Aydın Hasan – Bugün Ankara’nın başkent oluşunun yıl dönümü. Ankara, 98 yıl önce, 13 Ekim 1923’te yeni devletin başkenti olarak ilan edildi. İsmet İnönü, Atatürk’ün emriyle o gün Meclis’e tek maddelik bir anayasa değişikliği teklifi sundu. Teklifte; “Türkiye devletinin makarrı idaresi Ankara şehridir” hükmü yer alıyordu. Gerekçesinde ise “İstanbul, Türk milletinin müdafaa vasıtalarına mevdu olarak ilelebed korunacaktır. Devlet merkezinin Ankara olması zaruridir” deniliyordu. Payitaht olan İstanbul kurtulmuştu. O dönemde dünyanın sayılı kentlerinden biri olan İstanbul dururken, neden yoksul bir Anadolu kasabası başkent ilan edilmişti?
Mücadelenin karargâhı
Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye Başkanı sıfatıyla 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da açıldı. Meclis ordusu kuruldu, ordu, işgale karşı direnişe geçti. Yunan Büyük Taarruzu, 23 Ağustos 1921’de başlatıldı. Sakarya’nın gerisinde tertiplenen Türk ordusu, üstün düşman güçlerine karşı efsanevi bir direniş gösterdi. Sakarya Savaşı ile Yunan Büyük Taarruzu geri püskürtüldü. Bundan bir yıl sonra 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da kazanılan Büyük Zafer ile de vatan kurtuldu.
Hemşehrilik mazbatası
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Büyük Zaferi kazanıp İzmir’i kurtardıktan sonra Ankara’ya ancak 2 Ekim 1922’de dönebildi. Halk, muzaffer komutanı büyük bir coşku içinde karşıladı. Döndüğü gün de, Ankara Belediyesi tarafından kendisine Ankara Hemşehriliği mazbatası arz olundu. Mustafa Kemal, 5 Ekim 1922’de bir mektup ile Ankara hemşehriliğini kabul ettiğini duyurdu. 5 Ekim aslında, Ankara’nın başkent olacağının gizli ve örtülü ilanıydı. Mustafa Kemal, milli mücadelenin karargâhı Ankara’nın yeni devletin başkenti olması kararını vermişti ancak hayata geçirmek için diplomatik savaşın da kazanılmasını beklemek gerekiyordu.
Lozan Antlaşması beklendi
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te imzalanabildi. Antlaşma, TBMM’de 23 Ağustos 1923’te onaylandı. İtilaf Devletleri’ne İstanbul’dan askeri güçlerini çekmeleri için ültimatom verildi. İtilaf güçlerinin son askerleri, 2 Ekim 1923’te İstanbul’dan ayrıldı. Türk askeri, 6 Ekim 1923’te İstanbul’a törenle girdi. Ankara, 13 Ekim 1923’te başkent ilan edildi. Cumhuriyetin ilanı için ise özel bir anlamı olan 29 Ekim tarihi beklenecekti. Ancak mücadele burada bitmiyordu. Ankara’nın dünyanın güç dengeleri içinde başkent olarak kabulü için verilen mücadele 1930’a kadar sürecekti.
Büyükelçilikler direndi
Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara’da yalnızca Afganistan ile Sovyetler Birliği’nin büyükelçiliği vardı. Milli Mücadele kazanıldıktan sonra 1925 yılına gelindiğinde, başkent Ankara’da Afganistan ile Sovyetler Birliği büyükelçiliklerine sadece Yunanistan ve Polonya’nın büyükelçilikleri eklenmişti. Aynı yıl İstanbul’da ise 18 devletin temsilciliği vardı. İngiltere başta olmak üzere bir çok devlet Ankara’nın başkent oluşunu kabul edemiyordu. Onların umudu başkentin bu bozkır kasabasından İstanbul’a taşınacağı yönündeydi. 1925’te hükümet, yabancı büyükelçiliklere ücretsiz arsa tahsis etme kararı aldı. ABD, Ankara’ya ilk büyükelçisini 1927’de atadı. Osmanlı döneminde ABD ile ilişkiler konsolosluk düzeyinde yürütülüyordu. 1929’da Atatürk’ün usta diplomasisi ile İngiltere’nin Ankara’nın başkent oluşuna karşı direnci kırıldı. 1930 yılına gelindiğinde başkentte 10 büyükelçilik, 14 elçilik, 3 maslahatgüzarlık olmak üzere 27 ülkenin misyonu vardı. Ankara artık bir dünya kenti olma yönünde yürüyordu.
Ankara’nın bu dönemi, emperyalizme karşı verilen mücadele ile mazlum milletlere model oluşturan bir direnişin gururlu bir hikayesidir.
Evleri kerpiç, sokağı tozlu
Ankara, 13 Ekim’de başkent oldu. Cumhuriyet de 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Ankara’nın başkent oluşu, Anadolu bozkırından mazlum milletlere ışık tutacak bir devletin doğuşunda önemli bir tarihtir. Ankara’nın, bozkırın orta yerindeki bir kasabadan başlayan 98 yıllık hikayesi, bir iddiayla ortaya çıkan Türkiye’nin ulaştığı başarının göstegesidir. 1923’te yoksul bir kasaba olan Ankara’nın nüfusu 21 bin 446 idi. Ankara, bugün yaklaşık altı milyonluk nüfusu ile dünyanın sayılı başkentleri arasında yer alıyor. Kerpiç evlerden oluşan, yolları tozlu yoksul Anadolu kasabası, bir dünya kentine dönüştü. Ankara bugün Türkiye’nin siyasi yönetim merkezi olmasının yanı sıra organize sanayi bölgeleri, üniversiteleri, teknokentleri, Ar-Ge ve tasarım merkezleriyle de öne çıkıyor. Ticaretin, sanayinin, bilimin, teknolojinin, turizmin, tarımın başkenti olma iddiasını da taşıyor.
‘Türk’ün kudretini tekrar etmek istedim’
Ankara’yı neden başkent seçtiği, 24 yıl yaverliğini yapan Cevat Abbas’ın anılarında Atatürk’ün ağzından şöyle anlatılır:
“Ankara’nın hükûmet merkezi olması için saydığınız meziyetleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara’yı hükûmet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkânsızı imkân hâline getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek; şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak..’”
Milliyet
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce