Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Konya’daki Cihanbeyli Adalet Sarayı’nın açılış töreninde konuştu. Bakan Tunç, AK Parti’nin 3 Kasım 2002’de iktidar olduğunu hatırlatarak, milletin önemli bir karar verdiğini vurguladı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamalarından öne çıkanlar şu şeklide:
“Bir yandan ülkemizin fiziki kalkınmasını, 81 vilayetimizi eserlerle donatırken diğer yandan da ülkemizin demokrasisini güçlendirdik. Milli iradeyi hep üstün tuttuk. İktidarda milletimizin taleplerini hep öne aldık. Milletimizin hissiyatına hep tercüman olduk. Millet düşmanlarına milletimizle beraber geçit vermedik. Vesayetçi anlayışa, darbeci anlayışa hiçbir zaman geçit vermedik.”
“8 binden fazla sivil insanın canına kıyıldı. Dünyanın gözü önünde bunlar yapılıyor. 3 bin 500’den fazla çocuk katledildi. 500’e yakın, bir yaşın altındaki bebekler, maalesef insanlığın gözü önünde katlediliyor. Türkiye’nin ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dışında dünya liderlerinden yüksek bir ses maalesef göremiyoruz. Uluslararası kuruluşlar, İsrail’in vahşi saldırıları karşısında sessiz ve etkisiz kalıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız, bunu her platformda ifade etti. ‘Dünya, beşten büyüktür.’ derken uluslararası sistem, artık insanlığın sorunlarına cevap veremiyor. Uluslararası kuruluşlar, insanlığın sorunlarına sessiz kalıyor. Bu sistem artık reforme edilmeli. Yeni bir dünya kurulmalı. ‘Dünya, beşten büyüktür. Dünyada adalet olmalı. Daha adil bir dünya mümkündür.’ derken işte bugünlere işaret ediyor.”
“O 14 ülke adeta ‘Çocuklar, kadınlar katledilmeye devam etsin.’ dedi. O ülkeler, dünya tarihine kara bir leke olarak geçecek. Zulümle abat olunmaz. Türkiye olarak oradaki zulmün sona ermesi için başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız, her türlü diplomatik çalışmayı gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Önceliğimiz orada akan kanın durması. Hastaneler bombalanıyor. Önceki gün Türkiye’nin inşa ettiği Türk-Filistin Dostluk Hastanesi, kanser hastanesi bombalandı. Hastane bombalanır mı? Okul bombalanır mı? Mülteci hakları diye bas bas bağıran o uluslararası kuruluşlar, mülteci kampı bombalanıyor. Yüzlerce kadın hakları diye konuşanlardan bir tek cümle duyuyor muyuz? Maalesef duyamıyoruz. İşte ikiyüzlülük bu. Bu ikiyüzlülüğe hep karşı gelmeye devam edeceğiz. Dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi var, 47 üyeden oluşuyor. Bir yerde insan hakları ihlali olduğunda hemen koşup, toplanıp karar alıp gitmeleri ve inceleme yapmaları lazım. 28 gün geçti, niye inceleme yapmıyorsunuz? Delilleri zaten apaçık ortada. Onları toplayıp uluslararası ceza mahkemesinin önüne koymamız gerekir. İnşallah o günler de gelecek ve bu katliamı gerçekleştiren katiller, insanlık önünde hesap verecekler. Bunu insanlık görecek inşallah. Hep beraber bunu göreceğiz.”
“Türkiye genelinde 2002 yılına kadar sadece 78 adalet binası vardı. Adalet binaları hep kiralık binalardaydı, merdiven altlarında duruşmalar yapılırdı. Daktilo sesleri, karbon ve fotokopi kağıtlarını bile hakimlerimiz, savcılarımız, yazı işlerimiz maalesef avukatlardan ister durumdaydı. Böyle bir fiziki imkan söz konusu. Bugün 366 müstakil adliye binamız var. Hepsi teknolojinin son imkanlarıyla donatılmış ve her türlü ihtiyacı devletimiz tarafından giderilen modern binalarda hizmet vermeye devam ediyoruz.”
“Bugün bu sayıyı 23 bin 814’e çıkardık. 23-24 Aralık’ta da yeni bir sınav yapıyoruz. Bin hakim, savcı yardımcısı alıyoruz. Artık bundan sonraki sistemimiz hakim, savcı adayı değil mesleğe başlamadan önce üç yıl hakim ve yardımcısı olarak görev yapacaklar. Öncelikle 2024 yılından itibaren hukuk fakültesini bitiren bir kardeşimiz, hukuk mesleklerine giriş sınavına girecek. Bu sınavı kazandığı takdirde avukat olmak istiyorsa avukatlık stajına başlayabilecek yani avukatlık stajına başlayabilmek için bir sınavı geçmiş olacak. Bu da savunmanın kalitesi açısından, avukatlarımızın özellikle yargı hizmetlerinde daha güçlü ve etkin olabilmesi açısından önemli.”
“Şu anda Avrupa’nın en çağdaş, en yeni mevzuatı bizde. Hakim, savcı sayımız da Avrupa ortalamasına yaklaştı. Belki birkaç bin daha aldığımızda o ortalamayı da yakalamış olacağız. Teknolojinin imkanlarını da sunuyoruz.”
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini daha da geliştirdiklerinin altını çizen Tunç, 2013’ten bu yana 4 milyon 488 bin uyuşmazlığın arabulucuların önüne geldiğini aktardı.
Bunlardan 3 milyon 324 bininin anlaşmayla sonuçlandığını ifaden Tunç, şunları söyledi:
“Dolayısıyla yüzde 70 oranında bir anlaşma olduğunu görüyoruz. İhtiyari arabuluculukta yüzde 99 başarı, zorunlu arabuluculuk dediğimiz, dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu olan davalarda da yüzde 49. Yani 3 milyon dosyanın yargıya intikal etmeden çözümlenmesi demek, en az 6 milyon insanın adliyeye düşmemesi demek. Dolayısıyla bundan sonra da 1 Eylül’den itibaren kira uyuşmazlıklarında, kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında da arabuluculuk müessesesini başlattık. Orada da başarı devam ediyor. Kira uyuşmazlıklarında bugüne kadar çözümlenen, arabulucuya intikal eden uyuşmazlıkların 10 bin 46’sı anlaşmayla sonuçlandı. Bu, ne demek? 20 bin ev sahibinin ve kiracının adliye kapısına düşmemesi demek. 7 bininin davaya intikal ettiğini görüyoruz yani burada da kira hukukunda da anlaşma oranının anlaşmamadan yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da sevindirici bir gelişme.”
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce