı kaderi ve kederi yaşayan Buçim’liler gibi olanlara,
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Ahmet Kutsi TECER
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce