DOLAR 34,2884 -0.18%
EURO 37,5758 0.36%
ALTIN 3.022,980,02
BITCOIN 24089403.56041%
İzmir
16°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

‘Süveyş Avrupa’nın hayat damarıdır’
59 okunma

‘Süveyş Avrupa’nın hayat damarıdır’

ABONE OL
03/04/2021 14:30
‘Süveyş Avrupa’nın hayat damarıdır’
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Süveyş Kanalı’ndan geçtiği sırada kontrolünü kaybeden Ever Given isimli geminin kanaldaki deniz trafiğini bir haftadan fazla durdurması beraberinde ticaret yollarındaki güvenlik ve Türkiye’nin jeostratejik konumunu gündeme getirdi. Ever Given’ın  kanal yolunda kaldığı sürede dünya ticareti her gün 15 milyar dolarlık zarar uğrarken, diplomasi çevrelerinde alternatif güzergâhlar tartışılmaya başlandı. Tüm dünyayı etkileyen kazanın ardından Türkiye’nin coğrafi olarak önem kazanacağını dile getiren isimlerden Uluslararası İlişkiler Uzmanı İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, önümüzdeki dönemde olası güzergâh seçeneklerini Milliyet’e anlatırken, tarihi İpek Yolu gibi karasal ticaret yolları ve havayolu taşımacılığının öne çıkacağını söyledi.

Prof. Dr. Köni, “Süveyş Kanalı Avrupa açısından hayat damarı denilecek bir stratejik öneme sahip. Dünya ticaretinin yüzde 12’si Süveyş’ten geçtiği gibi, Çin başta olma üzere Uzakdoğu’nun ticari malları gemilerle Süveyş üzerinden Avrupa’ya taşınıyor. Kanalın kapanması Avrupa’ya giden arz dengesi açısından kriz anlamına geliyor. Süveyş, Avrupa açısından hayat damarı denilecek bir stratejik öneme sahip. Kazanın ardından Türkiye rotası, güzergâhı önem kazanmaya başladı. KKTC hava sahasının açılması durumunda İstanbul Havalimanı ve limanları, aktarma ve cazibe merkezi haline gelebilir” dedi.

Ticaret taşımacılığında en kritik kanal Süveyş midir?

“Dünya ticaretinin, yük taşımacılığının büyük kısmı halen gemilerle yapılıyor. Süveyş ve Panama kanalının yanı sıra Cebelitarık Boğazı ve Danimarka’dan geçen Kiel kanalı stratejik öneme sahip güzergâhlar. Kuzey Denizi’nden Baltık Denizi’nde uzanan 98 kilometrelik kanal İsveç, Finlandiya, Polonya, Letonya, Litvanya, Estonya için hayati öneme sahip. Süveyş gibi kanal ve su yollarını stratejik açıdan değerlendiririz. NATO olası bir çatışma anında büyük gemilerdeki elektronik sistemlerin uydular aracılığı ile kilitlenip devre dışı bırakılabileceği ve geçiş güzergâhlarının elektronik kilitlemelerle kapatılabileceği riskine karşı önlem konuları da tartışıyor. Süveyş veya Panama gibi kanalların kapanma riskine şok noktaları deniliyor ve şok noktalarının alternatiflerinin de seçenekler arasında olması gerekiyor.”

Türk Boğazlarını bu gruba dahil etmediniz ?

“Türk Boğazları’nın ticaret hacmi Süveyş ile kıyaslanamayacak kadar mikro ölçekli. Bizim Boğazlarımızdan geçen gemiler büyük bir ekonomik alana giremiyorlar. Karadeniz Rus donanması ve Kafkaslar’daki strateji açısından önemli. Hava taşımacılığında öne çıkarsak büyük katma değer yaratabiliriz.”

Türkiye’nin hava taşımacılığında öne çıkması için hangi stratejileri hayata geçirmesi gerekiyor ?

