Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS), Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Jahja Muhasilovic ve Siyasal Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Mustafa Krupalija, AB Komisyonunun 12 Ekim’de, “potansiyel aday” ülke durumundaki Bosna Hersek’e “aday ülke” statüsü verilmesi yönünde teklifte bulunmasını AA muhabirine değerlendirdi.
Bosna Hersek’e “aday ülke” statüsü verilmesi yönünde görüş bildirilmesinin, ülkede gerekli olumlu tepkiyi alamadığına dikkati çeken Muhasilovic, “Bunun sebebi, Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt’in seçim akşamı,’Bonn yetkilerini’ kullanarak tartışmalı seçim yasası reformunu dayatarak yasalaştırdığını açıklamasıdır.” diye konuştu.
Muhasilovic, “Ülkedeki siyasiler, analizciler ve halk, AB Komisyonunun seçimden hemen birkaç gün sonra bu yönde görüş bildirmesini, ‘seçim yasasında yapılan değişiklerden dikkati uzaklaştırmak’ şeklinde yorumladı.” ifadesini kullandı.
AB Komisyonunun bildirdiği görüşün ülkede “samimiyetsiz” olarak adlandırıldığını ifade eden Muhasilovic, halkın bunu tamamen “göz boyama” olarak gördüğünü kaydetti.
Muhasilovic, “Ülkedeki üç halkın (Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırplar), AB’ye olumlu baktığını söyleyebiliriz ancak zamanlama olarak seçim sonrası gelen bu karar, halkın olumlu bakışını bozmuş oldu ve ben de halkın bu yöndeki görüşlerinin doğru olduğuna inanıyorum.” dedi.
Krupalija da, “AB Komisyonu, daha önce Ukrayna ve Moldova’ya ‘aday ülke’ statüsü verdiği sırada, Bosna Hersek’e de bu statüyü vermesi çokça tartışılıyordu ancak statü, o zamanlarda sadece bu iki ülkeye verildi ve Bosna Hersek’e verilmedi.” ifadesini kullandı.
Bu kararın, Bosna Hersek kamuoyunda rahatsızlık yarattığını ifade eden Krupalija, “Ukrayna ya da Moldova’nın Bosna Hersek’e nazaran çok daha ‘somut adımlar’ attığını kimse iddia edemez. Biz, bu tutumu ‘ikinci sınıf vatandaş’ muamelesi olarak adlandırdık.” değerlendirmesinde bulundu ve şunları kaydetti:
“AB Komisyonunun Bosna Hersek için ‘iyi niyetli’ bir görüş sergilemesini tam da Yüksek Temsilci Schmidt’in seçim yasası reformunu dayatarak yasalaştırmasının ardından yapması, bu ‘iyi niyet göstergesini’ sorgulamamıza neden oldu.”
Diğer iki Balkan ülkesi Hırvatistan ve Slovenya’nın bu süreçte, Bosna Hersek’e “aday ülke” statüsü verilmesine yönelik desteğinin “sorgulanması gereken” bir konu olduğunu kaydeden Krupalija, Hırvatistan’ın bu desteğinin, Bosna Hersek’teki Hırvatların çıkarını düşünmesinden kaynaklandığını, Slovenya’nın ise bu hususta Hırvatistan’ı desteklemek adına bu yönde görüş bildirdiğini kaydetti.
– Bosna Hersek’in AB üyesi olması
Bosna Hersek’in AB üyesi olabilmesi için atması gereken çokça adım olduğunun altını çizen Krupalija, “AB’nin de iç sıkıntıları olan ve sorunların yaşandığı bir Bosna Hersek’i istediğini söyleyemeyiz. Ülkemiz ancak daha işlevsel bir hale gelirse, AB’ye girme yönünde hazır olabiliriz. Onların menfaatlerini kollayabilecek bir ‘alt yapı’ oluşturulursa, o zaman Bosna Hersek’in hak ederek AB’ye girmesi beklenebilir.” ifadelerini kullandı.
Bosna Hersek’in mevcut durumda AB’ye girmesinin, Bosna Hersek’in demografik yapısına dolayısıyla da ekonomisine büyük oranda “olumsuz” etki oluşturabileceğini belirten akademisyenler, bu sürecin “kararlı ve yavaş” şekilde ilerlemesinin, ülkenin bir diğer “Bulgaristan örneği” olmaması adına atılacak “gerekli ve akıllıca adımlar” olduğunu kaydetti.
Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt 2 Ekim’de, seçim akşamı, “Bonn yetkilerini” kullanarak tartışmalı seçim yasası reformunu dayatarak yasalaştırdığını açıklamıştı.
Schmidt, yaptığı yazılı açıklamada, “işlevsellik paketi” olarak adlandırdığı belgede seçim sonuçlarının işlevselliği ve zamanında uygulanması adına iki karara imza attığını ifade ederek, kararların bugünkü oyları etkilemediğini hükümet ve koalisyon kurma süreçleriyle ilgili olduğunu belirtmişti.
Bosna Hersek Federasyonu Halklar Meclisinde milletvekili sayısının artırdığına işaret eden Schmidt, bu kararların herkesin faydasına olduğunu savunmuş, ABD’nin Saraybosna Büyükelçiliği de Schmidt’in kararını desteklediği yönünde bir açıklama yapmıştı.
– Bosna Hersek’te OHR ve Yüksek Temsilci
Bosna Hersek’te 1992-1995’te yaşanan savaşı sonlandıran Dayton Barış Antlaşması’nın getirdiği karmaşık siyasi yapının yanı sıra ülkede yine Dayton ile oluşturulan Yüksek Temsilcilik Ofisi (OHR) ihtiyaç durumunda yasa çıkartabilecek yetkiye sahip.
OHR, uluslararası toplum adına Bosna Hersek’te barış anlaşmasının uygulanmasını denetliyor. Yüksek Temsilcilik, ülkede faaliyet gösteren uluslararası kurumların etkinliklerini de koordine ediyor.
Birleşmiş Milletlere (BM) her yıl Bosna Hersek’teki gelişmeler ve sorunlarla ilgili rapor sunan Yüksek Temsilci, “Bonn yetkileri” olarak bilinen geniş yetkilere sahip. Yüksek Temsilci, Devlet Başkanlığı Konseyinin üyeleri dahil olmak üzere ülkede barışın uygulanmasına engel olan kişileri görevden alabiliyor, ihtiyaç durumunda yasa çıkartabiliyor.
HABERLER
3 gün önceHABERLER
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
11 gün önceKÖŞE YAZARLARI
17 gün önce