“Altın kafes”ten çıktı, ev hanımıyken iş kadını oldu
Varlık içinde yaşarken kızının, “Anne sen büyüyünce ne olacaksın?” sorusu üzerine iş hayatına atılmaya karar veren Saadet Daşdeler, her şeye sıfırdan başlayıp takı tasarım işi kurdu
Zenginliği elinin tersi ile itti, İzmir‘e yerleşip sıfırdan iş kurdu
“Bir avizeye verdiğim parayla öğrenci evi kurdum”
“Kapadokya’da şoförlerim vardı, İzmir’de otobüse, dolmuşa binmeyi öğrendim”
“Bir kadının başarı hikayesi yazması için illa yoksulluktan gelmesine gerek yok”
İZMİR – Kapadokya’da varlık içinde bir hayat yaşarken “altın kafes”ten çıkıp çocuklarıyla İzmir’e yerleşen Saadet Daşdeler, her şeye sıfırdan başlayıp takı tasarım işi kurdu. Ev hanımıyken, kızının “Anne sen büyüyünce ne olacaksın?” sorusu üzerine iş kadını olma serüvenin başladığını belirten Daşdeler, “Bir kadının başarı hikayesi yazması için illa yoksulluktan gelmesine gerek yok. Ben varlık içinde yaşıyordum ama kaybolmuştum. Bu yüzden yoksul ya da varlıklı fark etmez. Her kadının kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor” dedi.
50 yaşındaki Saadet Daşdeler, Kapadokya’da varlıklı bir ailede dünyaya geldi. Daşdeler, 19 yaşına geldiğinde ise yine varlıklı biriyle evlendi. Daşdeler, eşinin otelleri ve şirketleri olması nedeniyle adeta zenginlik içerisinde yaşadı, kendisini de hep ‘ev hanımı’ olarak tanımladı. Daşdeler’in dönüm noktası ise o dönem 3 yaşında olan kızının, “Anne sen büyüyünce ne olacaksın?” sorusu oldu. Hayatı boyunca başkalarının gölgesinde yaşadığını fark eden ve üretmek isteyen Daşdeler, ilgi alanı olan takılar üzerine yoğunlaştı. Takı tasarımı konusunda çeşitli kurslar alan Daşdeler, önce eşinin takı şirketinde ürettiği ürünleri sergiledi, ardından İzmir’de liseyi kazanan oğlunu ve kızını da yanına alarak İzmir’e yerleşti. Kendi ayakları üzerinde durmak için eşinden cüzi miktarda sermaye alan Daşdeler, İzmir’de takı tasarımı işi kurdu. Doğal taş, altın, gümüş, pırlanta ve elmasları kullanarak dikkat çekici tasarımlar yapan Daşdeler, ürünlerini ihraç etme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Altın kafesten çıkarak kendi başarı hikayesini yazdığını belirten Daşdeler, “Tek başına bir güç olmak çok güzel bir duyguymuş. Bir kadının başarı hikayesi yazması için illa yoksulluktan gelmesine gerek yok. Ben varlık içinde yaşıyordum ama kaybolmuştum. Başkaları için yaşıyordum. ‘Saadet böyle oturmalı, Saadet böyle konuşmalı, Saadet böyle yürümeli’ gibi cümlelerle her hareketime dikkat etmek zorundaydım. Artık bir konu mankeniydim. Bu yüzden yoksul ya da varlıklı fark etmez. Her kadının kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor. Hangi bütçeye sahip olurlarsa olsunlar kadınlar çalışmalı. Ben bu sayede kendimi buldum. Artık Saadet’im. Altın kafeste kalmaya devam etseydim yenilmiş olacaktım ama şimdi kendi emeğimle bir yere geldim. Kendi hikayemi yazdım. Artık başkası için değil kendim için yaşıyorum. Kadınlar dezavantajlarını düşünerek harekete geçmeyi ertelemesin. Her kadının bir meziyeti var” diye konuştu.
“Kızım, evdeki koşuşturmamı işe yarar görmemişti”
Ev hanımlığından iş kadınlığına uzanan süreci anlatan Daşdeler, “Ben 19 yaşında evlendim ve ev hanımıydım. Eşimin de şirketleri vardı. Bir gün yolda giderken o zaman 3 yaşında olan kızım bana, ‘Anne sen büyüyünce ne olacaksın?’ diye sordu. O bile evdeki koşturmamı işe yarar görmüyordu. Ben de bir şeyler yapmak istiyordum. Ben her zaman moda ve tasarım konularına ilgiliydim. Kurslara katılıp takı tasarlamaya başladım. Önce çevreme takı hediye ederek işe başladım. Ardından eşimin takı şirketinde takılarımı sergiledim. Takılarım, yurt dışından gelen turistlerin ilgisini çekti. Doğal taşlarla birlikte altın, gümüş, pırlanta ve elmas kullanarak tasarımlar oluşturdum. Daha sonra oğlumun okulu nedeniyle kızımı da yanıma alarak İzmir’e geldim. Oradaki altın kafesten çıkıp İzmir’de sıfırdan bir hayat kurmak istedim. Kendi başarımı görmek istedim. Küçük bir sermaye ile dükkanımı açtım. Atölye de kurarak kendi tasarımlarımı yapmaya başladım. Şu anda kişinin enerjisine göre doğal taşlar seçip mistik, mitolojik tasarımlar yapıyorum. Tasarımlarımı yurt dışından gelen turistlere de satıyorum ancak şimdi de ürünlerimi ihraç etme noktasındayım. Bir ev hanımının nerelere geleceğini insanlara göstermek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Bir avizeye verdiğim parayla öğrenci evi kurdum”
Zenginlik içerisinde yaşarken o hayatı elinin tersiyle ittiğini ve var olma mücadelesinin bu karardan sonra başladığını dile getiren Daşdeler, şöyle konuştu: “Ben varlıklı bir ailenin çocuğuyum. Arabalarla getirilip götürülüyordum. Hiç zorluk çekmedim. Evlendiğim insan da çok varlıklı. Şirketleri, otelleri var ama kendimi hep onun gölgesinde kalıyormuşum gibi hissediyordum. Benim de başarılı işler yapabileceğimi göstermek istedim. Kapadokya’da şoförlerim vardı, bir dediğim iki yapılmazdı. Evde iki yardımcım vardı. Böyle bir ortamda parmak kaldırarak ‘Hayır ben bunları istemiyorum. Kendimi görmek istiyorum’ dedim. Ben kimim, bilmiyordum ve keşfetmek için bir yolculuğa çıktım. Eşim elbette bu konuda bana destek oldu ama özellikle büyük bir destek istemedim. Küçük bir bütçe ile o serveti bırakıp 10 yıl önce İzmir’e geldim. Öğrenci evi gibi bir ev kurduk. Kapadokya’daki evimin bir avizesine verdiğim parayla ev döşedik. Altın kaplamalı tabaklarda yemek yerken 80 liraya tabak seti aldım. Zorlandım ama ‘yapacağım’ dedim.”
“İzmir’de otobüse, dolmuşa binmeyi öğrendim”
İzmir’e yerleştikten sonra bir insanın günlük hayatta yaptığı işleri bile bilmediğini fark ettiğini söyleyen Daşdeler, “Kapadokya’da şoförlerim vardı, İzmir’de otobüse, dolmuşa binmeyi öğrendim. Tek başıma bir şeyler yapmayı öğrendim. Eskiden bir bankada işim varsa muhasebecimiz beni götürür, her şeyi hazırlardı. Ben sadece imza atıp çıkardım. İzmir’de bankaya gidip nasıl sıra alınacağını öğrendim, nerede bekleneceğini öğrendim. ATM’yi kullanmayı öğrendim. Herkesin günlük rutinlerini ben 40 yaşından sonra öğrendim. Ben hep babamın kızı, eşimin karısıydım. Hep birinin bir şeyi olarak vardım. Bu yüzden çevrem de çok fazla yoktu. Var olma mücadelemden sonra tasarımlarıma daha çok yoğunlaştım. Ev hanımıyken bir iş kadını oldum. Şimdi ürünlerimi yurt dışına pazarlama aşamasındayım. Gelecek yıllarda New York’ta ‘Saadet Daşdeler’ markası ile bir dükkan açmayı hedefliyorum” dedi.
Kişiye özel tasarımlar
Tasarımlarından da bahseden Daşdeler, şunları söyledi: “Altınla gümüşe sanat katarak ihracat hedefliyoruz. Gümüş, pırlanta, doğa taş ve altını bir araya getirerek sanatsal dokunuşlarla motifler işliyoruz. Bu takılar oldukça rağbet görüyor. Doğal taşları birleştirirken uyumlarına dikkat ediyoruz. Zıt taşları birleştirmiyoruz. Kardeş taşları birleştirmek gerekiyor. Has külçe altını eriterek kullanıyoruz. Ayrıca 925 ayar gümüş kullanıyoruz. Erkek ve kadınlar için özel tasarımlar hazırlıyoruz. Bazı takılarımızda mitolojik karakterler de yer alıyor. Yaptığımız ürünler kişiye özel oluyor.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ceren Atmaca
Haberler.com
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceHABERLER
9 gün önceHABERLER
13 gün önce