“Süveyş Kanalı’nda yaşanan kaza bir kez daha hava taşımacılığı ve hava hizmetlerinin önemini gündeme getirdi. Türkiye’nin elinde iki büyük koz var. Sivil ve ticari uçaklar Kıbrıs Hava Sahası’nı kullanmadıkları için Türkiye hava sahasını kullanıp yılda yaklaşık 1 milyar euro bırakıyorlar. Kıbrıs adası hava taşımacılığının güzergâhı açısından stratejik bir konuma sahip. Çünkü adanın yüzölçümünün 5 misli büyüklüğünde bir alanı kapsıyor ve uçuş bilgilerinin adadaki iki devletten hangisine verileceği konusunda belirsizlik olduğundan Kıbrıs hava sahası kullanılamıyor. KKTC hava sahasının açılması durumunda artı 1 euro daha kazancımız olacağı gibi İstanbul Havalimanı’nı aktarma ve cazibe merkezi haline gelir. Kıbrıs hava sahası üzerinde mutabakat sağlanmış olsa Türkiye aktarmalı ticari uçuşlar büyük katma değer yaratacaktır. Avrupa, Kıbrıs ve Akdeniz meselesinde biraz da bu yüzden bastırıyor. Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olması hem KKTC’nin, hem Türkiye’nin elindeki kozu zayıflatıyor.”

Kıbrıs hava sahası için Türkiye’nin kartları neler olabilir ?

“Ticari ve stratejik ulaşım açısından Türkiye’nin Mısır ve İsrail ile işbirliğine gitmesi çok önemli. İsrail ve Mısır ile gerginlikler yaşanmamış olsa şuan her iki ülkenin önünde çıkan petrol ve gaz boru hatları ve aktarma istasyonları ile bizden taşınırdı. Mısır’la yakınlaşmamız tamamen Yunanistan’ın Libya hamlemize karşı 2019’da çizdiği haritaya karşı ortaya çıktı. Türkiye, Mısır yakınlaşması Yunanistan’ın Doğu Akdeniz için çizdiği harita ve Türkiye’yi sıkıştırma stratejisini çöpe atar. Türkiye ve Mısır Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı olan iki büyük ülke konumunda. Kıbrıs ve Suriye meselesi açısından da Mısır’la yakınlaşmak bizim elimizi güçlendirir. İsrail ile stratejik işbirliği ise Kıbrıs’ta tam hakimiyet anlamına gelir ki bu durumda hava sahası kıta sahanlığı gibi konularda Türkiye’yi hakim ülke pozisyonuna sokar. İsrail’in Ortadoğu’daki planlarını görmezden gelelim demiyorum ancak stratejik menfaat doğrultusunda iletişim ve ilişki kanalları oluşturmalıyız.”

Bölgedeki ticaret taşımacılığından pay kapmak isteyen başka ülkeler de var mı?

Açık denizlerden açık denizlere açılma noktaları olması açısından Süveyş ve Panama en önemli güzergâhlar. Kanaldan haftada en az 50 gemi geçerken Mısır’a yüksek bir meblağ kalıyor. İran bile pastadan pay kapmak için Hürmüz Boğazı üzerinden aktarmalı kara taşımacılığı yöntemiyle Suriye limanlarından alternatif yaratma peşinde. Ancak bu hedef hayalden öteye gidecek bir proje değil. Süveyş Kanalı’nın devre dışı kalması durumunda Avrupa’ya ulaşım Güney Afrika’nın güney uç noktası Ümit Burnu’na kayıyor. Böyle bir güzergâh gemilerin 20 gün gecikmeli limanlara varması ve milyarlarca dolar kaybı olduğundan Süveyş Kanalı Fransa, İngiltere ve Avrupa ülkeleri için olmazsa olmaz öneme sahip bir hat.”

İpekyolu alternatif güzergâh olabilir mi?

“Çin iki yoldan Avrupa’ya ulaşıyor. En önemli güzergâh Süveyş Kanalı ancak İpekyolu hattı da Balkanlara çıkış açısından stratejik öneme sahip. İpekyolu Almanlar’ın Bağdat Demiryolu mantığından hareketle hayata geçirilen bir proje. Almanlar, İngiliz donanmasından korktukları için güneye inmek için  Anadolu üzerinden tren yolunu devreye sokmuşlardı. Çin de, ABD donanmasının gücüne karşı alternatif olarak karayolu güzergâhını da devreye almış durumda. İstanbul ve Pire limanları aktarma istasyonları açısından önemli stratejik noktalar. İpekyolu yüzde 100 olmasa da elbette alternatif güzergâh olarak önem kazanacaktır. Çin’in, emperyal ABD donanmasının gücüne erişinceye kadar denizlerde hakimiyet sağlaması olanaksız. ABD donanmasının gücünü direk karşılarına almamak ve savaş riskine karşı da temkinli hareket ediyorlar. Çin’in güçlü bir donanmaya sahip olması için en az 20 yıla ihtiyaçları olduğunu tahmin ediyoruz. 2040’tan sonra ne olur bilmiyorum ancak o tarihte bu dünyada olmayacağım kesin.”

Hasan Köni

 

“Süveyş Kanalı yüzünden Sovyetler’in hışmına uğrayacaktık”

Köni Süveyş Kanalı’na ilişkin tarihsel süreçte yaşana iki önemli gelişmeyi de şöyle anlattı:

“Süveyş Kanalı, Osmanlı’nın bölgedeki hakimiyeti olduğu dönemde 1869’da hizmete girdi. Sonrasında İstanbul Antlaşmasına imza atıldı. Sözleşmede Fransa İngiltere başta olmak üzere Osmanlı’nın da imzası var ve bu antlaşma günümüzde de geçerliliğini koruyor. Türkiye kanalın güvenlik ve korunmasından sorumlu 12 arasında. Mısır Başkanı Nasır’ın 26 Temmuz 1956 yılında, Süveyş Kanalı’nı kamulaştırma istediği, İngiltere ve ABD’nin Aswan Barajı’nın kurulmasını reddetmesi ve Mısır’ın Nasır yönetiminde Sovyetler Birliği’ne ve Çin’e dönmesi sonrası çatışma çıktı. Mısır kanalda bir gemi batırınca İsrail Sina Yarımadasına saldırıp ilhak etti. İsrail’in Mısırı işgal etmesinden bir gün sonra, İngiltere ve Fransa Kahire’yi bombalamaya başladılar. Türkiye o sırada Suriye üzerinden Mısır’a saldırma stratejisini hayata geçirecekken Sovyetler devreye girdi ve Türkiye’ye ültimatom verince saldırı planından vazgeçildi.  Anlayacağınız Süveyş Kanalı yüzünden Sovyetler’in hışmına uğrayacaktık. Bu bahsettiğim gelişmeler Ortadoğu için kırılma noktalarından biriydi. Sovyetler ve ardından Rusya bölgede Baas rejimlerine hayat verirken, Mısır’a arka çıktı. Ortadoğu’da yaşanan çatışma ve göz yaşının bir uzantısı da bu hadiselerdir. Baas rejimlerinin yıkılması için ABD’nin başlattığı askeri harekatların bedelini her ülke ve insan ödemeye devam ediyor.”

‘Yeni bir ticaret yolu meydana geldi’

Her fırsatta küresel ısınmayla birlikte Arktik Bölge denilen hattın önem kazanacağını söylüyorsunuz ?

“Küresel ısınmaya bağlı Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesiyle yeni bir ticaret yolu meydana geldi. Bering Boğazı’nın kuzeyinden başlayan bu hat, Rusya’nın kuzey sahillerinden İskandinav ülkeleri ve Danimarka’ya kadar uzanıyor Rusya, Arktik Bölge’de 12, 13 yeni petrol ve doğalgaz kaynakları buldu. Kanada’nın kuzeyindeki buzulların erimesiyle Kaliforniya’dan kalkan gemiler, Kuzey Kutuplar bölgesi üzerinden Japonya’ya kadar gidebiliyor. Çatışma riski Arktik bölgeye kayabilir. Yeni kaynaklar bu bölgede. Madenler, petrol, doğalgaz ve deniz ürünlerinin en bol olduğu alan Arktik Bölge.  Küresel iklim değişikliğinin başlıca sorumlusu ABD, sadece buzulların erimesine neden olmuyor, yeni çatışma alanlarının doğmasına yol açıyor. Örneğin Rusya Arktik Bölge Komutanlığı’nı kurmuş durumda. ABD’de, Kanada ile birlikte Arktik Komutanlığı’nı kuran diğer ülke. İki süper güç yeni hat üzerinden gelişen ekonomiyi denetlemek istiyor. Yeni kurulan Arktik Konsey’e İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka, Rusya, Kanada gibi ülkeler üye oldu. Arktik alan aynı zamanda deniz gıda kaynaklarının en yüksek olduğu bölge.  Hiç kullanılmamış yeni topraklar, enerji kaynakları ve yeni adalar ortaya çıkmış durumda. Rusya’nın önünde yeni bakir bir alan açıldı. ABD bu durumdan rahatsız.”

 

 

Milliyet

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP